EŞCİNSELLERE ÖZGÜRLÜK DİYEN CHP'e, BAŞÖRTÜSÜNE YASAK İÇİN DANIŞTAYA GİTTİ. 444.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
HABER:
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 9.yıl, 444.hafta basın açıklaması sağanak yağmura rağmen yapıldı. Kamuda başörtüsüne özgürlük kararının iptali için Danıştay'a başvuran CHP nin tavrı eleştirdi. Ayrıca Mersin'de kurban derisi toplarken, saldırıya uğrayan, Veysi Yumlu , Ercan Fidan’ın da bulunduğu 7 kişiye yapılan saldırı olayı kınandı. Basın açıklamasını İnsan hakları Derneği Genel Başkan yrd. Behlül METİN yaptı. Açıklama sırasında, CHP'nin din ve başörtü düşmanı tavrını kınayan pankartlar açıldı.
BASIN AÇIKLAMASI TAM METNİ:
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ RESMİ BASIN AÇIKLAMASI KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9. YIL 443. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ KOCAELİ- TÜRKİYE İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( 14 ZİLHİCCE 1434) 19 EKİM 2013 CUMARTESİ SAAT 12.30
Değerli halkımız ve basın mensupları, “devleti kuran parti “ olduğu iddiasındaki CHP’nin, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine dair yönetmelikte değişiklik yapılmasının iptali için Danıştay'a başvurduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. 90 sene evvel, kendi halkını katlederek ve insan hakları ihlalleri ile kurulan CHP rejiminin davranışına hiç şaşırmadık. Olayın komedi diğer bir tarafı da, insan hakları ihlalcisi bu başvurunun, CHP milletvekili ve “Meclis insan Haklarını İnceleme Komisyonu” üyesi Mahmut Tanal tarafından yapılmasıdır. Hâkimiyetini, kendi halkını katlederek sağlayan CHP’den, “Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu” na üye alınması ciddi bir hatadır. Geçmişi İstiklal Mahkemelerinden, Dersim Alevi katliamına, Anadolu halkından 50 bin kişiden fazlasını katleden CHP'nin insan hakları ile ne alakası olabilir?.
90 senden beri Kemalist, laik zihniyetin bu halka reva gördüğü başörtü yasağını, kaldırarak bir hukuksuzluğun sona erdirilmesini, CHP’e iptal ettirtmeye çalışıyor. Danıştay iptal başvurusunda,
“kararın açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle öncelikle yürütmesinin durdurulmasına” diyerek itiraz edilmiştir. 90 senden beri bu halka yaptığı zulüm, başörtü ve din düşmanlığı yüzünden, 63 yıldır iktidar yüzü göremeyen CHP, hala akıllanmamış olup, yine din ve başörtü düşmanı tutumunu sürdürmeye devam etmektedir.
Daha düne kadar, içki satışı saatleri değiştirildi diye, “vatandaşın yaşam tarzına müdahale var” diyerek Taksim sivil darbesinin başını çeken CHP değil miydi?. Kamuda ve eğitimdeki başörtü yasağı, vatandaşın yaşam biçimine müdahale değil mi?, ey CHP. Şimdi sizin Danıştay’a yasakçı başvurunuz, vatandaşın başörtülü yaşam biçimine müdahale isteği değil mi?. Bu ülkede sadece içki içenin mi özgürlüğü olacak?. Allahın emri olduğu için başını örtenin, kendi ülkesinde özgürlüğü olmayacak mı?.
Eşcinsel evliliği Anayasaya girsin diye önerge veren siz değil miydiniz?. Taksimde eşcinsellerin yürüyüşüne, CHP'e olarak katılıp destek vermediniz mi?. Bu ülkede eşcinsellere özgürlük isteyen, eşcinsel evliliği Anayasaya girsin diye önerge veren CHP’ye, bakıyorsunuz, halkın başörtüsü özgürlüğüne karşı. Müslüman bu ülkede eşcinsellere özgürlük istiyor, sonrada halkın Allaha kul olabilmek için başını örtme özgürlüğüne karşı çıkıyorsunuz!. Müslüman bu ülkede eşcinsele özgürlük var da, müslümana kendi öz vatanında inancına göre yaşama hakkı yok mu? Bu Müslüman halka, sizin Kemalist anlayışınız 90 senden beri zulmediyor, hala zulme, dine ve dindara düşmanlığa doymadınız mı?.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun sözcüsü Peter Stano, yaptığı açıklamada, Kamuda başörtüsü konusunda, "Bu meselede Türkiye toplumunda artan mutabakatı, memnuniyetle karşılıyoruz. Bu uzlaşma ile inancı ve görüşü ne olursa olsun, çevre baskısı dahil her türlü baskıdan muaf olarak, Türkiye kadınının özgür tercihini güvence altına almalıdır" ifadesini kullanırken, çağdışı, CHP hala gerici yasakçı uygulamaları sürdürme ısrarları içinde. Kemal Kılıçdaroğlu’da gazetelere verdiği demeçte, dini siyasete alet ederek “peygamber soyundan geliyorum ” açıklamasını yapıyor. Ey din ve başörtü düşmanı CHP’nin başkanı Kılçdaroğlu, partin halka, özgürlüklere ve dine bu düşmanlığını süründürdükçe, sen olsa olsa ancak Ebu Cehilin soyundan gelirsin.
Bu din ve İslam düşmanı tutumunuzla, CHP yi her gün bitirdiğinizin farkında mısınız?. CHP’li milletvekilleri esnafın dükkanlarını dolaşamaya çıktığında, esnafın CHP’li milletvekillerine, “siz din ve başörtü düşmanısınız, dükkanımızı terk edin, sizi burada görmek istemiyoruz” dediğini gazeteler, manşetlerinde çarşaf çarşaf yazdı.
Halkımızı da başörtü ve din düşmanı CHP ye karşı uyarıyoruz. Yaklaşan yerel seçimlerde asla bu insan hakları ihlalcisi, inanç ve başörtü düşmanı partiye oy vermeyin. Daha evvel kazandıkları belediyelerde, başörtülü memurların zorla başlarını açtırtmış, açmayanları işten çıkartmışlardı. Sizin oylarınızla bu özgürlük karşıtı parti bazı belediyeleri kazanırsa, başörtüsü memurlara kanuni güvence altına alınsa dahi, başörtülü memurlara her türlü baskıyı yapacakları muhakkaktır. Yasakçı CHP'ye oy vererek, insan hakları ihlallerine ortak olmayın. Bunun bir vebali, yarın da hesabı vardır. Basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
Devlet Artık Örtünme Biçimine mi Karışacak?
Sakarya’daki 423. hafta adalet ve özgürlükler eyleminde son dönemde siyasi iktidar tarafından yapılan bazı açıklamalara dikkat çekilerek “bugüne kadar Müslüman kadınların örtüsüne karışan devlet, bundan sonra da nasıl örtündüklerine mi karışacak?” dedi
Sakarya Başörtüsü Platformu, 9 yıldır sürdürdüğü adalet ve özgürlükler eylemlerinde 423. hafta basın açıklamasını yaptı. İslam ülkelerinde yaşanan acılardan dolayı bayramın buruk geçtiği belirtilerek başlayan basın açıklamasına, başörtüsü yasağının tamamen bittiği şeklindeki algının doğru olmadığı itirazıyla devam edildi. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi’nin okuduğu açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda yasağın sürdüğü hatırlatılırken, AK Parti Bitlis milletvekili Vedat Demiröz’ün basına yansıyan “Örtünürken aşırıya kaçmayın. Provokatiflere mahal vermeyin. İşte okullara 4–5 kişinin çarşaf giyerek gittiği gibi yapmayın.” şeklindeki sözleri eleştirildi. Mendi, “Yıllarca ötekileştirilen başörtülü kadınlar, şimdi de örtünme biçimlerinden ötürü kategorize edilmekte, bazıları “makbul vatandaş” bazıları ise “provokatör” gibi sunulmaktadır. Yoksa bugüne kadar Müslüman kadınların örtüsüne karışan devlet, bundan sonra da nasıl örtündüklerine mi karışacak? Allah’ın emrine tabi olan Müslüman kadınların nerede, nasıl örtüneceklerine devlet ya da siyasiler değil, yalnızca kendileri karar verir!” dedi.
