Sakarya’daki 437. hafta basın açıklamasında Suriye’de ve Mısır’da kaosun son bulması için tüm taraflara barış çağrısı yapıldı. Açıklamada şehir stadı yerine AVM yapılmasını öngören değişiklikler ise eleştirildi
Sakarya’daki 437. hafta adalet ve özgürlükler eyleminde platform adına basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman okudu. Suriye ve Mısır’ın gündem maddesi olduğu açıklamada ayrıca TOKİ’nin şehir stadının arsasını yeşil alan olmaktan çıkaran imar değişikliği eleştirildi.
Duman, Cenevre’de devam eden barış görüşmeleriyle ilgili olarak “Suriye sorununun siyasi yollarla çözümü amacıyla düzenlenen konferanstan ne gibi sonuçlar alınacağı ve bu sonuçların pratikteki karşılığının ne olacağı önümüzdeki süreçte netleşecek. Barış konferansı adı altında düzenlenen, ancak Amerika ve müttefiklerinin sabote ederek savaş dilini kullandıkları bu konferansın başarıya ulaşması için şu iki adımın hızlıca hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz: Taraflar arasında şeffaf bir diyalog süreci başlatılmalıdır ve bağımsız gözlemcilerin denetiminde adil seçimler yapılarak ülkedeki siyasi kaosa son verilmelidir.” Türkiye’nin sorunu çözmek yerine kaosu sürdüren politikaları ise eleştirilerek, hatadan dönülmesi çağrısı yapıldı.
Mısır’la ilgili olarak ise “Geçtiğimiz günlerde yapılan ve ordunun yetkilerini arttırmak amacı taşıyan referandumdan darbe borazanı medyaya göre %98 evet oyu çıktı. Verdikleri sanal rakamlarla kendilerini tatmin eden ve Mısır halkının yanlarında olduğu imajını vermeye çalışan Mısır cuntası 12 Eylül’ün kirli zihniyetini aratmamaktadır.” denildi.
Mazlumder Sakarya Şubesi’nin TOKİ’ye dönük stat arazisine karşı gösterdiği tepkiye destek verilen basın açıklamasında konuyla ilgili konuşan Duman, “Bilindiği üzere TOKİ stad arazisine lüks konut ve AVM yapmayı planlıyor. Platform olarak stad arazisinin lüks konut ve AVM olarak değerlendirilmesinin Sakarya’nın trafik sorununun büyümesi, alışveriş merkezinin Sakarya esnafının zaten bükülmüş olan belini daha da bükmesi, betonlaşmanın toplum sosyolojisi ve psikolojisi üzerindeki menfi tesirleri gibi bir dizi sorunu beraberinde getireceğine inanıyoruz. Sakarya’nın duyarlı halkını stadyum arazisinin yeşil alan olarak değerlendirilmesini öngören Mazlumder’in bu kampanyasına destek vermeye ve betonlaşmaya hayır demeye davet ediyoruz.” dedi.
437.Hafta Basın Açıklaması
SURİYE’DEKİ KİRLİ SAVAŞ SONA ERMELİDİR!
Cenevre-2 Konferansı geçtiğimiz günlerde başladı.
Suriye sorununun siyasi yollarla çözümü amacıyla düzenlenen konferanstan ne gibi sonuçlar alınacağı ve bu sonuçların pratikteki karşılığının ne olacağı önümüzdeki süreçte netleşecek.
Barış konferansı adı altında düzenlenen, ancak Amerika ve müttefiklerinin sabote ederek savaş dilini kullandıkları bu konferansın başarıya ulaşması için şu iki adımın hızlıca hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
1) Taraflar arasında şeffaf bir diyalog süreci başlatılmalıdır.
2) Bağımsız gözlemcilerin denetiminde adil seçimler yapılarak ülkedeki siyasi kaosa son verilmelidir.
