Başörtüsü için uzlaşabilmek zor mu?

Ahmet Taşgetiren

-Başörtüsü için Ak Parti’nin yaptığı görmezden gelinemez. Evet, bu fiili sonucun alınmasında Tayyip Erdoğan’ın (diğer arkadaşları ile birlikte) belirleyici bir tavrı vardır. Ama sonuçta fiili bir durumdur.

-Başörtüsü konusunda herhangi bir iktidar döneminde yeniden sorun çıkar mı? Çıkmaması beklenir ama, gelinen duruma bir kesimde hala tepkisel bakıldığı da bir gerçektir.

-Ak Parti biraz da tabanda oy sıkıntısı yaşadığı için, muhafazakâr camiadan Millet İttifakı’na oy kaymamasını temin amacıyla, Millet İttifakı’nın iktidar olması durumunda başörtüsü konusunda eskiye dönüleceği temasını işlemektedir.

-Buna karşılık Kılıçdaroğlu, başörtüsü özgürlüğüne yasal bir garanti sağlama hamlesini yapmıştır. Bunun yanında Kılıçdaroğlu’nun gerek üniversite öğrencilerinin okullarına gerekse başörtülü milletvekillerinin Meclis’e girmesi noktasında olumlu tavır sergilediğine dair tanıklıklar bulunuyor.

Şimdi;

-Cumhurbaşkanı Erdoğan “el yükseltme” diye tanımlanan bir adım atmış ve Kılıçdaroğlu’nun yasal güvence girişimini anayasa değişikliği hatta referandum hamlesi ile karşılamıştır. Ancak bu hamlenin referandum boyutunun temel haklar söz konusu olduğunda sağlıklı olmadığı hususu çabuk anlaşılmış, dolayısıyla referandumdan vazgeçilmiştir.

-Buna karşılık anayasa değişikliği talebi halen devam etmekte, ancak burada da muhalefeti açık düşürecek bir oyun planı sahneye konmaktadır. Buna göre Anayasa değişikliği başörtüsü ile sınırlı tutulmamakta, bir de aile ile ilgili madde eklenmekte ve bu maddenin muhalefet arasında ihtilaf çıkaracağı hesabı yapılmaktadır.

-Ancak bu hesap, bu defa muhalefetin desteğini ortadan kaldırmakta, iktidar bloku da sırf kendi oylarıyla böyle bir anayasa değişikliğini gerçekleştirememektedir. Bu sebeple, ek madde sebebiyle başörtüsü maddesinin de geçememe riski ortaya çıkmaktadır.

-Acaba Ak Parti, sadece başörtüsü için bir anayasa değişikliği önerse, muhalefet, özellikle de Kılıçdaroğlu buna destek verir mi? Bu konu net değil. Çünkü bu konuda CHP içinde Kılıçdaroğlu ile aynı çizgide bulunmayanlar olduğu bilgisi gelmektedir. Bir anlamda iktidarın anayasa – referandum hamlesi, CHP içindeki bu çevrelerin işine gelmiş olmaktadır.

-Şu husus Ak Parti’ye hatırlatılıyor: Aile konusunda anayasaya sokulmak istenen madde ile, eğer ailenin kadın ve erkekten oluştuğu, yani eşcinsel evliliğin yasaklandığı bir durum temin edilmek isteniyorsa, şu anda zaten eşcinsel evlilik yasal değildir. Zaten yasal olmayan bir şeyin bir kere daha anayasada yasaklanmasının anlamı nedir? Böyle bir maddenin başörtüsü konusunda oluşması muhtemel olan uzlaşmanın önünü tıkayacağı kesindir.

-İktidar bloku sadece başörtüsü özgürlüğünü anayasal çerçeveye oturtacak bir girişim yapsa, CHP de, yasal güvenceyi anayasal güvence boyutuna yükseltse, muhalefetin diğer tüm paydaşları (İyi Parti, HDP, DEVA, Gelecek, Demokrat Partiler) bu işi siyaset zemininden çıkarmak için uzlaşsalar…. diyorum…

-Cemil Çiçek’in “uzlaşmanın bazen yasal güvenceden daha önemli olduğu” şeklindeki çağrısı da çok önemli. Ama, madem bir “kaygı” var ve bu “kaygı” sebebiyle konu siyasetin gündeminden düşmüyor ve madem bu konuda en farklı tavır sergilemesi beklenen CHP, tabii ki Kılıçdaroğlu’nun inisiyatifi ile bir adım attı, diyorum ki Ak Parti, daha doğrusu Tayyip Bey, bu işi siyasi hesap dışında ele alabilmeli. Bu ona kaybettirmez. Belli ki “yasal güvence” konusunu göz ardı etmiyor. Öyleyse neden bir ucundan da Kemal Kılıçdaroğlu tutmasın bu işteki çözümün?

-Ayrıca aile konusunda bir anayasal düzenleme isteniyorsa bu, başörtüsünden ayrı bir düzenleme halinde başka bir platformda yeniden gündeme getirilebilir.

-Hani üzüm yemek var ya üzüm yemek, işte onun tam gerçekleşeceği durum. Öteki tarafta “Bağcı dövmek” var. Kılıçdaroğlu’nun ya da o cenahta toplanan milyonların “Bu işte Tayyip Bey’in siyasi hesabı baskın çıktı” tarzında bir kanaate ulaşması daha mı sağlıklı? “Kılıçdaroğlu belki partisindeki kimi eleştirileri de göze alarak önerdi, biz de el yükselterek ona destek verdik ve tarihi bir uzlaşma çıktı” demek çok mu abes?

-İlerde bugünkü uzlaşmazlığın bir bedeli olabilir ve bu günleri hayıflanarak hatırlayabiliriz. Yasal güvenceyi tarihi bir uzlaşma ile gerçekleştirmekten söz ediyorum. “ Türkiye Yüzyılı” diye bir şey vardı ya hani, sayın Cumhurbaşkanı’nın seslendirdiği, işte tam da ona layık bir gelişme olur bu uzlaşma. Gelin “partili cumhurbaşkanlığı”nı bir kerecik, o da “başörtüsü uzlaşması” için aşalım.