10. ölüm yıldönümü vesilesiyle Boşnak lider Aliya İzzetbegoviç’in de anıldığı basın açıklamasında TOKİ’nin Atatürk Stadı arazisine yapacağı gündeme gelen projesine de tepki gösterilerek “17 Ağustos 1999 depreminde ağır bir yıkıma uğrayan şehrimizde, TOKİ’nin elindeki sınırsız yetkiyi kullanarak böyle bir projeye kalkışması, bizce haklı gerekçeleri bulunan 3 kat yasağını açıkça çiğnemesi doğru değildir. Üstelik yerel yönetimlerin dahi çekince koyduğu bu projeyi, merkezden dayatmak kabul edilemez. Her geçen gün betonlaşan, bereketli tarım arazileri sanayi çöplüğüne dönüşen, ormanları ve dereleri kum ocaklarıyla, HES’lerle, fabrikalarla talan edilen şehrimize şimdi de TOKİ eliyle böyle bir beton kazık çakılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Kapitalizmin bir oyun mabedi yıkılıp, yerine başka bir tüketim mabedi dikilmemelidir. Şehir stadının arazisi, ranta değil doğaya açılmalıdır. O alan, Kent Park ve Çark Mesire yeriyle birlikte değerlendirilmeli, bunun için mutlaka yeşillendirilmeli, ağaçlandırılmalıdır. Şehir sakinlerinin aileleriyle, çocuklarıyla vakit geçirebilecekleri, dinlenebilecekleri ve nefes alabilecekleri bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Eminiz ki, şehir ahalisi de 14 katlı bir ucube yapı yerine güzel bir parkı tercih edecektir.” denildi.
423. Hafta Adalet ve Özgürlükler Eylemi - Basın Açıklaması
Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı,
Bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık. Milyonlarca Müslüman, Mekke’de birliği, kardeşliği ve dayanışmayı hatırlatan Hac ibadetini yerine getirirken, dünya genelinde yüz milyonlarca Müslüman ise İbrahimi bir geleneği yaşatmanın sevincini paylaştı.
Hep birlikte, Rabb’imize kulluğumuzu, yalnızca O’na teslimiyetimizi; hayatımızı ve ölümümüzü O’nun yoluna adayışımızı hatırladık, hatırlattık. Elbette bu günlerinin, kelimenin tam anlamıyla bayram olmasını arzu ederdik; lakin aldığımız haberler, sevincimizi yine eksik bıraktı.
Roboski’de, Kahire’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da Müslümanlar bu bayramı da buruk karşılarken, Suriye bir bayramı daha acının ve iç savaşın gölgesinde geçirdi. Bağdat ve Beyrut sokaklarında fitne, bayram günlerinde dahi kol gezdi. Bombalı saldırılar yine masum insanları hedef aldı.
Son birkaç yıldır çevremizde yaşananlar, Müslümanların farklılıkları üzerinden siyaset geliştiren küresel ve yerel aktörlerin bölgeyi nasıl bir ateş çukuruna çevirdiklerini acı biçimde gözler önüne serdi.
Yazık ki bu tuzağa düşenler ve fitne ateşini en çok körükleyenler, yine Müslümanlar oldu. Tarihten ders almayanlar, gelecek için yeni ibret vesikaları oluşturdu.
Ülkemizde ise gelip geçici devlet iktidarının peşine takılanlar; bölgede oynanan kanlı oyunları bozmak yerine maalesef devletin elinde oyuncak oldu.
Dileriz bir sonraki bayrama, tüm hile ve tuzakların boşa çıkarıldığı, krizlerin son bulduğu, aynı acıların yaşanmadığı, barış ve esenlik dolu günlerde kavuşuruz.
Değerli dostlar,
Bildiğiniz gibi 9 yıl önce Sakarya Başörtüsü Platformu olarak başlattığımız direniş boyunca, yasak konusunda şartsız, şerhsiz ve kesin bir çözümü savunduk.
