Sakarya Başörtüsü Platformu adına Kadrican MENDİ'nin okuduğu basın açıklamasında, başörtüsüne kısmi bir serbestliği dahi içine sindiremeyen, resmi ideoloji ve askeri vesayet yanlısı bir yargı mekanizmasıyla karşı karşıya olunduğu dile getirilerek şu ifadelere yer verildi: "Halkın kimlikleri, inanç ve değerleri söz konusu olduğunda hukuk, hak ve özgürlükleri bir kenara bırakarak, resmi ideolojiden taraf olan yargı oligarşisi; darbeci zihniyete hizmet ederek yetkilerini kötüye kullanmaktadır. Hukuksuzca yasaklanan başörtüsüne ilişkin kritik bir karar aşamasındayken, mahkeme üyelerine yasakçılık noktasında cesaret verenler; ancak zulmün taşeronu olabilirler. Böylesi bir süreçte, başörtülü bir öğretmeni "kötü örnek" gösteren ve başörtüsünün sokakta dahi yasaklanmasını savunarak tarafını açıkça beyan etmiş bir kişinin, yargı sisteminin en önemli görevlerinden birine seçilmesinin anlamı belli değil midir? "
Açıklama darbelerden, vesayetçi anlayıştan, hukuksuzluktan ve paramiliter yapılanmalardan medet umarak islami kimliğe yönelik her türlü talebi yasaklayanlara karşı direniş çağrısının yapıldığı açıklama şu sözlerle son buldu: "Çabalarımızı ve varlığımızı; uzun soluklu bir tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesine adamadığımız sürece var olamayız. Vahyin hayata dönük mesajlarını; öncü bir şahitlik bilinciyle doğrudan hayatın ve mücadelenin ortasına taşımadığımızda eksik kalırız. Kur'an ile uyarma sorumluluğunu, Kur'an ile direnme perspektifinden ayrı düşünemeyiz. Bu sebeple, bizim için "Başörtüsüne özgürlük" demek, "La ilahe illallah" demekten ayrı bir cüz değildir. Her türlü zulme, şirke, tuğyana ve ifsada "Lâ" diyoruz! Başörtüsü yasağına "LÂ" diyoruz! "
Eylemde, "Başörtüsü İslam'ın Emri Müslüman Kadının Kimliğidir" ve "Tevhid Adalet Özgürlük" pankartlar ve "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık","Başörtümüz Kimliğimiz Vazgeçmeyiz", "Sen Değilsen Kim; Şimdi Değilse Ne Zaman", "Yaşasın Küresel İntifada" yazılı dövizler taşıyan platform mensupları, "Direniş Var;Yılgınlık Yok" ve "Darbeciler Halka Hesap Verecek" sloganlarını attılar.
Sakarya Başörtüsü Platformu, 142'nci Basın Açıklaması
Başörtüsü Yasağına "LÂ" Diyoruz!
Başörtüsüne kısmi serbestlik tanıyan değişikliğe ilişkin olarak hazırlanan ön incelemede, başvurunun iptalinin istenmesi başörtüsü karşıtlarını telaşlandırdı. Başörtüsü yasağının kaldırılmasına dair en ufak ihtimale dahi şiddetle karşı çıkanlar; yargı muhtıraları veriyorlar. Açıkça, başörtüsü değişikliğine ilişkin sürecin engellenemediğinden şikâyet ediyorlar. 12 Eylül'ün askeri vesayetçi anlayışı ile yapılan yasakçı yasaları savunan bir yargı mekanizmasından adil kararlar çıkması nasıl beklenebilir?
Halkın kimlikleri, inanç ve değerleri söz konusu olduğunda hukuk, hak ve özgürlükleri bir kenara bırakarak, resmi ideolojiden taraf olan yargı oligarşisi; darbeci zihniyete hizmet ederek yetkilerini kötüye kullanmaktadır. Hukuksuzca yasaklanan başörtüsüne ilişkin kritik bir karar aşamasındayken, mahkeme üyelerine yasakçılık noktasında cesaret verenler; ancak zulmün taşeronu olabilirler. Böylesi bir süreçte, başörtülü bir öğretmeni "kötü örnek" gösteren ve başörtüsünün sokakta dahi yasaklanmasını savunarak tarafını açıkça beyan etmiş bir kişinin, yargı sisteminin en önemli görevlerinden birine seçilmesinin anlamı belli değil midir?
