Siyasiler arasında uygunsuz kasetlerin sebebinin hükümet olduğunu iddia eden Batum, "Bunu CHP içinde yapmak istediler zamanında. Biz bunu biliyorduk. Kullandıklarını da, kullanacaklarını da biz biliyorduk. Nitekim kullandılar da." dedi.
Siyasetteki kaset krizine de değinen Batum, bunların sistemin, sistematik olarak yaptığı olaylar olduğunu savundu. 2005'te Ceza Muhakemeleri, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nda gece yarısı bir değişiklik yapıldığını, Türk Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın tek başına Başbakan'ın belirleyeceği (kişi) diye kanuna yazıldığını kaydetti. Batum, "Türk hukukunda böyle işlem yok. Bunla Türkiye'deki Telekom'a haberleşmenin dinlenmesi yetkisi verildi. Sonra hepimizin telefonundan dinlemelerin, kasetlerin, bantların ortaya çıkması oldu. Nasıl, nereden geldiği ortada? Hükümet iş başında, böyle bir rezillikle karşı karşıyayız. Bunun tamamen sistematik olduğunu, AK Parti'nin siyaseti buraya getirdiğine inanıyorum. Bakın Sayın Başbakan son konuşmalarında vaatlerde bulunmuyor. Sadece Kılıçdaroğlu'na hakaret, (şu kasette sen çıktın, bu kasette o çıktı) diye sürekli bunları kullanıyor." şeklinde konuştu.
"CHP'DEKİ KASET OLAYINI BİZ BİLİYORDUK"
Siyasiler arasındaki kaset olaylarını polisiye romanlarına benzeten Batum, "Polisiye romanlara bakarsanız sonunda biri öldürülmüşse, en çok kim yararlanıyorsa suçlu da o dur. Bu gün kim yararlanıyor. AK Parti yararlanıyor. İktidar orada hadi git bul." ifadesini kullandı.
Kaset olaylarının AK Parti'nin bir siyaset anlayışı olduğunu ileri süren Batum, şöyle konuştu: "Açıkça söylüyorum. Bu toplumu şiddetli totaliter, diktatörlüğe dönüştürme olayıdır. O zaman ne yaparsın, herkesi korkutursun. Korkutamadığını dinlersin. Yazmadığı kitaptan içeri atarsın. Bir partiyi çökertmeye yönelik bir plan yaptıysan da tek tek onun hakkında da kasetler, görüntüler çıkarırsın. CHP içinde yapmak istediler bunu zamanında. Kullandıklarını da, kullanacaklarını da biz biliyorduk. Nitekim kullandılar. Ama CHP köklü, dinamik bir yapıda olduğu için herkes anlamasa da biz daha güçlü şekilde çıkmayı başarabildik. Yoksa istenen bugün diğer partilere yapıldığı gibi bize de yapılmaktı. Bir şekilde kabul edilebilir bir seviyede tutulmasıydı."
cihan