Mehemet Göktaşı'n "Beyefendilerin defterinde adınız yoktu" başlıklı yazısını iktibas ediyoruz
Bir tek yöneticinin defterinde bile adınız yoktu sevgili yusufiler. İktidarın hiç bir yetkilisinin çektiği bunca nutukta bir defacık olsun ağızlarına almadılar. Bırakınız sizin için bir şeyler yapmayı, bahsiniz bile geçmedi.
Evet, bir 28 Şubat Şow daha sona ermiştir. Önceki yıllar gibi bu yıl da sadece birileri için samimiyetten uzak riyakâr bir gündem olmuştur, o kadarcık vesselam.
Bin yıl süreceği iddia edilen bu post modern darbenin, kahramanlarımız tarafından nasıl da kökü kazınmıştı. Başörtüleriyle okullara alınmayanlar şimdi meclise girmiş, bakan olmuştu, anlattılar da anlattılar.
Nasıl da şamatalı gürültülü geçti bu 28 Şubat'ın yıl dönümü. Darbenin askeri ayağındakiler şimdi yargılanıyordu. Bu nasıl bir yargılama ise bir tek tutuklu yoktu. Medya ayağına gık çıkarılamıyor, boynu kalın patronlara hiç dokunulamıyor, brifingçi yargı hiç gündemde yok.
Buna rağmen darbeye karşı zafer sarhoşluğuna kapılanların tafralarından yanlarına varılmıyor.
Fakat ‘Bu son 28 Şubat olsun' diye çırpınanları duyan, gören bir yetkili yok.
Darbenin gerçek darbesini yiyenler, yuvaları yıkılanlar, haneleri viran olanlar ısrarla görmemezlikten geliniyor.
28 Şubat'ın kumpasları neticesinde yirmi yirmi beş yıl evlat ve baba hasreti çekenler, elliye yakın bayramı bir birinden ayrı geçirenler bir defacık olsun hatırlanmadı.
Her halde iktidardakilerin bir bildiği vardır, hesaplarını ona göre yapmışlardır. Yusufiler olmadan da yola devam edebilecekler, ayakta kalabilecekler, koalisyon ve ortaklığı sağlam kurmuşlar galiba.
Evet, adınız hiç bir yerde okunmadı kardeşler, hiç bir yere kaydedilmemiş, hiç bir yerde gündem olmamıştır.
Hiç üzülmeyin, Rabbinizin defterinde kayıtlı olduğunuzdan hiç kuşkunuz olmasın. Önemli olan adınızın O'nun defterinde olmasıdır. Zaten sizin bu aziz davanız bugünlere bu şekilde gelmişse, sırf O'nun defterinde olduğunuz için gelmiştir.
Ne bilelim belki de ‘Bu son 28 Şubat olsun' diye birilerine sesimizi duyurmaya çalışmamız Rabbimizin hoşuna gitmemiş olabilir.
O zaman bize düşen Yakub gibi hüznümüzü sadece ve sadece Rabbimize sunmaktır.
Vallâhülmüteani alâ mâ tasıfûn.
Doğruhaber