Başörtüsü Karşıtlarının Evangelistlerle Benzerliği

Daha Cumhuriyet kurulmadan bile Ahmet Ağaoğlu Üç Medeniyet adlı eserinde Hıristiyan olmamız gerektiğini söylemişti.

Başörtüsü karşıtlarıyla Evangelistler aynı kaynaktan mı besleniyor?

Dr. Lütfü Özşahin / Milli gazete


Şimdi hem müslümanım diyerek bilgisizliğinden, cahilliğinden dolayı başörtüsüne karşı çıkanları yahut karşı değilim ama ben takmıyorum ya da bu gidişle şeriat gelir hepinizi keserler diye korkutulanları bir tarafa bırakırsak, bilinçli düzeyde acımasız ve insafsızca yasağı sürdürmeye çalışanlar hakikatte batılılaşmış, İslam kelimesi geçtiğinde beti benzi sararan, dişlerini gıcırtadan sözüm ona aydınlanmacı, daha doğrusu millete yabancılaşmış, köşe başlarını tutmuş, otoriter ve totaliter garpzade kesimlerdir.

Neden evangelistlerle aynı kaynaktan beslenirler. Çünkü genelde tüm Hıristiyanlara göre özelde ise evangelistlere göre İslam şerir, terör ve kaos üreten, geri kalmışlığı besleyen, özgürlüklere ve insan haklarına kapalı, kadını cariyeleştiren, köleliği meşrulaştıran, bilim karşıtı arkaik uydurma yani rafizi-heterodoks bir dindir.

Bakın batıda İslam hakkında yazılan tüm eserlerin en az % 90’ı böyledir. Aksini iddia eden, inanmayan varsa ispatlamaya ve tartışmaya hazırım. Bu konuda yüzlerce kaynak verebilirim. Hatta batılılar ve özelde evangelistler İslam karşıtlığını o kadar ileri bir safhaya taşırlar ki, gerçek ilim adamlarını hayret ve dehşette bırakırlar. Meşhur Ernest Renan örneğinde olduğu gibi Ortaçağ’da Şam, Bağdat, Kahire, Kurtuba, İstanbul ve Endülüs merkezli İslam medeniyetinin ve biliminin yükselişini bile Batı’ya bağlayarak bütün bunlar eski Yunan filozoflarından, Roma ve Bizans’tan aşırmadır diyerek bütün bir İslam medeniyetini karalamaktan ve aşağılamaktan çekinmezler.

Neyiz, ne istiyoruz?

Yani son tahlilde bütün bunlardan anlayacağımız İslam kökenli bir uygarlık ve medeniyet olamaz, müslümanlar da asla bilim, ilim, irfan, düşünce, kültür velhasıl sanat üretemez. Bundan dolayı mutlak bir şekilde çağdaşlaşmamız lazım yani İslam’ı terkedip Batılılaşmamız lazım. Gerekirse Hıristiyanlaşmamız lazım. Amma da abartı var demeyin zira daha Cumhuriyet kurulmadan bile liberal kanadın önde gelen isimlerinden olan Ahmet Ağaoğlu Üç Medeniyet adlı eserinde Hıristiyan olmamız gerektiğini söylemişti. Zira Ağaoğlu benzeri zevat halen, cahilce ve bilgisizce, İslam’ı terkedip batılılaşırsak geri kalmışlıktan kurtulabileceğimizi dile getirmektedirler. Öyle ki, bu bireyler arasında rektör düzeyinde keşke Anadolu müslüman olmasaydı yani Hıristiyan kalsaydı diyen sözde bilim adamları çıkmadı mı?

Peki, bilinçli başörtüsü karşıtları çağdaşlık ve laiklik maskesi altında Hıristiyan dünyasında İslam’a karşı yöneltilen eleştirilerin aynısını sistematik olarak tekrarlamıyor mu? Yani sokaklarda “Kahrolsun Şeriat” diye bağırmıyorlar mı? Onlar gibi ezandan ve Kur’an kurslarından rahatsız olmuyorlar mı? Aman başörtüsü üniversiteye girerse İran oluruz, dört duvar arasında kalırız, sokağa çıkamayız, etrafımızı Talibanlar, Hizbullahlar kuşatır, dindar olan adamdan yahut başörtülü kızlardan bilim adamı, doktor, savcı, avukat, öğretmen olamaz yani örtülü bir biçimde bunlar geri zekalıdır, ön yargılıdır demiyorlar mı? diyorlar, sanki seküler, çağdaş! ya da açık olmak kişiyi ön yargıdan kurtarıyormuş gibi?