Atılması son derece elzem olan bu iki adımın barış konferansında bile savaş nidaları yükselten Türkiye’nin bu politikasıyla hayata geçirilmesi mümkün değildir.
Ortada bir halkın hayatına mal olan oldukça kirli bir savaş var. Bu savaşı durdurmanın yolu, hala silah sevkiyatlarına devam ederek askeri seçenekleri zorlamak mıdır? Suriye halkının iradesine ipotek koyarak Suriye’nin geleceği ile ilgili ahkam kesmek midir?
Ak Parti iktidarının hala eski hatalarını devam ettiren bir politika izlediğini esefle gözlemliyoruz. Bu hatalarından vazgeçmesi için iktidarı bir kez daha uyarıyor ve Suriye’de barışın dilini konuşan omurgalı bir tavır takınmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
Mısır’daki siyasi kaos devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan ve ordunun yetkilerini arttırmak amacı taşıyan referandumdan darbe borazanı medyaya göre %98 evet oyu çıktı. Verdikleri sanal rakamlarla kendilerini tatmin eden ve Mısır halkının yanlarında olduğu imajını vermeye çalışan Mısır cuntası 12 Eylül’ün kirli zihniyetini aratmamaktadır.
Yaptıkları kirli manevra ve propagandalarla sanal zaferler elde etmeye çalışan darbeciler, vicdanlarda nasıl mahkum edildiklerini görmezden gelmektedirler.
Darbeden bu yana geçen yaklaşık 7 ayda 20 bin insanın haksız gerekçelerle tutuklandığı, 4 bin insanın hunharca katledildiği ve binlerce insanın evine ateş düştüğü bir Mısır gerçekliği var önümüzde.
Tabiidir ki, bu gerçekliğin müsebbibi darbeci Mısır Ordusu hem bu dünyada hem de ahirette çetin bir azaba düçar olacaktır. Akıttığı kanda Firavun misali boğularak tarihin tozlu raflarına kaldırılacaktır.
Yine, Firavun’un karşısında dimdik duran ve referandum üzerinden yapılmaya çalışılan baskılara boyun eğmeyerek hala meydanları dolduran Mısır’ın yiğit Müslümanları da tarihin şanlı sayfalarına isimlerini yazdıracaklardır. Rabbimizden tüm baskılara rağmen direnen Mısırlı Müslümanlara yardımlarını ulaştırmasını niyaz ediyoruz.
Mazlum-Der’in geleceği TOKİ’ye emanet edilen Sakarya stadının arazisine ilişkin olarak başlattığı kampanya devam ediyor. Bilindiği üzere TOKİ stad arazisine lüks konut ve AVM yapmayı planlıyor.
Platform olarak stad arazisinin lüks konut ve AVM olarak değerlendirilmesinin Sakarya’nın trafik sorununun büyümesi, alışveriş merkezinin Sakarya esnafının zaten bükülmüş olan belini daha da bükmesi, betonlaşmanın toplum sosyolojisi ve psikolojisi üzerindeki menfi tesirleri gibi bir dizi sorunu beraberinde getireceğine inanıyoruz.
Sakarya’nın duyarlı halkını stadyum arazisinin yeşil alan olarak değerlendirilmesini öngören Mazlum-Der’in bu kampanyasına destek vermeye ve betonlaşmaya hayır demeye davet ediyoruz.
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi
TARİKAT MENSUPLARINI TERÖRLE ÖZDEŞTİREN CHP'YE SERT TEPKİ. 458.HAFTA
Eşcinsele, solcuya bir saldırı olanca insan hakları diye piyasaya çıkanlar, inançlı bir insana veya bir tarikat mensubuna inançlarından dolayı bir aşağılanma, kınama geldiği zaman kıllarınıkıpırdatmazlar. Bunun bir insan hakları ihlali olarak gören, Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 458.hafta basın açıklamasının konusu CHP'nin tarikat mensuplarını aşağılaması ve terör eylemlerinin içindeymiş gibi göstermesine karşı verilen tepkiydi. 458.hafta basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği Genel Başkan yardımcısı Behlül Metin yaptı. Destek veren halk,” Gerici dediğin tarikat mensuplarından özür dile CHP'e”, “Vatandaşın inancından sana ne CHP'”,“tarikata bağlı olmak suç mu CHP'e” pankartları taşıdılar.