Geçtiğimiz hafta, kamu çalışanı kadınlara başörtüsü serbestîsi getiren düzenlemeden sonra, kamuoyunda yasağın tamamen bittiği şeklinde bir algı oluşturuldu. Oysa bu algı maalesef doğru değildir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda, öğrenciler için başörtüsü hâlâ yasaktır. Dahası birçok okulda öğrenciler yasak dolayısıyla 28 Şubat günleri yaşamakta, örtülerinden dolayı başlarını açmaya zorlanmaktadır.
Konuyla ilgili dikkat çekmek istediğimiz bir diğer husus da, kamu kurumlarında başörtüsüyle ilgili yasağın kaldırılmasından sonra siyasi iktidarın takındığı tutumdur.
Gasp edilmiş bir hakkın iadesi, hem bir taraftan Müslüman kadınlara minnet borcuymuş gibi yansıtılmakta, hem de diğer taraftan tesettür tarzına, kadınların örtülerinin rengine dönük bazı ikazlar yapılmaktadır. Bazı yazarlar ise adeta konjonktür adına moda dersi verme cüreti sergilemektedir!
Yıllarca ötekileştirilen başörtülü kadınlar, şimdi de örtünme biçimlerinden ötürü kategorize edilmekte, bazıları “makbul vatandaş” bazıları ise “provokatör” gibi sunulmaktadır.
Bu bağlamda, Bitlis’de partisinin bayramlaşma merasiminde konuşan AK Parti vekili Vedat Demiröz’ün “Bizler başörtünün önündeki engelleri kaldırdık. Ama sizler de kamu kurum ve kuruluşlara giderken dışarıda örtündüğünüz gibi örtünün, aşırıya kaçmayın. Provokatiflere mahal vermeyin. İşte okullara 4–5 kişinin çarşaf giyerek gittiği gibi yapmayın.” şeklinde sözleri gerçekten ibret vericidir.
Görüyoruz ki, Kemalist seçkinlerin “çarşaf” tepkisi, muhafazakâr seçkinlere de tevarüs etmiş! Yoksa bugüne kadar Müslüman kadınların örtüsüne karışan devlet, bundan sonra da nasıl örtündüklerine mi karışacak?
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, ne bu konuda herhangi bir dayatmaya boyun eğeriz ne böyle bir ithamı kabul ederiz! Allah’ın emrine tabi olan Müslüman kadınların nerede, nasıl örtüneceklerine devlet ya da siyasiler değil, yalnızca kendileri karar verir!
Duyarlı Sakarya halkı,
Bu haftaki açıklamamızda, şehrimizle ilgili bir konuyu da değerlendirmek istiyoruz:
Bir süre önce, TOKİ’ye devredilen 60 bin metrekarelik şehir stadının arazisine, içinde AVM ve rezidanslar bulunan 14 katlı dev bir plaza projesi gündeme geldi.
17 Ağustos 1999 depreminde ağır bir yıkıma uğrayan şehrimizde, TOKİ’nin elindeki sınırsız yetkiyi kullanarak böyle bir projeye kalkışması, bizce haklı gerekçeleri bulunan 3 kat yasağını açıkça çiğnemesi doğru değildir. Üstelik yerel yönetimlerin dahi çekince koyduğu bu projeyi, merkezden dayatmak kabul edilemez.
Her geçen gün betonlaşan, bereketli tarım arazileri sanayi çöplüğüne dönüşen, ormanları ve dereleri kum ocaklarıyla, HES’lerle, fabrikalarla talan edilen şehrimize şimdi de TOKİ eliyle böyle bir beton kazık çakılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Kapitalizmin bir oyun mabedi yıkılıp, yerine başka bir tüketim mabedi dikilmemelidir.
Şehir stadının arazisi, ranta değil doğaya açılmalıdır.
