Geçen hafta, birçok toplantılara katılarak geçti. Bunlara kısa kısa da olsa değinmekte fayda var.
VİCDAN HAREKETİ: Önce, İstanbul- Haliç Kongre Merkezi’nde bir uluslararası bir toplantı vardı, İHH’nın şemsiyesi altında. Toplantının adı, ‘Uluslararası Vicdan Hareketi’ idi.
Sabahın erken saatinde oraya vardığımızda sadece ülke içinden değil, Müslüman coğrafyalarının çeşitli köşelerinden ve ayrıca, başka inanç ve ideolojilere bağlı toplulukların temsilcilerinin de bulunduğu, binden fazla insanın orada olduğunu gördük.
Toplantının hedefi, ‘Suriye zindanlarındaki çocuk ve kadınların serbest bırakılması’olduğu, bir beyanname ile de açıklanmıştı. Bu beyannâme türkçe, arabça ve ingilizceolarak okunduktan sonra, çoğu başka ülkelerden gelen yabancı konuklara da söz verildi.
‘Vicdan bile duymaz sesi çıkmazsa bir âhh’ı; /Sessiz kölelerdir yaratan, binbir ‘ilâh’ı’diyen şair ne kadar doğru demişti.
Doğrusu, IHH, çalışmalarıyla tebrik ve teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
***
ÖZBEKİSTAN’DA NELER OLUYOR?: Özbekistan’da iki yıl kadar önce ölen ve kendisine ana-babasının verdiği isimle en ters şekilde ‘İslâm düşmanlığı’ yapan ve Sovyetler Birliği döneminde Özbekistan Komünist Partisi’nin lideri iken, Sovyetler’in dağılmasından sonra da bağımsızlık lideri olarak çeyrek yüzyıldan fazla bir süre tahakkümünü sürdüren ‘İslâm Kerimof’un etkisini henüz de sürdürdüğü anlaşılıyor.
Kerimof’un yerine gelen Şevket Mîrziyâyev ise henüz de duruma hâkim olabilmiş değil, bu konuda bilgi sahibi olanların kanaatine göre. Özellikle, eski dönemin Derin Devletkadroları hâlâ etkinler ve ‘Kız çocuklarının örtülü olarak okullara gitmesi’ son aylarda yasaklandığı gibi, erkek çocukların da ‘okulda ahlâklı davranacaklarına ve Cuma namazlarına gitmeyecekleri’ne dair, velilerinden taahhüdnâme alınıyor imiş.
Mîrziyâyev, o eski bürokratik kadrolarca kuşatılmış durumda. Nitekim onun son konuşmalarını birisini Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu dostumuzun gönderdiği bir videodan izleyince bu durumu daha bir açıkça görmek imkânı oldu. Mîrziyâyev’in 10 Ocak günü yaptığı konuşmada işkencelerin hâlâ da önlenemediğinden, ‘Bunaqa o’yınlar duninga, provitogaz u eskidan qolqan narsalar menga ma’qul emas O’zbekistonda.. / Böyle oyunlar, gaz maskesi, o eskiden kalan şeylerden ben memnun değilim Özbekistan’da..(…) Andican ilinde insanları aşağılamak, acı çektirmek eziyet yapmak gibi işkence yolu ile ifadelerini alış hâlâ devam etmektedir. Bu ne demek? Sayın albay. Sayın savcı ne yapıyorsunuz?‘
(Bu vesileyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Bey’e, karakollarda nezarete alınan hanımların başörtülerinin ip haline getirilip, kaçmakta veya başka eylemlerde kullanılabileceği gerekçesiyle zorla alındığı hatırlatılır. Haberiniz yoksa, olsun..)
BU EBLEHLİĞE NE DENİLİR?: Geçen hafta Antalya’da ülkenin bir başka köşesinden gelmiş sporcularla bir karşılaşma olmuş. O misafir takımı psikolojik açıdan baskı altına almak için, ısrarla ve de yüksek sesle ‘Ölürüm Türkiyem’ diye bir türkü okutulmuş..
Psikolojik bir fay hattı oluşturup birilerini baskıyla yıldırmaya veya kazanmaya çalışmak ya da zorla daha bir dışlamak, eblehlikten başka nedir ki?
***
SAKARYA’DA DOLU BİR GÜN: Perşembe günü Sakarya ve İzmit’teydim. Sakarya’da Adapazarı’ndan Karasu’ya doğru uzanan yöredeki Organize Sanayi Bölgesini gezip görmek imkânı oldu. Orada, dünya standartlarıyla yarışan dev sanayi tesisleri gurur vericiydi. Bu vesileyle, Sakarya BŞ. Belediye Başkanlığı’na AK Parti tarafından aday gösterilen ÇAYKUR eski Gn. Md’lerinden Ekrem Yüce kardeşimizin çalışmalarını da izlemek imkânı buldum. Ekrem Bey’e de hayırlı başarılar ve hizmetler diliyorum.
***
Geçen hafta,Ömer Karaoğlu kardeşimizin ‘Osmanlı’da İktisad Tasavvuru’ konusunda Gazi Osmanpaşa-Özgürder’de verdiği konferansa ise, bir başka yazıda değinelim inşaallah.