Bu yazı, bu sütunda Sultan Reşad Sempozyumu üzerine yazılanların üçüncüsü..
Konu elbette sadece Sultan Reşad’ın şahsı değildi. Bir cihan imparatorluğunun can çekiştiği dönemin anlaşılmasına değinirken siyasî, askerî, diplomatik, sosyal ve sanat tarihi vs. gibi konularda 20 ayrı oturumda, sahalarında söz sahibi 80 kadar akademisyenin üç günlük sunumlarına, hamâset ve nostaljik yaklaşımlar veya yanıp yakılmalar değil, nesillerimizi 1 asırdır derinden sarsan bir büyük sosyal travmanın aklî delillere ve tarihî belgelere dayanılarak yapılan soğukkanlı bir müzakeresi olduğunu bilhassa belirtmeliyim.
İzleyebildiğim oturumlardan; USA Princeton Uni.’den Prof. Şükrü Hanioğlu’nun, İstanbul Üni.’den Mehmet Ö. Alkan’ın, Siirt Üni.’den Prof. İhsan Süreyya Sırma‘nın; Makedonya-Üsküb Üni.’den Prof Adnan İsmailî, Agronİslamî, Adnan Şerif, Ayten Ardel, ve Tetova State Üni.’den Prof. Süleyman Baki’nin; Trabzon Üni.’den Prof. Necmeddin Alkan’ın, Tokat- Gazi Osman PaşaÜni.’den Prof. Mustafa Çolak’ın, İTÜ’den Doç. M. Ali Doğan, Dr. Kadir Kon ve İst. Üni.’den Mustafa Yeni’nin; Mimar Sinan Üni.’den Prof. Süleyman Kızıltoprak’ın, Millî Sav. Üni.’den Doç. Gültekin Yıldız’ın, USA-New South WalesUni.’den Prof. Mesud Uyar’ın, Prof. Uğur Derman ve Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üni.’den Prof. Husrev Subaşı’nın sunumları ve son kapanış konuşmasında, Prof. İlber Ortaylı’nın nefîs tarih ziyafeti; evet, bunların her birisi etraflıca paylaşılacak ilginçlikteydi.
Ancak, bu sütunun hacmi elvermediğinden, Ortaylı’nın, sempozyumun hulâsası denilebilecek tesbitlerini özet olarak paylaşmakla yetinelim.
‘Abdulhamîd gibi son derece güçlü bir Padişah’dan sonra İttihad- Terakkî Cemiyeti (İTC)darbesiyle taht’a geçirilen Sultan Reşad’ın, içine kapalı, dindar, kendisine Saray Kâtib-i Umûmîsini, (Genel Sekreteri’ni)belirlemek imkânı bile tanımayan İTC’ye de güvenmediğini’ belirten, ama onun, Rus Çarı Nikola gibi câhil birisi olmadığını söyleyen Ortaylı, bu arada Mâbeyn Başkâtibi Hâlid Ziyâ’nın hâtıralarının en az itimad edilecek, ama, Ali FuadTürkgeldi’nin güvenilir bir kaynak olduğuna da dikkat çekti.
Sultan Reşad’ın Veliahdi Şehzade Yûsuf İzzeddin’in, Almanlara ve İTC’ye muhalif birisi olduğunu; amma, Çanakkale Cebheleri’ni gezerken, Enver Paşa’ya çok saygısız davranıp onu azarladığını,‘Savaş’tan tek taraflı olarak çekilmek gerektiği’ni söylemesinin hemen ardından da şüpheli bir şekilde intihar ettiğinin açıklandığını, esasen Abdulhamîd’in de kendisinden sonrasına hazırlanması için Veliahd olarak Reşad’ı değil, Vahdeddin’i düşündüğünü’ söyleyen İlber Hoca, 1. Dünya Savaşı’ndaki Osmanlı komuta kademesinin o savaştaki en yüksek komuta heyeti olduğunu, sadece silah, teçhizat ve malzeme açısından diğer ülkelerden geri kalındığını, savaş sırasında yolsuzluklar açısından da diğer ülkelere nisbetle, en az yolsuzluğun bizde yaşandığını, savaş sırasında Saray harcamaları hakkındaki iddiaların bir efsane olduğunu, belki zevahiri kurtarmak için bazı harcamalar yapıldığını; gerçekte ise, saray yemeklerinin Zeytinburnu’ndaki fukara evlerindekilerden farklı olmadığını; esasen, Sultan Hamîd zamanından itibaren Saray harcamalarının sıkı bir kısıtlamaya gidildiğini’ de belirtiyordu.
Ortaylı, savaşın başında, İngiltere’nin, Balkan Savaşı’nda ağır yenilgi alan Osmanlı’yı ciddî bir müttefik olarak görmediğini, Osmanlı’dan daha kötü ve 1 askere 3 tüfek değil, 3 askere 1 tüfekdurumunda bulunan Rusya’yı tercih ettiğini; savaş sırasında Arab Ayaklanması’nın kısmen doğru olduğunu, ama, iddia edildiği gibi savaş sonucunu etkileyecek çapta olmadığını,Yemen, Irak ve Arabistan’da halkın Osmanlı’ya büyük çapta bağlı kaldığını, başarısız bir Cemal Paşa’ya rağmen, Osmanlı’nın o savaş sırasında Arab dünyasında başarısız olmadığını’ belirttikten sonra, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun son ana kadar bir dünya imparatoluğu olarak kaldığını, bu anlaşılmadan dünya tarihinin anlaşılamıyacağını, bugün de böyle olduğunu ve bunu anlamayanın bir şey bilmediğini’söyledi.
İzlenmeye değer bir sempozyumdu. Emeği geçenlere teşekkürler..
stargazete