O alan, Kent Park ve Çark Mesire yeriyle birlikte değerlendirilmeli, bunun için mutlaka yeşillendirilmeli, ağaçlandırılmalıdır. Şehir sakinlerinin aileleriyle, çocuklarıyla vakit geçirebilecekleri, dinlenebilecekleri ve nefes alabilecekleri bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Eminiz ki, şehir ahalisi de 14 katlı bir ucube yapı yerine güzel bir parkı tercih edecektir. Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, hemşehrilerimizi; inancına, başörtüsüne, hak ve özgürlüklerine sahip çıktığı gibi, şehrine de sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Son olarak; Müslümanca hayatıyla, direnişiyle ve düşünceleriyle hepimiz için güzel bir örneklik teşkil etmiş olan, Boşnak lider Aliya İzzetbegoviç’i, 10. ölüm yıldönümünde anıyoruz. O, 90’lı yıllarda, Bosna Hersek’de, onca zulmü gördükten sonra dahi “düşmanlarımıza gelince onlara adaletten başka borcumuz yok” diyebilmiş basiretli ve erdemli bir önderdir. Kendisine, Allah’tan rahmet dilerken, şu sözünü direnişimizin şiarlarından sayıyoruz:
“HER ŞEYE KADİR OLAN ALLAH'A AND OLSUN Kİ; ASLA KÖLE OLMAYACAĞIZ”
Sakarya Dayanışma Derneği
Konya'da 319. Hafta
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu yaptığı 319`uncu hafta basın açıklamasında, İsrail`in Halil-ur-Rahman Camisi`nde uyguladığı sinsi ve hain planını El-Aksa`da da uygulamak istediğine dikkat çekildi.
Basın açıklamasında ayrıca Diyarbakır ve Mersin`de İslami STK ve mensuplarına yönelik yapılan saldırıların kınandı.
Basın açıklamasını okuyan Ali Ersöz, İsrail terör devletinin Halil-ur-Rahman Camisi`nde uyguladığı sinsi ve hain planını El-Aksa`da da uygulamak istediğine dikkat çekerek, "İsrail`in İskân Bakanı Uri Ariel, Yahudilerin Mescidi Aksa içinde ayin yapabilmelerine izin verilmesi ve bunun için şartların oluşturulması gerektiğini söylemiş. Yahudilerin kutladığı yılbaşı etkinlikleri çerçevesinde Mescidi Aksa`ya giren Ariel `Burası Yahudiler için en kutsal mekândır ve her zaman, her Yahudi için de açık olması gerekir. İsrail devletinin buradaki egemenliğinin daha da güçlü hale getirilmesi için hareme girme işinin yoğunlaştırılması gerekir. Burası bizimdir, bu hak konusunda kimseyle pazarlık yapmayız ve tartışma konusu da yapmayız` demiş. Hatırlanacağı üzere el-Halil Camisinde önce kısmi işgallere başlanmış sonrasında devamlı ayinler düzenlemiş daha sonra bu Camide haftanın belirgin günleri Yahudilere tahsis edilmişti. Yahudiler daha sonra caminin yarısını işgal etmiş ve sinagog a dönüştürmüşlerdi. Şimdi ise camide Müslümanlara ibadeti sınırlandırıp belirgin günlerde izin vermekteler." dedi.
İslami STK ve mensuplarına yapılan saldırılar
Kurban Bayramı`nda Diyarbakır ve Mersin`de İslami STK ve mensuplarına yapılan saldırıları kınayan Ersöz, "Kurban Bayramı süresince ve daha öncesinde ülkemizin bazı yörelerinde İslami kurum ve kuruluşlara yönelik bir takım saldırılar gerçekleştirilmiştir. Bu menfur saldırılar, bölgede huzuru yok etmeye ve İslami gelişmeleri durdurmaya yöneliktir. İslami gelişmelerden rahatsız olanlar her fırsatta sağa sola saldırmakta, yok oluşlarını şiddet ve baskı ile örtmeye çalışmaktadırlar. Bölgede karşılıklı şiddet oluşmasını isteyenler sözlerinin ve fikirlerinin zayıflığını şiddet ve kargaşa ile örtme çabasındadırlar." dedi.
Aliya İzzetbegoviç`i vefat yıldönümü
"Bir direniş önderi olarak Aliya İzzetbegoviç`in vefat yıldönümü olan bu günde onu rahmet ve saygı ile anıyoruz" diyen Ersöz, "Bilgeliğini, yorulmaz azmini, mücadeleci dava adamı kimliğini daima hatırda tutarak yolunun ümmetin seçkin evlatlarının yolu olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz." dedi.