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10. YIL 458. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli halkımız ve basın mensupları, vatandaşlarımız geçtiğimiz günlerde inancından dolayı, CHP'nin saldırıya uğradı. Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş'in basında yer alan bir açıklamasında, “AKP Hükmetenin 11 yıldır sürdürdüğü gerici politikalar Kocaeliyi ve diğer birçok ilimizi tarikat yuvasına çevirdi. Bu tarikatların bir kısmı Orta Doğu’daki Arap Baharlarını kendi tabirleriyle bir cihada çevirmenin peşindeler ve cihat için adam topluyorlar” şeklinde sözleriyle, kanıtsız olarak, tarikatlara mensup vatandaşları zan altında bırakmış ve kanıtsız olarak, tarikatlar terör eylemleri ile bağlantılı yapılarmış gibi göstermeye çalışmıştır. CHP milletvekili olması sebebiyle sözleri CHP bağlar. Bu ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisinin, tarikatları ve buna mensup insanları hiç tanımadığı muhakkaktır. Cuma namazını kaza ettirme gafıyla, Türkiye gündemine oturan !, halkçılık iddiasında olmakla beraber, parti adındaki “ Halk” sözünden başka, halkla Hiçbir bağlantısı olmayan Cumhuriyet Halk Partisi'nin milletvekili, halkı, insanımızı tanımamaktan kaynaklanan ikinci bir gafa daha imza atmıştır. Bu sözlerinden dolayı Cumhuriyet Halk Partisini ve bu yanlış ve yakışıksız sözleri sarf eden, CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneşi, bu inanışa gönül vermiş insanlardan özür dilemeye davet ediyoruz.
Tarikatlar şiddet ve terör eylemleri ile alkası olmayan, nefislerini kötülüklerden alıkoymak için burlara gönül veren insanlardan oluşur. Bir yapıyı sevmeyebilirsiniz, karşı olabilirsiniz bu ayrı bir olaydır. Fakat elinizde buralara gönül vermiş bağlılarının şiddete bulaştığına dair hiçbir kanıt olmadan, hukuktaki suçun şahsiliği ilkesini yok sayarak, tarikatlara mensup olan vatandaşları bu ifadelerle zan altında bırakıp, kanıtsız suçlamak ve bağlılıkları kötü bir olaymış gibi göstermeye çalışıp, “AKP Hükümeti’nin 11 yıldır sürdürdüğü gerici politikalar Kocaeli’yi ve diğer birçok ilimizi tarikat yuvasına çevirdi.” demek bir insan hakları ihlalidir. Herkes CHP'lilerin düşündüğü gibi düşünmek ve inanmak mecburiyetinde mi?, siz kimsiniz ki?, halkın inancını sorgulayıp , inandıklarının doğru veya yanlış, iyi veya kötü olduğuna karar vermeye kalıkıyor, bunlara inanmış insanlar kötü bir iş yapıyormuş gibi aşağılarcasına açıklamada bulunuyorsunuz?. Anayasanın 24. maddesi “hiç kimse dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” derken, siz vatandaşları inançlarından dolayı kınayarak suç işliyor, Kocaeli ve başka illerin tarikat yuvasına çevrildiğini iddia ediyor, haksız yere bu insanları gericilikle itham ediyorsunuz.
