Bin Ali"nin ülkesinde bunlar oluyor!

Bin Ali"nin ülkesinde bunlar oluyor!

 

Son yıllarda Türk asıllı olduğu ileri sürülen Bin Ali"nin ülkesindeki gelişmelere biraz yabancı kalmıştık. Pek de takip edemedik. Bu oralarda mühim olayların olmadığı anlamına gelmiyor zahir. Dikkatimizi o yöne teksif edemememiz dünyada oralarda olanları gölgeleyecek olayların olmasındandı. Son sıralarda, Tunus yine gündemde. Kıpır kıpır. Türkiye"den Ahmet Taner Kışlalı"nın keşfettiği ve "Kemalizmin en iyi yaşandığı ülke" tanısında ve teşhisinde bulunduğu Burgiba"nın akabinde de Bin Ali"nin ülkesinde dinî hayatla alâkalı yine önemli şeyler oluyor. Kuveyt"te başı açık iki bayan bakan yüzünden kabine ve hükümetin geleceği sallanırken veya belirsizliğe girerken Tunus"ta başı açık olarak sokakta yürümek bile riskli. Buna dair geçen yıllarda Fransız ve dünya basınında iki farklı yaklaşım gündeme gelmişti. Zimmeti boynuna Ahmet Hakan"ın temsil ettiği birinci bakış açısına göre, Tunus"ta işler tıkırındaydı ve en azından adiyattan olma durumundaydı ve abartıldığı gibi bir durum sözkonusu değildi. Geçtiğimiz günlerde bir heyetle bu ülkeyi ziyaret eden Genel Koordinatörümüz Abdullah Eraçıkbaş Bey ise bu ülkedeki üç beş günlük ikameti sırasında ezanı pek farkedememiş. Belki onlar tam merkezi hâle getirmiş olabilirler. Bektaşi anlayışıyla önce Tunus"ta radyo ile bir merkezden okutularak yasak savarlar daha sonra Mekke"de okunmasını kifayet olarak da görebilirler. Adamın birisi hızlı hızlı "bayramdan bayrama namaz kılarım" diye söylenirken işretle buluşma anını ve meclisini iple çektiğini anlatmak istercesine aheste aheste bir şekilde "akşamdan akşamaaa" diye sözü dört elif miktarı çekermiş... Bundan dolayı bizde "namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz "derler. Araplar da "Malta"da ezan okunuyor" diye kinaye ile söylerler. Hepsi aynı mânâya gelir. Sadece ezanda değil namazda da merkezi kontrole geçmek için Tunus Lideri Bin Ali yeni bir cinlik düşünmüş ve camilere müdavemet edenler için elektronik kart icat etmiş. Bizdeki Akbil yönteminden de yararlanabilir. Mühendislerimiz hizmetine amadedirler. Bin Ali"nin teknolojik işlere merakı dillere destandır. Bakanlarını MSN vasıtasıyla kontrol altında tuttuğu söylenir. Bu işi de Polonya"da iken veya önceleri polis eğitimi alırken Amerikalıların yardımıyla öğrenmiş olmalıdır. Velhasıl camilere yabancıların girmemesi ve yabancılardan korunması için kimsenin aklına gelmeyen bir tedbir veya yöntem düşünmüş ve cemaat için elektronik kart ihdas etmiş. Artık otel odasına girer gibi camiye duhul edeceksiniz. Bilindiği gibi, oradaki ulema-ı rusum da zaten kadınların "takva gereği" camilere gelmemelerine dair bir fetva yayınlamıştı. Tacikistan da bu uygulamayı kopya, fetvayı da klonlamıştı..

***

İmamlara da kesin talimat verilmiş. Elektronik kart taşımayan cemaat derhal kapı dışarı edilip geldiği yere gönderilecekmiş. Hatta, diyelim ki cemaatin kartı var ama kart muayyen cami için geçerli. Bu kartla başka bir camiye gittiğinde imam kendisini derhal tartaklayıp bağlısı bulunduğu camiye gönderecekmiş. Cuma namazı kılınmayan camiler için kartı olanların bir de cuma namazını eda edebilmek için cuma camisi için ayrı kart alması gerekiyormuş. Tam "big brother" sistemi. Tabii kartlar İçişleri Bakanlığına bağlı ilgili kurumlardan ediniliyormuş. Bin Ali"nin yaptığını tarihte Karakuş bile yapmamıştır.

***

Namaz kartı şokunu atlatmadan önümüze bir başka haber daha düştü. Buna göre, artık Tunus polisi açık alanlarda da başörtüsü giyenlere ilişiyormuş. Daha doğrusu sataşıyormuş. Sözgelimi, 27 Mayıs 2008 günü böyle bir olay gerçekleşmiş. Siyasî polis mensupları başkent Tunus"ta Hadraa Caddesinde başörtülü iki kızı durdurarak zorla başlarını açtırmış. Kızlar ağlamalarına rağmen polisler kızların gözyaşlarına bakmadan kalabalık arasında onları başlarını açmaya zorlamış ve muradlarına ermiş. Bunun üzerine kızların akrabası olan Halit Sasi duruma müdahale etmiş ve siyasî polislerin kızların üzerinden ellerini çekmelerini sağlamış. Bunun üzerine bölgeye takviye kuvvet çağrılmış. Bu arada genç, kalabalıktan yararlanarak sırra kadem basmış. Sıvışan genci yakalayamamışlar ama yapılan taharriyat sonucu çocuğu polis merkezine celp etmişler. Şiddetli darp etmişler ve hiç alâkası olmayan suçlarla kendisini itham etmişler. Güvenlik güçlerinin işini engellemekten dolayı gence dâvâ açılmış ve bu suçlama ile tutuklanmış ve halen cezaevinde bulunuyormuş. Tunus"ta Başörtülüleri Savunma Komitesi bu hususta bir çağrı ile fedakâr avukatlardan Halit Ben Hafiz Sasi"nin dâvâsını üstlenmelerini istiyor. Başörtülüleri Savunma Komisyonu başörtülülere yönelik histerik ve hummalı (mahmum) kampanyanın azarak devam ettiğini hatta bir an olsun durmadığını ileri sürüyor. En son Tunus"a giden Ahmet Hakan ve Ramazan Öztürk bunları görmüş olamazlar. Gerçi kaç defa Ramazan Öztürk polisin elinden kamerasını kurtarmak için polise az dil dökmedi. Yaşadıklarıyla başörtülülerin yaşadıklarını veya eski deyimle gabi şahide kıyas edebilir. Öteki de plajlardan başını çıkaramadığı ve beş yıldızlı otellere gömülmekten kendini alamadığı için gözlem fırsatı yakalayamamıştır.

 

yeniasya