Bir Dakika, Anayasa Yapmadan Önce…

Mehmet GÖKTAŞ

Diyorum ki, gelin vaz geçin şu yeni anayasa yapma meselesinden.

Mevsim, Anayasa yapma mevsimi değil demiştim geçen yazımda, havanın buz kestiği bir demde yağış olmayacağını, yağmurun, hatta karın bile birazcık olsun ılıman havada yağabileceğini söylemiştim.

Yapılsa bile böyle bir mevsimde yapılacak anayasadan hiçbir hayır ve rahmet gelmeyeceğini düşünüyorum.

Başta İslam Hukuku olmak üzere bütün evrensel hukuk kurallarına göre “Hâkimler öfkeli durumlarında karar vermemelidir” denilir. Hâkimlerde bu şart arandığına göre Anayasa yapıcılarında öncelikle aranır.

Bırakınız böyle büyük işleri, en küçük bir karar verme esnasında bile insanların sakinleşmesi beklenir; “Hele şöyle bir otur, derin bir nefes al, kendine gel” denilir.

Hatta çoğu zaman böyle durumlarda insanların aldığı kararlar geçersiz sayılır, bazı sözleri söylenmemiş kabul edilir; “O anda çok öfkeliydi, ne dediğini bilmiyordu, işin buraya geleceğini hiç düşünmemişti” denilir.

Çocuklar bile babalarından bir şey isteyecekleri zaman öfkesinin geçmesini beklerler.

Ameliyata alınacak hasta en azından serviste birkaç gün yatırılır, başta mide temizliği olmak üzere her yönüyle sükûnete erer ve ameliyata hazır hale getirilir.

Buyurun, ülke insanını tepeden tırnağa bu anlamda bir gözden geçirelim.

Öncelikle söz konusu yeni anayasayı hazırlayacak ve oylayacak olan meclise, yöneticilere ve bütün siyasilere şöyle bir bakar mısınız?

 Ne sözlerine, ne çehrelerine tahammül edilebilir. Tebessüm denilen bir şey vardı yahu! Hepten de haksızlık etmeyelim, bazen tebessüm ettikleri oluyor, bir birleriyle alay edecekleri zaman.

Her biri öfkeden burnundan soluyor, bir birine çatacak yer arıyor, ötekini bir kaşık suda boğmaya çalışıyor.

İşin acı yönü, sadece siyasiler ve üst düzeydekiler değil, insanımızın büyük bir kısmı da aynı durumda. Bir toplumda hamaset, asabiyet ancak bu kadar zirve yapabilir.

Peki, bu insanlar başkalarının hayrı için, kendinden görmediği diğer insanların iyiliği için ne isteyebilir?

Kısacası diyorum ki, gelin vaz geçin yeni bir anayasa yapmaktan.

Görüldüğü gibi zaten hiç de kolay olmuyor.

Mevcut anayasa bütün kesimlerce Kenan Evren’in Darbe Anayasası olarak nitelenmesine rağmen kırk yıla yakındır bir türlü değiştirilemedi.

Yeni yapılacak anayasa ondan farklı olmayacaksa, yazık değil mi bunca uğraşa.