Bir 28 Şubat’ı daha arkamızda bırakırken

Merve Kavakçı

Konu ile alakalı sorulan en yaygın soru bin yıl sürüp sürmediğidir, malum. Yarı su dolu bardağa bakış misali cevaben evet de denebilir, hayır da denebilir. Keza başarılı olup olmadığı da. Evet, postmodern darbe başarılı olmuştur, hayır hiç başarılı olmamıştır da denebilir. Tekrar hatırlayalım, ister başarılı olsun, ister olmasın, ister hedefine ulaşmış addedilsin, isterse öyle görülmesin, 28 Şubatın müsebbipleri henüz hiç bir pişmanlık belirtisi göstermediler. Bilakis pişkin pişkin dolaşıyorlar. Belki de haklılar, zira mağdurlardan isim anmayacağım şikayetçi olmayan mı ararsın, 28 Şubatçı ile sarılıp ağlaşan mı, bizde hepsi var.

Biz sürdü sürmedi diye tartışaduralım, CHP ki 28 Şubatçı zihniyetin partileşmiş halidir, Dünya Laiklik gününü kutlamış. Dünyadaki laikliği bilmem ama Türkiye’deki laiklik kutlanacak bir şey değildir. Durum böyleyken laikliğin nesini kutlamış CHP’li İstanbul belediyeleri tam olarak anlamadım. Ama kendilerine kutlu olsun!

Türkiye laikliğinin şöyle bir tuhaflığı var bugünlerde. Bugünlerde diyorum çünkü çok geçmişten bahsetmeyeceğim. Eskiden daha da çarpık olan laiklik anlayışımız AK Parti iktidarı döneminde bir miktar düzeltilebildi. İmam Hatip katsayısı engeli ve başörtüsü yasağı konusundaki gelişmeler bunun en temel örnekleri. Ama şimdiki laiklik anlayışımız da olması gerektiği, olacaksa da olması gerektiği yerde değil. Bir resim aktarayım size: Polis kadınlar, eğitimlerini tamamlamışlar diyor haber. Yer Sivas. Kadın polislerin başları örtülü. İlk anda tereddüt edip yasak kalktı mı ki bu alanda diye sorasınız geliyor. Sonra hatırlıyorsunuz, yargıda, emniyet ve askeriyede başörtüsü yasağı hâlâ devam ediyor. Peki kim bu kadınlar? Bunlar, ülkelerinden kalkıp gelip Türkiye’de eğitim alan Afganlı kadın polisler. Türkiye’nin göbeğinde başlarındaki örtü ile eğitimlerini tamamlayıp ülkelerine dönecekler.

Ortadaki durum, 28 Şubat darbesinin akabindeki durumla şöyle bir benzerlik içeriyor. O dönemde Kur’an-ı Kerim eğitimi 8 yıllık kesintisiz eğitimle inkıtaya uğratılmıştı. Hatırlıyorum, ben kızlarımı çalıştıran hocalarına artık gelme, seni de zora sokmayalım, ben okuturum çocukları demiştim. Ama eğer çocuklara İncil’i veya Tevrat’ı öğretmek isteseydim hiç bir sorun olmayacaktı. Zira Kur’an-ı Kerim’di yasak olan, İncil veya Tevrat değil. Kur’an-ı Kerim’di tehdit olarak algılanan, İncil ve Tevrat değil. Müslümanlardı laikliğe aykırı görülen, Hıristiyanlar veya Museviler değil. Buna benzer bir minval üzere, şimdi de başörtülü Afganlı kadınlar polis olabiliyorlar, hem de Türkiye’de! Ama!!! Hemcinsleri Türkiyeli kadınlar başlarındaki örtüden dolayı polis olamıyorlar.

Başörtüsü yasağının bir miktar da olsa, kısıtlı bir alanda da olsa devam ediyor olması yanlışın en büyüğü! Ama bunun da ötesinde Afganlı iseniz biz size güvenir polis yaparız, Türkseniz sizi men ederiz demek de ayrıca bir rencide edici....

Başını örtmekle bir kadın emniyet mensubu daha mı az güvenilir oluyor... Bu bir saçmalık, bunun da ötesinde son derece oryantalist! Ama haydi, diyelim ki öyle de öyle o zaman milliyetin Afgan ise sorun yok, Türk ise sed çek önüne demek niye!

Oryantalizmi yeniden bir dahi üretirken, içten içe de değil, açıktan açığa içimizdeki oryantalizmi pekiştirirken Afganlı başörtülü kadınların Anadolu’nun bağrında polis oluşlarının resmine bakıyorum ve “darısı Türkiye’deki kadınlara” diyorum...

yeniakit