Gün geçtikçe tıkanan ve tıkandıkça saldırganlaşan bu vesayetçi hukuk anlayışı, kendi kendini deşifre ediyor. Halk adına karar verdikleri söylenenlerin gerçek niyetleri ortaya çıkıyor. Halen 27 Mayıs askeri darbesine özlem duyan, 12 Eylül'ün otoriter yönetimini dört gözle bekleyen, halkı sindirmek için her türlü haince yola başvuran bu Ergenekoncu zihniyet daha fazla ayakta duramaz. Yaşadığımız günler; iktidar ve servetlerini, darbe dönemlerindeki rant ilişkilerinden elde edenlerin çöküş dönemidir. Mazlum ve mustazafların sırtından geçinerek, darbe günlerinde köşeyi dönenler için kalan günler sayılıdır. Daha çok saldırganlaşmaları bu yüzdendir ve bu sebeple, yeni bir darbe için tüm imkanları zorlamaları da ihtimal dahilindedir! Ergenekon örgütünün, Sakarya'da yeni bir eylem hazırlığı içinde olabileceğinin ifade edilmesi de bu ihtimali doğrulamaktadır.
Yargıdan üstü kapalı gelen "rejim elden gidiyor" mesajının akabinde, kartel medyanın "laiklik de elden gidiyor" haberlerindeki artış boşuna değil. Başörtüsü düşmanlığında, haberciliği ihbarcılığa dönüştürenler, "mahalle baskısı" yalanlarına "meyhane baskısı" haberlerini ekliyorlar. İçki servisi yapılmamasından "irtica geliyor" yaygarası koparanlar ya da Diyanet'in verdiği fetvalardan "laik hayat tarzımıza saldırıyorlar" yorumu çıkaranlar; bu toz duman arasında gerçekleri gözden kaçırabileceklerini mi zannediyorlar?
Onlar ortamı ne kadar bulandırmak isteseler de, "derin" denilen sığ paramiliter yapılanmalar artık gizlenemiyor. Kirli ilişkiler yumağına dolananların iplikleri pazara çıkıyor. İpliklerin hep aynı yumağa uzandığı gerçeği gözlerden kaçmıyor. Bir süredir, her hafta Türkiye'nin başka bir ilinde, cephanelik gibi Ergenekon evleri tespit ediliyor. Darbeleri artık yargı eliyle gerçekleştirme niyetlerinin ifade edildiği telefon görüşmeleri deşifre oluyor.
Herkesin rahatça fişlenebilmesi ve kolayca takip edilebilmesi için "veri koruma" tuzakları kuruluyor! Üstelik yürütülen işbirliği çerçevesinde bu bilgilerin ABD ile paylaşımı dahi söz konusu olabilir. Diğer taraftan ise, baskıcı "Tek Parti" dönemine hasret duyanlar; valilerden istihbarat toplamaya çalışıyor. Suçüstü yakalandıklarında ise arsızlık edip yaygara koparıyor. Fakat bu yaygara da İslam'ın bir emriyle alenen alay edenlerin, Müslümanlara karşı faşistçe yaklaşanların sözlerini unutturamıyor! Dink cinayeti, Ergenekon davası, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların kaynağı konusunda üç maymunu oynayanların şimdi kişisel haklardan bahsetmesi hiç inandırıcı gelmiyor!
Anlaşılan o ki; darbelerin rantını yiyen seçkinlerin, vesayetçi anlayışa ram olmuşların ve resmi ideolojinin etrafında kirli ilişkiler ağı örmüşlerin egemenliği daha fazla ayakta duramıyor. Başörtüsü yasağına sarılmaları, halen hukuksuzluktan, darbelerden ve muhtıralardan medet ummaları da bu durumu değiştirmeyecek! Sakarya Başörtüsü Platformu olarak bu gerçeği görüyor ve herkesi, gözü dönmüşlük haliyle yeni tuzaklar kurmaya çalışanlara karşı, oyunu bozacak bir dayanışma ve direniş hattının inşasına çağırıyoruz.
Çabalarımızı ve varlığımızı; uzun soluklu bir tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesine adamadığımız sürece var olamayız. Vahyin hayata dönük mesajlarını; öncü bir şahitlik bilinciyle doğrudan hayatın ve mücadelenin ortasına taşımadığımızda eksik kalırız. Kur'an ile uyarma sorumluluğunu, Kur'an ile direnme perspektifinden ayrı düşünemeyiz. Bu sebeple, bizim için "Başörtüsüne özgürlük" demek, "La ilahe illallah" demekten ayrı bir cüz değildir. Her türlü zulme, şirke, tuğyana ve ifsada "Lâ" diyoruz! Başörtüsü yasağına "LÂ" diyoruz!
Sakarya Başörtüsü Platformu
www.basortusuplatformlari.org