-12 korucu kurşuna dizildi....
-İlk infaz komutandan geldi...
-Gönüllü kim varsa öldürsün....
-Önce işkence, sonra öldürüldü...
Eski asker, korucuların gömüldüğü yeri gösteren bir krokiyi de ihbar mektubuyla birlikte gönderdi. "12 korucunun JlTEM tarafından öldürülmesini içime sindiremiyorum, bu vahşeti herkesin bilmesini istiyorum" diyerek savcılığa ihbarda bulunan eski er, Hakkari Şemdinli Derecik İç Güvenlik Taburu'nda tanık olduğu olayları anlattı.
Beş sakallı geldi ve...
Afyon'lu olduğunu ve 1994-1995 yıllarında Şemdinli'nin Derecik mezrasında askerlik yaptığını belirten eski er, şubat ya da mart aylarında görev yaptığı tabura 4-5 bıyıklı ve sakallı kişinin geldiğini söyledi: "Bu kişilerin JlTEM elemanı olduğunu duydum. Bunlar geldikten bir gün sonra, bir grup asker ve o dönem Şemdinli Derecik İç Güvenlik Taburu Komutanı olan Kurmay Yarbay Ali Çamurcu'yla birlikte, Başaklı köyünden 12 köy korucusunu alıp getirdiler ve....
İşte o askerin korkunç itirafları:
Savcıya çarpıcı açıklamalarda bulunan gizli tanık, örgü-tün, Cizre'deki bazı evlerin altını işkence ve infaz odası olarak kullandığını söyledi.
Faili meçhul cinayetlerle ilgili davada tutuklu yargılanan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün liderliğinde kurulduğu ileri sürülen suç örgütüne yönelik iddianamede çarpıcı bilgiler yer alıyor. Örgütün Cizre'deki bazı evlerin altını işkence ve infaz odası olarak kullandığı belirtiliyor. Savcıya çarpıcı bilgiler veren tanıklardan M.N.B., infaz edilecek kişilerle sorgulananların ayrı yerlerde tutulduklarını belirtiyor. Dava kapsamında tutuklu bulunan eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak'ın evinin de işkence ve infaz yeri olarak kullanıldığı iddia ediliyor. Temizöz ve Atak'ın talimatıyla kaçırılan şahıslara, infaz timindeki uzman çavuşlar ve itirafçılar tarafından günlerce süren işkenceli sorgu yapılmış. Yerden 1 metre aşağıda olan infaz odaları, dışarıya ses çıkmaması için sünger ve benzeri maddelerle yalıtılmış. Temizöz ve ekibinin 'işkencehane' olarak kullandığı yerler arasında Hizbullahçılara ait evler de bulunuyor. M.N.B., ifadesinde şunları dile getiriyor: "Ağabeyim Kamil Atak'ın Cudi Mahallesi'ndeki evinin alt katında bir tane sığınak nezarethane vardı. Buranın pencerelerini kapatmıştık. Yine aynı mahallede ağabeyim Kukel'e ait 2 katlı evinin alt katındaki bir odayı da aynı şekilde nezarethane haline getirmiştik. Gözaltına aldığımız yani sorgulayacağımız kişi sayısı artarsa başka odaları da kullanıyorduk. Buraya getirilen kişiler bir hafta tutulurdu. Ağabeyim, o dönem Cizre jandarma bölük komutanı olan Cemal Temizöz ile görüşürdü. Ayrıca Selçuk Yarbay'la da görüştüğünü biliyorum. Nezarethaneye aldığımız şahıslara eziyet edildiğini biliyorum. Bu nezarethanelere genellikle Selim Hoca, Yavuz, Faruk Astsubay, Taner uzman isimli askerî personel gelir, sorgulama yapardı. Yanlarında da itirafçılar olurdu. Benim hatırladığım Adem Yakın, Abdulhakim Güven isimli itirafçılar da askerî personel ile birlikte sorguya katılırlardı."
Tanık M.N.B. infaz edilecek kişilerin Kamil Atak ve kardeşi Kukel Atak'ın evine getirildiğini kaydediyor. Tanığın ifadelerine göre nezarethanelerde çok miktarda askerî cephane, uçaksavar silahı ve mühimmatı, Bixi silah ve mühimmatı, RPG 7 ve mühimmatı, Kanas, Kalaşnikof gibi silahlar bulunduruluyordu.
Hizbullahçılara ait sığınakta kanlı infaz
Tanık M.N.B. sığınaklarda gerçekleştirilen bir infazı şöyle anlatıyor: "1994 yılının başlarında sabaha karşı Cudi Mahallesi'nde askerî personel ile beraber bir operasyon yapıldı. Ağabeyim Kamil, ben ve kalabalık bir korucu grup İskan Aslan'ın evine gittik, sabah saat 08.00 civarında evinden alındı. Kamil ağabeyim şahsı önüne alıp götürürken biz arkasındaydık. Bu sırada İskan Aslan'ın karısı arkamızdan geldi. 'Nereye götürüyorsun?' diye ağlayarak yalvarmaya başladı. Kamil ağabeyim bana 'kadını evine götür' dedi. Yanımdaki bir iki arkadaşım ile beraber kadını iteleyerek evine götürdük. Daha sonra Kamil'in peşinden gittik, Kamil ağabeyim İskan Aslan'ı Kukel ağabeyimin sığınak nezarethanesine götürmüştü. İskan Aslan, 4. gün Abdulhakim Güven, Adem Yakın ve Selim Hoca isimli kişiler tarafından bizim beklediğimiz nezarethaneden alındı. Kuştepe köyünde Hizbullahçılara ait bir sığınağa götürüldü. İskan Aslan'ı köyün içinde bulunan ve yerini bildiğim, hatta fotoğraflarını çektirdiğim sığınağa bıraktık. Bir süre sonra bir el ateş edildi. Sığınaktan Abdulhakim Güven, Adem Yakın ve Selim Hoca birlikte çıktılar, kimin öldürdüğünü kimse söylemedi, ancak Adem'in halinden ve silahını toplamasından, kurşunu onun sıktığını anladım."