Bunların bir kısmı Turan Dursun gibi Kur’an’a, peygambere hakaret etmiyorlar mı? Ediyorlar. Evangelist Bily Graham, Pet Robertson gibi peygamberimize haşa “yalancı peygamber” demiyorlar mı? Diyorlar. Filistin, Afganistan ve Irak’ın işgalinde bile ABD ve İsrail’in yanında yer almıyorlar mı? Alıyorlar. Gazete ve televizyonlarında İsrail’in vahşetinden tek satır bile bahs etmezken Hamas’ı terör örgütü olarak lanse etmiyorlar mı? Ediyorlar. Peki, bunların batıdaki fanatik İslam ve Müslüman düşmanı evangelistlerle yahut genelde İslam karşıtları ile ne farkı var? Ben söyleyeyim tek bir farkı var, o da sadece Türkiye topraklarında çoğunluğun aleyhine sultayı elinde tutarak kompradorca yaşamaları.

Peki, bu adamlardan milliyetçi ve antiemperyalist olur mu? El cevap; asla olmaz. Zira milliyetçi ve antiemperyalist olmanız için ilk önce yerel olacaksınız. Yani bu milletin tarihsel, toplumsal ve kültürel değerlerinden besleneceksiniz. Hem İslam ve Türk düşmanı batılılarla ve evangelistlerle bu milletin dinine, tarihine ve kültürüne karşı aynı söylemi ve argümanları kullanacaksınız hem de vatansever, milliyetçi yahut anti-emperyalist olacaksınız. Sevsinler sizi. Var mı dünyada böyle bir örnek? Yine Vatikan’ın cümle kardinallerini papa ile beraber yekavaz ağlatacaksınız.

İslam karşıtları...

Efendiler! Kendi tarihinden, kültüründen, dininden, diyalektiğinden kopan milletler sadece yabancılaşarak köle olurlar, sürü olurlar o kadar. Sizler başörtüsü konusunu istismar ederek batıdaki İslam düşmanları ile aynı söylemi kullanmaktan vazgeçmediğiniz sürece bu millet asla size iltifat etmeyecektir. İnanmıyorsanız gidin batıdaki Katolik, Protestan, Luterian, Evangelist, Ortodoks kilisesinin psikoposları, rahipleri, pastörleri ile hatta üniversitelerindeki bilim adamları ile İslam konusunda konuşun. İslam hakkındaki düşüncelerinizin onlarla aynen örtüştüğünü göreceksiniz. Acaba neden? Sizlerin İslam ve özellikle Türk tarihi ve kültürü hakkındaki düşüncelerinizin onlarla hiçbir farkı yoksa siz nasıl özgürlükçü, milliyetçi, anti-emperyalist ve bağımsızlık yanlısı olabilirsiniz?

Şüphesiz başörtüsü üzerinden İslam karşıtı evangelistlerle aynı söylemi bilinçli olarak kullanan kesim son derece azınlıktadır. Ancak bu zümrenin devlet aygıtı, basın ve ekonomi üzerinde çok büyük bir tekeli vardır. Bundan dolayı bu mutlu ve sultayı elinde bulunduran azınlık; aslında İslam karşıtı olmayan, fakat İslam’ı yeterince anlayamamış halkımızın epey bir kesimini etkilemekte ve o insanları elinde Türk bayrağı ile sokaklara dökebilmektedir.

Öyle ki Türk-İslam tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş şekilde Türk bayrağı İslam ve kutsal karşıtı olarak kullanılabilmektedir. Ya Rabbi, şu cahilliğe bakın... Halbuki Türk bayrağındaki hilal İslam’ı, kırmızı renk de şehitlerimizin bu vatan, millet, din, iman, namus ve özgürce yaşamamız için döktüğü kanları temsil eder.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!
Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak