Toplu bayram namazı konusu bu sene Covid gerekçesi ile yine tam olarak uygulanamayacak. Ama şöyle bir fiili durum var, Ayasofya’da bayram namazı fiilen gerçekleşecek. Ayasofya’da ilk Cuma namazı gibi ilk bayram namazı heyecan verici olacak.
Tabii, bu defa protokol olmayacak, cami içi endişesi de olmayacak. Ayasofya önünden Sultanahmed’e uzayan bir alanda bayram ve Cuma namazı kılınacak.
Benim hayalimde, Cuma namazı öncesi, Millenium taşının olduğu yerde bir “ahi evran”, “evrensel kardeşlik duası” da vardı. Bu bayram olmazsa bir sonraki bayram, bütün ülkede eşzamanlı, Cuma öncesi, sonrası fark etmez, bütün ülke evrensel barış ve kardeşlik için duaya durmak. Hatta bunu bütün dünyaya yaymak mümkün. Gece gündüz fark etmez. O saatte bütün dünyada insanlar, barış ve kardeşlik için dua edebilirler.
Bu Cuma’ya yetişebilirse sadece Mudurnu ve İstanbul’da da olabilir belki.
Ve eskiden gelen bir başka arzum vardı; o da Dini bayramlarda tek bir gazete yayınlanması: Bayram gazetesi. Bunu internet ortamında da yapmak mümkün artık.
1993 yılına kadar tam 27 yıl önce bir bayram geleneği son buldu. 46 yıl boyunca her bayramda Türkiye’de çıkan tek günlük yayın olan “bayram gazetesi” 2 Media grubunun inadı ve Anayasa Mahkemesi kararıyla tarih oldu.. Önce Günaydın gazetesi bu yasayı delmek istedi. Bayramda gazetesini çıkardı ama engellendi. 1993 yılında AYM, dini bayramlarda ‘Bayram gazetesi’ dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan yasa hükümlerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.
Bayram gazetesinin kapanmasında asıl sebeb Aydın Doğan’ın Doğan Grubu ile Dinç Bilgin’in Sabah Grubu arasındaki rekabetten kaynaklanıyordu. Büyük savaş vardı. Dinç Bilgin’in İzmir grubu, ‘Türk okuru, dini bayramlarda, sadece ‘Bayram gazetesine mahkum edilmemeli’ diyerek bayram gazetesine karşı çıktı. İşin aslı aslında bayramda elde edilecek reklam gelirlerinden mahrum olmamak vardı. TGC Başkanı Nail Güreli’nin aktardığına göre Gazete Sahipleri Birliği Başkanı Aydın Doğan 2000 yılında bir grub gazete sahibi ile Bayram gazetesinin yeniden yayınlanması için bir protokol imzaladı. Bu protokole Akşam gazetesi katılmadığı için uygulanamadı. Aydın Doğan 2001’de tek taraflı “Biz bayramda yayınlanmayalım” dediyse de bu gerçekleşmedi. Güzel bir gelenek acımasızca sonlandı.
Bu bayram olmasa da bir sonraki bayramda bunu düşünmeliyiz, bana kalırsa. Bu güzel gelenek ihya edilmeli. Bu kopuşa Sabah-Hürriyet kavgası sebeb olmuştu, bugün yeni bir başlangıç için bu iki grub İletişim Başkanlığı, Diyanet, Basın İlan Kurumu ve basın kuruluşları bir araya gelmeli.
Bu bayramda Ayasofya’da okunacak Bayram ve Cuma hutbelerinin de özel hutbeler olacağını düşünüyorum.
Ayasofya ve Sultanahmed meydanında emniyet, belediye gerekli tedbirleri alacaktır. İnşallah, bizim Vakıf dernek, sendika ve odalarımız da buralarda standlar oluşturup, en azından bayramlaşmalarının bir bölümünü burada gerçekleştirebilirler.
Bayram gazetesi çıkmasa bile gazetelerimiz Bayram ekleri yayınlayacaklardır herhalde. Bu eklerde ve belgesellerde Osmanlı, Fetih, Osmanlı Milletler Topluluğu, İslam Ümmetinin birliği yanında Doğu Roma Bizans, Ortodoksluk, İstanbul, Millenium taşı ve Ayasofya ile ilgili inşallah herkes okurunu bilgilendirecektir.
Dünün kavgalarını bir kenara bırakıp şimdi daha çok önümüze bakmamız gerekiyor. Yapacak çok işimiz var. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir ahir zaman Peygamberin ümmetiyiz ve iki günümüz birbirine eş olmadan ilerlememiz gerekiyor. Eğer içinde yaşadığımız zamanın önemini bilsek, boşa geçirecek bir saniye zamanımızın bile olmadığını anlarız.
Bu bayram Cuma’ya denk geldi. Bu özellikle Hac açısından ayrı bir anlam taşır. Bir de bu bayram açısından Ayasofya’da ilk Bayram namazı ve ilk Cuma, ilk Cuma’dan sonraki 2. Cuma’da iki hutbe okunacak olunması olaya ayrı bir anlam kazandırmaktadır.
Ah-i Evran / Evrensel kardeşlik duası bu Cumaya yetiştirilebilir mi, sembolik bir şekilde de olsa yapılabilir mi bilmiyorum ama, dünyaya bir mesaj vermek açısından ve Millenium taşının hem kıbleteyn makamı ve hem de dünyanın sıfır noktası olduğunun dünyaya duyurulması açısından bu konu önemlidir diye düşünüyorum.
Ayasofya’yı şenlendirmek gerek. Mesela ilk “Beraat Kandili”ni beklemeden, ilk kandillerden birinde “Amin alayı” düzenleyebiliriz. 1 Muharrem Hicri yılbaşı 20 Ağustos’ta. 10 Muharrem 29 Ağustos Aşure. Muharrem “Haram ay”, bunu da bir kenara not etmek gerek. 28 Ekim Mevlid Kandili. Berat Kandili 2021’de 28 Mart’a denk geliyor. Mesela Ayasofya’da Ashab-ı Kehf’i anmak! Habibünneccar’ı anmak nasıl olur. Hz. Meryem’i, Hz. Asiye’yi ve Hz. Haacer’i anmak! Yapılıp yapılmaması ayrı bir şey, güzel şeyler düşünelim. Hayal gerçeğin anasıdır.
Neyse yapılacak çok şey var. Selâm ve dua ile.