Bir Dakika! Ay’a Çıkmadan Önce…

Mehmet GÖKTAŞ

Ay’a çıkmadan önce bir dakikanızı almak istiyorum, lütfen!

İnanıyorum, çıkabilirsiniz, birilerinin yaptığı gibi alaya almıyorum, ironi de yapmıyorum.

Çıkacağız diyorsanız çıkarsınız, iki sene sonra olmasa üç sene sonra olsun, dört sene sonra olsun, çıkarsınız inşallah.

Hem niye çıkamayacaksınız ki?

Dünyanın en büyük havalimanlarını yaptığınıza göre,

Koskoca köprüleri, denizin altından yollar ve geçitler yaptığınıza göre

Dünyanın en uzun tünellerini, sayısız viyadükleri yaptığınıza göre,

Binlerce kilometrelik yolun yanı sıra birçok güzergâha yüksek hızlı tren getirdiğinize göre,

Savunma sanayiinde dışarının hayretle izlediği atılımları yaptığınıza göre…

Yapılanları görmezlikten gelmekten, nankörlükten Allah’a sığınırız.

Elbette uzaya da adam gönderebilirsiniz, Ay’a da çıkabilirsiniz.

Ve çıkılması gerektiğine de inanıyorum. Bazılarının dediği gibi “şimdi sırası mı?” da demiyorum. Her yönüyle iletişimin tamamen yukarıdan yapıldığı bir dünyada uzaya çıkmanın da, aya gitmenin de vakti geçiyor bile.

Peki, o zaman ben niye “bir dakika, Ay’a çıkmadan önce…” dedim?

Belki birileri haklı olarak önce sosyal hayatın düzene konulmasını, yoksullukların, yolsuzlukların giderilmesi gerektiğini yazıp çiziyorlar. Ama ben onu da demiyorum.

Hatırlarsanız Mavi Vatan sloganıyla Kıbrıs ve Akdeniz’e açılırken demiştim ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a; Akdeniz’i fethe çıkmadan önce şöyle bir geri dönün ve bakın. Akdeniz ve Ege’ye kıyısı olan şehirlerin hiç birisinin belediyesi AK Parti’ye ait değil. Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın, İzmir. Bu mesele sadece AK Parti açısından değil, İslami açıdan bu ülkenin nereye gittiğini göstermesi açısından üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konu olduğunu söyledim ve söylüyorum.

Şimdi de “Ay’a gitmeden önce bir dakika” derken aynı şeyi söylüyorum.

Yukarıda saymaya çalıştığım eserlerinize fazla güvenmeyin.

Yapmayı vadettiklerinize de güvenmeyin, velev ki gerçekleştirseniz bile. Uzay programı, bulunan doğalgazın çıkarılması, yerli otomobil, yerli savaş uçağı, yerli tank ve benzer projeler bir bir gerçekleşse bile söylediğim gibi fazla güvenmeyin bunlara.

Unutmayın, o gün için Türkiye’nin en popüler ve hayati öneme sahip Boğaz Köprüsü’nü yapan Süleyman Demirel, İstanbul’u kaybetmişti.

İnanıyoruz, Ay’a da çıkabilirsiniz, uzaya adam da gönderebilirsiniz. Korkarım döndüğünüzde Türkiye’nin büyük bir bölümünü daha kaybedebilirsiniz.

Peki, ne yapmamız gerekir diyorsanız müsaadenizle, “Bir dakika, Anayasa yapmadan önce…” diye devam edecek yazılarımda söylemeye çalışayım.