Bayram günlerinde, içerden-dışarıdan politik değiniler

Selâhaddin Çakırgil

Bayram günlerindeki ziyaretler, bir takım siyasî konuşmaları ve hattâ bazı sevimsiz tartışmaları da beraberinde getirdi. 

‘Ben bir Müslüman olarak asla tarafsızım’ demeyen ve ‘Ben hep İbrahim’in yanındayım’demek iddiasını şiar edinmeye çalışan ‘fakir’, hep şunu söylüyorum: 

‘Herkes, kendileriyle genel bir istişare-meşveret yapıldığının idraki içinde hareket etmeli, günübirlik menfaat, sempati, nefret ve düşmanlıklara göre değil, hayata bakıştaki aslî değerleri ne ise tarih ve gelecek nesiller -ve de inananlar, Allah- huzurundaki sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli, iradesini ona göre beyan etmeli..’

*** 

Bizi dışarda da yakından ilgilendiren gelişmeler de var. 

100 yıla yakın zamandır ‘çağdaş, modern’ diye imrendirilerek baktırıldığımız Avrupa’dan son bir tablo.. İslâm’la kafayı bozmuş - ve siyaset sahnesinde tıpkı Trump gibi-İslamofobik söylemlerle sivrilen ve lideri olduğu partisini bu yolla birinci parti durumuna getiren HollandalıGerth Wilders isimli ırkçı kişi, şimdi de Hz. Peygamber'i (S) konu alan bir karikatür sergisi açacakmış.. Daha önce de, yine Hollanda’da, câmi önlerinde ‘domuz kızartma- çevirme partileri’ düzenlemelerine kalkışıldığını görmüştük.. 

Ama bu gibi alçaklar şunu bilsinler ki, onlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz Müslümanlar başkalarının kutsallarına saldırmak gibi tepkiler vermeyeceğiz. Çünkü ölçüsüz, mantıksız tepkiler, inancımız açısından da yasaklanmıştır. IŞİD ve benzeri grupların İslâm adına sergiledikleri ölçüsüz tepkileri de kabul etmiyoruz. 

*** 

Almanya’nın etkili dergilerinden Der Spiegel(Ayna) geçen haftaki sayısında ‘Dünyanın yeni ve otokrat liderleri’ diyerek bir kapak yaptı.. Bu kapakta 4 lider vardı.. Türkiye lideri Erdoğan, Çin lideri Jinping, Rusya lideri Putin ve Amerikan Başkanı Trump..

Resimlerde, en sevimsiz ve gergin çizgiler Erdoğan’a ayrılmış.. Geçen sene de bir ünlü ing. gazetesi, Osmanlı’nın son dönemi için kullanılan Boğaz’daki Hasta Adam’ nitelemesini hatırlatarak, onun yerine, Bosphorus /Boğaz’daki Kızgın Adam’ın geldiğini yazmamış mıydı? 

Söz konusu dergi kapağındaki, ‘baskıcı veya otoriterler’ mânâsında ‘autokraten’ deniliyor. Bunların hepsi de, ‘ICH BIN DAS VOLK’ (Ben halkım..) diyormuş.. 

Putin, ülkesini yeniden güçlendirdiği ve Avrupa Birliği’nin lokomotifi kabul edilen Almanya’nın canını sıktığı için otokrat.. Çin lideri de, ülkesini, dünyanın en büyük kapitalist gücü haline getiren bir komünist lider olduğu için öyle.. Trump ise bütün dünyaya karşı dayatmacılığından Almanya da büyük nasibini aldığı için.. 

Bizi, dünyanın en önde gelen bu 4 liderinden birisi olarak resmedilen Erdoğan ilgilendiriyor elbette.. Erdoğan bütün dış güçler karşısında, son 100 yıldaki, ‘Evet efendimci!’ anlayışları sergilemeyen ilk örnek.. Kabullenemedikleri bu.. 

*** 

Nitekim, Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanları’ndan Ben Rhodes, hâtırâtında Erdoğan’ın hele de Amerika’nın Filistin siyasetlerini eleştirmesinden Obama’nın rahatsız olduğunu anlatıyor. Obama, ‘Filistinliler BM’de savunulamaz, Güney Sudan gibi İsrail'le müzakere edilmeliydi’ deyince.. Erdoğan’dan gelen, 'Güney Sudan için Kuzey'in senelerce yaptırıma uğraması gerekti. Aynısını İsrail için de öneriyor musun?' cevabı karşısında Obama donup kalmış.. Obama’nın tepkisini daha sonra, Rhodes'a 'Erdoğan'la tartışmaktan nefret ediyorum' diye ifade etmiş.. 

Allah aşkına, bugün Erdoğan karşısında bülbül kesilenlerin hangisi dünya siyasetinde böyle bir şahsiyetli tavır gösterebilecek salâbet ve şecaate sahipler? 

stargazete