İşler zıvanadan çıkmak üzere.
Fransa’da olaylar durmuyor. Göstericiler açık açık Rothschild’leri hedef alıyorlar. Gösteriler İngiltere’ye sıçradı bile. Brexit belirsizliğini koruyor. Yunanistan’da işler karışmaya devam ediyor. Koalisyon dağıldı. Batıda herkes şunu soruyor: Sıra kimde!
Hacker grubu The Dark Overlord, 11 Eylül saldırıları ile bağlantılı olan binlerce belgeyi internet ortamında paylaştı. Buna belgelerin daha yayınlanması sürpriz olmayacak. Tabi bu belgelerin hedefinde kimin olacağını da öngörmek mümkün değil.
Türkiye; Münbiç ve İdlib’e girmeye hazırlanırken Esed, Münbiç etrafındaki askeri varlığını tahkim etmeye devam ediyor. Tam da böyle bir zamanda Anonymous Turkey, Gezi benzeri bir eylem için Gezi bileşenlerini sosyal medyadan Taksim’e çağırdı ama bir yandan kar-kış engel oldu, öte yandan insanları bir provokasyona itibar etmediler.
Bu arada; İsrail Ordusu’nun hafta sonu boyunca Suriye’deki İran hedeflerini vurduğunu duyurdu.
ABD’de İslam’a karşı sopa politikasını savunan Semitik Hristiyanlar Trump’ı harekete geçmeye zorluyor ama öte yandan da karşı kanat frene basıyor.
11 Eylül’e ilişkin gizli belgeler bir hacker grubu tarafından açıklanmaya başladı.
Arkası gelecek. Sırada Türkiye de var, Arap şeyhleri de. Söz dinlemeyen Avrupalı, Asyalı, Afrikalı zenginlerde. Sonra birbirlerinin servetlerine el koyacaklar, kendilerinden olmayan ya da kendilerine ihanet edenlerin defterini dürecekler. Bu iş vekâlet savaşları ile devam etmeyecek.
Hedefte Türkiye de var, İran da, Arap ülkeleri de var, Çin de, Rusya da. Bazı Avrupa ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri de var.
Çin’de Müslümanlara, Doğu Türkistanlı kardeşlerimize karşı baskıyı örgütleyenler kimlerse, Doğu Türkistanlıları Çin’e karşı kışkırtarak Türkiye ile Çin’in yakınlaşmasını ve iki ülke arasında iyi ilişkiler kurulmasını engellemeye çalışanlar aynı güçler. Çin bunu görüp aslında insan hakları konusundaki sicilini gözden geçirmesi gerek. Aynı taktik: Tavşana kaç, tazıya tut. Türkiye ile Yunanistan yakınlaşmasın diye Kıbrıs’ta kriz çıkartılır, Pakistan’la Hindistan anlaşmasın diye Keşmir sorunu çıkartılır. Bu işler böyledir. Onlar çok kurnaz, biz safız. Görünen o. DAEŞ, PKK-PYD, FETÖ, BÇG hepsi benzer oyunun parçaları.
Şeytanın ve onun dostlarının şansı bizim cahilliğimiz ve zaaflarımız kadar büyük. Şeytan, din, mezhep, tarikat, ideoloji, siyaset, felsefi ve vicdani kanaat, dil, etnik farklılıkları, sınıf farkı, cinsiyet, her şeyi kavga vesilesi yapabiliyor. Aman dikkat. Şeytan’ın dostu yok. O dostlarını da birbirine kırdırır.
Önümüzdeki günlerde Türkiye üzerinde bir takım oyunları harekete geçebilirler.. Bazı din, mezhebi, tarikat gruplara yönelik provokatif eylemler olabilir. Tabi sağ-sol, Türk-Kürt çatışması her zaman masalarında olacak.
Futbol takımları ayrı bir bela. Buraya yapılan her yatırım çok yönlü bir sosyal risk olarak size geri dönecektir.
İran ve İsrail, İran-Suudi Arabistan konusu yeni dönemde masadaki risk enstrümanlarından biri olarak her zaman kullanmaya hazır bekletilecek.. DAEŞ, El Kaide’nin türevleri ve Husi’ler de öyle.
İsrail ve Mısır üzerinde o kadar çok senaryo var ki. İsrail mevcut durumdan istifade ederek NATO ilkelerini kullanmaya çalışıyor, NATO ülkeleri de İslam coğrafyasının kalbine yerleştirdikleri bir Truva atı olarak kullanmak istiyor. Neyse ki, ne NATO’cular ve ne de Yahudi lobisi gelecek içinde görüş birliği içinde değiller. Uzlaşacak gibi de gözükmüyorlar.
Kısa vadeli senaryolar bugünden itibaren gündemde olacak. Bu etap, değişik ihtimallere göre Nisan sonuna kadar devam edecek. Mart sonuna kadar giderek artan bir tempodan söz ediliyor. Bu biraz da içerideki gelişmelere, bölgesel gelişmelere ve global gelişmelere bağlı. Nisan’daki gelişmeler ise daha çok seçim sonuçları, oy, oy oranı ve kazanılan belediyelerle ilgili olacak.
Irak merkezi hükümetine bağlı Terörle Mücadele Polis Gücü, Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne Kerkük’teki parti binalarına astığı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayraklarını indirmesi için 24 saat süre verdiklerini açıkladı. Bunlar sıradan, tesadüfi şeyler değil. Mesela şu haber de öyle: “Rusya Merkez Bankası’nın, 2018’in ikinci çeyreğinde 100 milyar dolarlık rezervini yuan ve avroya çevirdiği bildirildi.”
Pompei’ye dikkat. Kafası en az Trump kadar karışık ve güvenilmez biri. Yanlışlıkla doğru bir söz söylemezse, doğruluk, dürüstlük diye bir kaygısı olan biri değil. Mısır›da çeşitli temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo burada Suriye konusuna değinmiş ve demiş ki, “Trump, Suriye’de yeniden askeri alanda etkinlik kurmayı düşünüyor ama umarım buna gerek kalmaz”. Tam da kendinden beklendiği gibi ve daha önceki açıklamaları ile aynı biçimde.
Pompeo, İran›la ilgili olarak da ‘İran’a karşı birlik olmalıyız. Müttefiklerimizle beraber çalışarak diplomasi yoluyla en son İran askerine kadar onları Suriye’den çıkarmalıyız’ demiş. Bu sözlerin anlamı şu: ABD ve İsrail’in bölge siyasetinde köşe taşları İran, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE! Bunu bir kenara not edelim. ABD’de Meksika sınırına duvar örme işi karşılıklı bir meydan okumanın ötesine geçti. İş bir “iç savaş”a döndü sanki. Çin’le işler bir iyi bir kötü, Amerikan donanması Çin denizine doğru gider, Çin de orta menzilli füzelerini bölgeye gönderdi. ABD’nin Çin’in yapay adalarının kara sularına savaş gemisi göndermesinin ardından harekete geçen Çin, DF-26 balistik füzelerini alarma geçirdiğini duyurdu. Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang, ABD donanmasına ait savaş gemisinin Güney Çin Denizi’ne girmesine tepki göstererek Washington yönetimini bölgede provokasyona son vermeye çağırmış, ABD gemisini uyarmak için uçak ve savaş gemileri gönderdiğini ve ABD’ye sağlam bir cevap verileceğini belirtmişti.
Rusya ile de benzer bir kriz yaşanıyor. Akdeniz’deki askeri koalisyon da çöktü. ABD bölgeye takviye mi yapıyor, bölgeden çekiliyor mu belli değil sanki.
Durum böyle. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de dünyanın manyetik alanının Kanada’dan Sibirya’ya doğru kaymakta olduğu bilgisi geldi.
Selam ve dua ile.