Re’fet El-Murre / fiem
Filistinli her direnişçi, ya da direnişi destekleye her kişi, birinci intifadadan önce başlayan ve Batı Yaka’nın yeniden işgal edildiği 2002 tarihine kadar devam eden güzel direniş günlerini ve 2007 tarihinde Hamas hareketinin Gazze’de çeteleri temizlemesinin ardından Filistin Yönetimi’nin işgalcinin desteğiyle direnişi bitirme ve yok etme girişimlerini çok iyi biliyor ve okuyor.
Filistin direnişinin dört kolu ve bölgesi var.
Gazze: Direniş metodunu kabul eden bir idarenin liderlik ettiği ve toplumunun hem direniş seçeneği hem de bu idare etrafında kenetlendiği yer.
Büyük bir stratejik öneme sahip Batı Yaka.
Kudüs dâhil 1948 yılında işgal edilmiş Filistin toprakları.
Birçok ülkede bulunan Filistinli mülteciler.
Gazze şeridi, direniş düşmanın bütün plan ve projelerini, saldırılarını ve savaşlarını püskürtecek kadar askeri, beşeri ve teknik açıdan geliştirmiştir. Şu anda önünde sadece dayatılan ambargoyu kaldırma ve bunu aşma kalmıştır.
Batı Yaka iki kesimin hedefindedir. Birincisi, yıkıp yakan, tutuklayan ve öldüren işgal rejimi. İkincisi, işgalciyle maksimum düzeyde işbirliği yapan, işgalciye hizmet etmek ve Hamas hareketini bölgedeki yönetimi düşürecek imkân ve güçten yoksun bırakmak için her yerde direnişi kovalayan Filistin Yönetimi’dir.
Siyonist işgal rejimi 2005 yılında mağlup bir şekilde Gazze’den çıktıktan sonra, 1967 yılında işgal ettiği Filistin topraklarının ikinci kısmından çıkmaya zorlanmamak için Batı Yaka üzerindeki baskılarını yoğunlaştırmaya başladı.
Gazze elbette çok önemli ve hayati önem taşıyor. Ancak Batı Yaka işgal rejimi için daha önemli ve daha yıkıcıdır. Bölgenin mesafe olarak geniş olması, işgal rejimindeki çok önemli ve stratejik noktalara yakın olması, Ürdün’le sınırının olması, yüksek dağlara sahip olması, su kaynaklarının burada bulunması, insan kaynaklarının, eğitimin burada bulunması, buradan işgal rejiminin kalbine kadar gidebilme imkânlarının bulunması bölgeyi stratejik ve önemli kılıyor.
2005 yılından sonra işgalcinin Batı Yaka üzerindeki yumruğu daha da şiddetlenirken, Filistin Yönetimi de 2007 yılından sonra Gazze’de aldığı yenilginin etkisiyle onun eksik bıraktığını tamamlamaya çalıştı.
Batı Yaka hem işgal rejiminden hem de Filistin Yönetimi’nden gördüğü baskılar nedeniyle ağır bedeller ödedi. Saha komutanlarını kaybeden Batı Yaka, yüzlerce şehit verdi. Hayır kurumları kapatıldı, silahlara el konuldu, aileler saldırı ve baskın gördü, öğrenciler kovalandı, camiler kapatıldı, üniversite ve camilere denetim geldi ve siyasi çalışmalar yasaklandı.
Filistin Yönetimi’nin ortaklığı ile işgal rejiminin sürdürdüğü büyük baskılar sonucu Batı Yaka çok şeyler kaybetti. Ancak bütün bunlara rağmen o siyasi gidişatını bozmadı ve direniş projesinden vazgeçmedi.
Son zamanlarda Batı Yaka’da direniş eylemleri artmaya, bireysel eylem türü yaygınlaşmaya, işgalciyle çatışma alanı genişlemeye, işgal askerleriyle çatışma sahneleri yaşanmaya başladı. Batı Yaka, direniş içerisindeki konumunu belirlemek ve varlığını hissettirmek için Siyonist işgal zindanlarında bulunan esirlerin durumunu, işgalcinin Mescidi Aksa ve Kudüs’e karşı saldırı ve tecavüzlerini iyi değerlendirdi.
Siyonist işgalcinin askeri ve sivil varlığına karşı Batı Yaka’nın ayaklanmasına kuşkusuz Gazze’deki direniş etkili olmuştur.
Bu durum işgalciyle Filistin Yönetimi’nin daha fazla kişiyi tutuklamasına, ifade vermeye çağırmalarına ve direnişçileri takip edip kovalamalarına neden olmuştur.
Batı Yaka siyasi ve güvenlik takip ve kovalanmalarını bir dereceye kadar aşmıştır.
Batı Yaka’da işgale karşı meydana gelen volkan zaman zaman harekete geçer, zaman zaman sakinleşir. Ama asla sönmez.
Bu bir iddia ve temenni değildir. Bu, direniş hamuruyla yoğurulan Batı Yaka’daki kahraman erkek ve kadınlardan oluşan samimi bir halkın realitesidir.