Baykal nerede duruyor?

Baykal'ın 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasıyla ilgili çıkışı, beraberinde CHP-AKP görüşmesini getirdi. Peki Baykal'ın bu hamlesinin altında yatan sebep ne?

Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren'in yazısının ilgili bölümü...

Baykal nerede duruyor?

Baykal, "12 Eylülcüler'in yargılanmasını istiyorsanız, getirin anayasa değişikliğini destekleyelim" derken, demokratik bir hamle mi yapıyor?

Baykal, Genelkurmay'a hitaben sert sözlerle şu malum belge işinin üzerine giderken, gerçekten asker kaynaklı malum girişimlerin ortadan kalkmasını mı istiyor?

İçimizden böyle yapıyor olması temennisi geçiyor çünkü Türkiye'de demokratikleşme sürecinin önündeki başlıca engelin CHP zihniyeti olduğu, CHP'de gerçek bir açılım olmadan, kimi bürokratik direnişlerin ortadan kaldırılamayacağı, onun için Baykal'ın bir adım atması gerektiği genelde paylaşılıyor. Onun için de hep CHP'den bir adım atması bekleniyor. Ama, bu çıkışın gerçekten böyle bir iradeyi yansıttığını söylemek henüz imkan dahilinde görünmüyor.

Şöyle kaygılar söz konusu:

-Baykal aslında, 12 Eylül'ün ihtilal kadrolarıyla cedelleşerek iktidarın elinin yanmasını bekliyor. 12 Eylül 1980'den bu güne 29 yıl geçti. 12 Eylül Anayasası'nın üzerinden 27 yıl geçti. Bu süre içinde hem 12 Eylül'e muhatap olan AP-DYP kadroları hem Baykal'lı kadrolar değişik formüllerin içinde iktidar oldular ve Anayasa'nın geçici 15'inci maddesine el sürmediler. Demirel'in yaklaşımı, "Askerle gerilimi sürdürmemek" oldu. Baykal'ın şimdi birdenbire 15. madde karşıtı sözler söylemesi "Eniştem beni neden öptü" türünden bir şey olmasın? Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu oyunu sezdiği için Baykal'a, "15'inci maddenin iptalini istiyorsa Anayasa değişikliği teklifini imzaya açsın" çağrısında bulunarak nanik yapıyor.

-Baykal aslında, hükümetle asker arasında yakınlaşma olduğunu düşünüyor ve bunu torpillemek için belge üzerinden askeri kışkırtıyor. Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un "Belge gerçek değilse, ne yapacağımızı görürsünüz" sözüne atıf yapan Baykal'ın "Ne yapacağınızı görelim" sözü, hem Başbuğ'un sözünü "tehdit" niteliğinde algıladığını ortaya koyuyor hem de "böyle bir tehdit yapmışsanız, yiğitseniz gereğini yapın" kışkırtmasını ihtiva ediyor.

-Baykal aslında, Ergenekon'daki avukatlık görevini sürdürüyor. Henüz o çıkmazdan çıkabilmiş değil. Malum belgenin sahte olduğuna inandığı için, o belge üzerinden bir huruç imkanı oluşturmaya çalışıyor.

-Baykal aslında, bu belgenin sahteliği üzerinden, "Ergenekon'u çökertme" harekâtı yürütüyor. Belge sahte çıksın ve iş, "Cemaat"in devletin en mahrem kurumları içinde örgütlendiği ve Ergenekon düzeneğini ürettiği teması istikametine doğru yürüsün.

Bunlar Baykal çizgisine yönelik kaygılar.

Bu kaygılar, Baykal'ın çıkışına demokratik bir hamle yaklaşımında bulunmayı zorlaştırıyor.

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı