Muharrem Sarıkaya/ Sabah
Baykal: Yüzde 52 altı başarısızlık...
MALATYA
CHP lideri Deniz Baykal ile lideri İsmet İnönü'nün memleketi Malatya yolunda sohbet ediyoruz. Kendisi için "seçim oy eşiği" koymaktan özenle kaçınıyor. Ancak hükümeti başarısız ilan etmek için öngördüğü oy eşiği söylemekten kaçınmıyor:
"İktidar için genel seçimin üzerine 4-5 puan koymaktır. Bu da yüzde 47'nin üzerine konulduğunda yüzde 52 eder. İktidar için yüzde 52'nin üstü başarı, altı başarısızlıktır. Çünkü yerel seçimde iktidar avantajı en az 5 puandır."
Baykal, hükümetin 2004 mahalli seçiminde de iktidar avantajını kullanıp oylarını yüzde 34'ten yüzde 42'ye çıkardığının altını çizip devam ediyor: "Ancak bunu vatandaşa anlatamazsınız. Vatandaş yüzde 47'nin 2 puan altını gördüğünde başarısız kabul eder. Oysa başarısızlık orada da 7 puandır."
Bakanların ve hükümet üyelerinin yoğun bir şekilde seçime asıldıklarını vurguluyor.
"Bakıyorum sıkıştılar, halkı tehdit ediyorlar. Sıkıntıdalar, telaş içindeler" tespitinde bulunuyor.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, "Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız" sözlerini, Başbakan ile başkalarının da tekrar ettiğini söylüyor.
Baykal sözlerini şöyle devam ettiriyor:
"İktidardaki herkes oy peşinde. Vatandaşa iş peşinde değil. Bütün iktidar hükümet üyeleri işi gücü bıraktı büyük bir panik ve telaş içinde."
Oyumuz yüzde 26-27
Bu aşamada İstanbul için yapılan anketlerden söz ediyoruz.
Baykal, CHP oylarının arttığını anket şirketi sahiplerinin de kabul etmeye başladığını söylüyor.
İstanbul için umut dolu konuşup, Türkiye geneli için de rakam veriyor:
"Türkiye genelindeki oy oranımız için 'Yüzde 26-27 seviyesine çıkar' diyorlar. Bunu anket yapanlar söylüyor. Hatta bizim için başlangıçta umutsuz konuşanlar şimdi bakıyorum hem İstanbul için hem de geneldeki oylarımız için daha olumlu sözler sarf etmeye başladı. Bu da benim için çok önemli bir gelişme. Ama ben bir oran koymam ve söylemem."
İptal halka cezadır
Baykal, hükümetin bu seçim dönemindeki tutumunu eleştirmeye devam ediyor.
"Bu seçim döneminde hukuk, yargı, kural, kaide her şeyin ihlal edildiği görülüyor" deyip sözü Tunceli'ye getiriyor.
Tunceli Valiliği'nin beyaz eşya ve mobilya dağıtması dolayısıyla YSK tarafından uyarılıp, savcılığa şikâyette bulunulması konusunu açıyor.
YSK'nın kararları kesin olan bir organ olduğunu belirtip şöyle diyor:
"YSK'nın sandık olayı sadece Tunceli için mi geçerli. Başka yerde yapılanlar yok mu? Madem Tunceli için böyle bir kararın var. O zaman yapman gereken ne? Tunceli'de seçimi iptal etmek mi? Seçim iptali halka ceza değil mi? Niye, halka ceza verilecek. Yapan hakkında ne yapıyorsun. Onun gereğini yerine getirsene. Yapan kim Vali, arkasında da Başbakan var."
Ekonomi ve dinleme
Telekulak olaylarına da değiniyor; hukukun özel hayatın ihlalinde de çaresiz kaldığını belirtip şöyle diyor:
"Telekomünikasyon Kurumu Başkanı doğrudan kendisine bağlı. Ama dinlenilenlerin dökümünün belirli bir bölümü doğrudan Başbakan'a aktarılıyor. Ayıklanmış kalan bilgileri ilgili kurumlara gidiyor."
Ardından konuyu ekonomiye getiriyor.
"Ekonomideki sorun hem küresel, hem konjonktürel. Ama aynı zamanda içerde de zafiyet de gösteren bir durum" diyor.
Son üç ayda Türk lirasının dolar karşısında yüzde 40-45 değer kaybına uğradığını anımsatıyor. Başka bir ülkenin parasında bu kadar yüksek değer kaybı olmadığını belirtiyor.
Sanayide çalışan 10 makineden 4'ünün durduğunu, Türkiye'nin 32 ülke arasında işsizliği en yüksek artan ikinci ülke olduğunu vurguluyor.
"İşsizliğin en çok arttığı birinci ülke İzlanda, o da iflas etti satılığa çıktı" deyip ekliyor:
"Başbakan çocuklara oyuncak dağıtacağına babalarına iş bulsun... Oysa onlar iş değil, oy peşinde koşuyor."
Başbakan'ın kriz karşısındaki tutumuna ise şu ilginç yorumu getiriyor.
"Başbakan krizin varlığını kabul etmeyi başarısızlığının göstergesi gibi algılıyor. Oysa Obama tersini yaptı. Gerçeği kabul edip üzerine çözümü koydu. Erdoğan ise krizi kabul ederse başarısızlığının ortaya çıkacağından kaygı duyuyor. Sanki geçmişte olanların dünyanın genel iyi durumunun neticesi olacağının ortaya çıkacağından korkuyor. O nedenle sürekli kriz uğramadı, dibi göründü gibi sözler söylüyor. Umut vererek kriz aşılır sanıyor."
Baykal'ı Malatya'da İsmet İnönü'nün heykeli etrafına toplanmış canlı ve geçmiş yıllardaki mitinglerinden çok daha kalabalık ve canlı bir topluluk karşılıyor.