Bu kafa yapısı yüzünden 64 seneden beri CHP iktidar olamıyor. İktidarı zorla ele geçirdiğiniz iktidar dönemlerde, inançlı insanlara yapmadığınızı bırakmamıştınız. Bu gününki Danıştay saldırısı benzeri, Memenen provokasyonu ile bir çok tarikat mensubunu asmış ve diğerlerini hapislerde süründürdünüz. Sizi faşist anlayışınızdan sadece inançlı insanalar değil her kesim fazlasıyla çekti. 1944'te Türk Milliyetçilerine operasyon yaptınız, Türkiye Komünist Partisi'nin özgür olarak faaliyete bulunmasına senelerce engel oldunuz. İnsanların etnik kimlklerini yok sayıp asimilasyon politikaları izlediniz. Kendi faşist anlayışınız dışında Hiçbir kesime hayat hakkı tanımadınız. Seçimlerde kazandığınız beldiyelerde de ilk işiniz bayan memurların başörtüsü ile görev yapmasını engellemek oldu. Bu faşizan yapınızdan dolay halkımız 64 senden beri size kırmızı kart gösteriyor. Birde şimdi tarikat mensubu insanları gericilikle suçluyorsunuz. Bizler bu ülkede, inançları ve düşünceleri aşağılayan, baskılayan CHP den daha büyük gerici göremiyoruz .
Kocaeli'de hafif raylı sistem yapılması ile ilgili sol ve CHP şovlarını da Kocaeli halkı olarak tebessüme izliyoruz. Dünyanın terk ettiği güncel olmayan ideolojileri ısrarla savunanlar ve birtakım sol anlayış nensuplarının, Anıtparka kurulan tramvay önünde açıklamalar yapıp, küçük ilkokul çocuklarına taş çıkarartacak şovlar gerçekleştiriyorlar. Tramvayı, hayal olarak nitelendiriyorlar. Aslında haksız da değiller. Alt geçitler, hava limanları, köprüler, körfez geçitler, dünyaya dar bir pencereden bakanların hayal !! dahi edebileceği hizmetler değil. Bunlar hayal dahi edemezken !!, çağdaş dünya çoktan, hızla toplu taşımacılığa geçiyor. Kocaeli halkına raylı taşımacılığı çok görüp, itme şovlar yapanların , en başarılı oldukları konu ilkokul çocuklarının müsamerleri gibi, halkı güldürecek komedi şovlardır. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
KOCAELİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 416. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.
C...enevre 2 konferansı adı verilen tiyatro sahnesi öncesi, Beşar Esed’in ordusundan firar eden Sezar kod adlı bir şahsın elinden gündeme bomba gibi düşen öldürülmüş 11.000 kişiye ait 55.000 işkence fotoğrafı vicdanlarımızı bir kez daha yaraladı. Malumun ilanından başka bir şey olmayan bu fotoğraflar ikiyüzlü dünya liderlerinin aksine maalesef bizleri pek fazla şaşırtmadı. Üçüncü yılına giren savaş boyunca Esed çetelerinin yaptığı ne ilk ve nede son katliam görüntüleri olacaktır bu görüntüler. Esed askerlerinin insanlık dışı işkence fotoğrafları bu savaşın hangi tarafında saf tutmamız gerektiği konusundaki düşüncemizi teyit etmiş, bir kez daha zulme karşı duruşumuzu tazeleme ve vicdanlarımızı sorgulama imkânı vermiştir. Yoruma dahi gerek kalmayan fotoğrafların gündeme gelmesi ile küresel medya organlarının ve Rusya ve İran başta olmak üzere Esed sözcülerinin zulmü aklama çabası içinde olmaları oldukça manidardır. Her seferinde terörizimle mücadele hikâyesini dillendiren Esed çetesi ve destekçilerinin Suriye halkının haklarını gasbeden ve onların katilleri olan esas teröristler olduğunu bu resimler gayet açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. İnsanlık onurunu zedeleyen bu görüntüler Esed rejimine her türlü desteği sağlayan başta İran ve Rusya olmak üzere tüm devletler için birer utanç vesikası olarak hafızalarımıza ve tarih sayfalarına kaydedilmiştir. Diğer yandan bu fotoğraflar Esed çeteleri tarafından esir alının diğer kişilerin akıbetleri hakkında bizleri derin bir endişeye sevk etmektedir. Gereken tedbirler acil bir şekilde alınmadığı takdirde Suriye hapishanelerinde bulunan diğer mahkûmlarında akıbetlerinin bu fotoğraflarda yer alan kişiler gibi olması kaçınılmazdır. Beşar Esed elleri kanlı babasından devraldığı iktidarını maalesef zulmüyle payidar kılmaya çalışmaktadır. Ancak bizler biliyoruz ki; zulüm payidar olmaz ve mazlumun ahı yerde kalmaz. Halkını iktidarına kurban eden Esed, zulmünde er yada geç boğulacaktır. Esed dünyanın gözleri önünde ve üstelik canlı yayınlar eşliğinde katliamlara imza atmakta ve insanlık suçu işlemektedir. Halkına karşı her türlü kimyasal ve konvansiyonel silahı kullanmaktan çekinmeyen, akla hayale gelmeyecek türden işkence yöntemlerini, tecavüzü ve açlığı halkı sindirme aracı olarak kullanan birinin zaman kaybetmeksizin yargılanarak yaptıklarının hesabını vermesi sağlanmalıdır.
Öte yandan uluslar arası arenada bu görüntüler beklenen etkiyi oluşturmamış, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler her zamanki ya sessiz kalmış yada Rusya örneğinde olduğu gibi savunmaya geçmişlerdir. İnsan hakları söylemini dillerine pelesenk etmiş olan bu ülkeler insan hakkı tanımını kimler için kullanmaktadır sorusu zihinlerimizi meşgul etmektedir. Görüntüler insanlık vasfını taşıyan her bireyi isyan ettirecek cinstendir. Oysa devletler bazında adeta ufak fısıldaşmalardan öte bir tepki ortaya konulmamıştır. Mali’de, Sudan’da, Orta Afrika’da ortaya çıkan küçük çaplı sorunlarda zaman kaybetmeksizin harekete geçen küresel devletlerin ikiyüzlü tutumları oldukça manidar görünmektedir. Demokrasi, İnsan Hakları, Eşitlik, Adalet gibi büyülü ve cilalı sözleri dünyaya pazarlayan küresel çetelerin gerçek yüzleri başta Suriye ve Mısır olmak üzere mazlum coğrafyalarda net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bu zulme bir dur demenin zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir. Suriye halkı diye bir halk kalmadığında mı Beşar Esed’e dur denilecektir? Ben müslümanım diyen her bir ferdin bu olaylarda sorumluluğu bulunmaktadır. Görmezden, duymazdan ve bilmezden gelmek bu sorumluluğu üzerimizden kaldırmayacaktır. Buradan vicdan sahibi tüm insanlara seslenerek daha gür bir ses çıkararak insanlığa karşı işlenen bu vahşete karşın ülke kamuoylarını bir an evvel harekete geçirmeleri gerekmektedir.
Son olarak Ana muhalefet partisinin konu hakkındaki yorumu oldukça ilginçtir. Mecliste basın toplantısı düzenleyen CHP genel başkan yardımcısı Haluk Koç Suriye’deki katliam fotoğraflarını yorumlarken “Esad’dan daha iyi geleceği Suriye’ye vaat eden bir muhalefet görmedik… Türkiye, kimsenin kazanamayacağı bu savaşın en günahkâr ortaklarından biri” diyerek eli kanlı Esed ile verdikleri pozun hakkını vermiştir. Günahtan bahseden CHP yöneticileri başta olmak üzere eli kanlı katil Esed iş birlikçilerine diyoruz ki; yarın çok geç olmadan bu günah ve kan bataklığından bir an evvel çıkın ve tövbe edin. Aksi halde rabbinizin huzuruna mazlumların kanları ellerinizde katil Esed’in ortağı olarak çıkmaktan ve hesaba çekilmekten kurtulamayacaksınız.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU