Bir Kurban Bayramı'nı daha idrak ediyoruz. Rabbimize hamd olsun. Arınmanın yoluna bir kere daha çıkıyoruz. Uluslararası ilişkiler çerçevesinde üretilen bilgiler üzerinde bir tarama yaptığınızda, görülen önemli bir tesbit de itikat kaynaklı tavır ve davranışların ne kadar güçlü bir insentif yani itme gücü olduğunun idrakidir. Yani imanî hal ve tutumlar, öyle bir gücü kapsar ki, içinde engel tanımaz. Onları kendine uygun, nev-i şahsına münhasır bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekir, eğer anlamak niyetindeysek. Evet iki artı iki dört eder, bu böyledir ama, bir de iki artı ikinin dört ettiğine hükmeden bir Rabb vardır ki; o dilerse sonucu üçe de dönüştürebilir. İşte iman; bu güce teslimiyettir. Önünde engel tanımaz. Hacer Annemizin iki tepe arasında kah Safa'ya ulaşıp aranışı, kah inip Merve'ye tırmanışı, imana kendini verişin en güzel temsilidir. O Rabbine güvenmiş o güvenişten aldığı ivme ile koşmaktadır. Kucağındaki bebekle kendini ilahi teslimiyete bırakıvermiştir. Tıpkı eşi İbrahim aleyhisselam'ınki gibi. İmtihan üzerine imtihan hiç şüphesiz onu peygamberi bakışa, ferasete, olgunluğa eriştirmiştir. Çünkü Rabbi öyle dilemiştir. Zira O'nun için bu çok kolaydır... Ne güzel değil mi... Bize kul olarak biz aciz varlıklara imkansız, zor, üstesinden gelinemez ve hatta olamaz her bir şey, olurluk dahilindedir ve çok kolaydır. Allahü Ekber demekten başka bir şey bırakmıyor insana bu yücelik değil mi... En büyük olan, tek büyük olan, tek Kaadir olan Rabb... O'nun hükmü, hakimiyeti karşısında tabiri caizse mini minnacık olan kul, O'na teslimiyetle kavuşur, işlerini O'na havale etmekle Rabbinden güç alır. Böyle yapmakla O'nun himayesindedir zira. İbrahim aleyhisselam da girmiştir O'nun himayesine. Çölleri aşarak Hacer ve İsmail ile Kabe'ye vararak. Rabbine teslimiyetinden aldığı güç ile çocuğunu en Sevgili adına kurbana niyet ederek. İmtihanını başarıyla geçerek güçlenmiştir Rabbının himayesinde. Hacer annemizinki iki kez imtihandır. Parçasıdır İsmail aleyhisselam. Ama o Rabbine teslim olmuştur. Tekrar bir Allahü Ekber'i kaçınılmaz kılar, onun bu duruşu. Düşününüz biz kadınlar, çoğumuz anneyiz, parçamız, biricik evladımız, kendimizi Hacer, çocuğumuzu İsmail yerine koyduğumuzda tahayyülü zor olan bir hayalin gerçekleştiğini düşününüz, bu kolay geçilir bir imtihan mıdır diye sorunca Allahü Ekber dökülmez de ne olur dudaklardan... Bu çetin imtihanı bir ikincisi bekler anne Hacer için. Çocuğunu beslemek adına koşar da koşar. Ölmesin de yaşasın diye can havli ile koşar da koşar. Teslimiyetidir onu yücelten, Rabbının indinde himaye ehli eden. O vardır. Mutlak'tır. Ve İşiten'dir. Gören'dir. Duayı Kabul Eden'dir. Öyle de olur fışkırır minik topuk vuruşundan mübarek sular...akar da akar, bizi bile doyurur. Allahü Ekber. Bayramımız mübarek, dualarımız kabul olsun!
yeniakit