Büyük fotoğrafa baktığımızda başka bir fotoğraf gözüküyor. Dünya’nın gözünün önünde kirli bir oyun oynanıyor. “Günah keçisi” anlayışı hem Yahudilikte, hem Hristiyanlıkta, hem de “Yunan Mitolojisi”nde var. Yahudilikte Yom Kippur’da kurbanlık iki keçi seçiliyor. Bunlardan kura ile seçilen biri Yehova’ya sunuluyor, ötekisine Yahudilerin günahları yükleniyor. O keçi ya uçurumdan aşağı atılıyor, ya da çölde başı boş bırakılıyor. Hristiyanlıkta da İsa aleyhisselamın kavminin günahlarının kefaretini yüklenerek çarmıha gerildiği inancı vardır. Şimdi Yahudiler ve Hristiyan dünyası, 2. Dünya savaşı sonrası hesabları bir daha görülmemek üzere, dünyayı cehenneme çevirme planları var. Bu senaryoda Trump aslında bir “günah keçisidir”. O kötü adamı oynuyor ve savaşı o başlatacak, eğer tarihin akışı başka yönde gelişmezse. Tabii ki, herkesin bir planı var ve Allah’ın da bir hükmü var. Galib olacak olan Allah’ın hükmüdür. Trump ya da yardımcısı, hangisi bu cehennemin fitilini ateşleyecekse, ardından bu savaşın faturası birtakım zengin ülkelere, şirketlere çıkarılacak. Mesela cebinde dolar taşıyan herkes o ölçüde bu işten zarar görecek. Türk Merkez Bankaları, diğer bankalar, holdingler, herkes. Doların tuvalet kağıdı kadar bile değeri olmayacak. Ve hesap soracak bir kişi ya da kurum da bulamayacaksınız. Onlar isimlerini, kıyafetlerini değiştirip, geçmişi mahkûm eden ve yeni bir düzen teklif eden kişiler olarak sahneye çıkacaklar. Bu defa Amerika’da değil, Avustralya’da göreceğiz onları, yeni yüzleri ve kimlikleri ile. Kasasında dolar olan kim varsa, şahıs ve ülke; bir gecede fakirleşecek. Asıl fatura onlara çıkacak. Asıl “Günah keçileri” ya da uçurumdan atılan ya da çöle terk edilen keçiler onlar olarak. Onlar dünya derin devletinin, Siyonistlerin, Tapınakçılar’ın, darbecilerin, terörü örgütleyen karanlık güçlerin, Media, Mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi, STK saflarına gizlenmiş Şeytanların günahlarının kefareti olarak Şeytani bir planla kurban edilecekler. Bunlar sadece parasal bir operasyon yapmıyorlar. Ülkelerin sınır, rejim ve iktidar yapılarını yeniden düzenlemek istiyorlar. Öyle “6-7 milyar insan bu dünyaya yeter” diyorlar. Doğum kontrolü planları başarılı olmadı. Gıda ve ilaç yoluyla milletler kısırlaştırılacak. Biyolojik savaş yolu ile genetiği ile oynanmış mikroplarla hedef ülkeler, toplumlar yavaş yavaş dünyadan silinecekler. İlk etapta dünya nüfusu yarım yüzyılda %50, ikinci yarım yüzyılda bugünkünün dörtte birine geriletilme hedefleri var. İnsanlar farkında olmadan kısırlaştırılacak, bu operasyon başladı bile. Gençler evlenmiyor, evlense de çocuk yapmıyorlar ve evliliklerini sürdüremiyorlar. Bu insanlığa karşı, Şeytanın topyekûn savaş ilanıdır! Aslında herkes kendine bir günah keçisi buluyor. “Suç samur kürk olsa da sorumluluğu kimse üzerine almıyor”. Hep ötekiler suçlu. Ama Hz. Yunus kavminin sorumluluğunu üzerine alıyor ve “Biz zalimlerden olduk” diyor. İnsanoğlu bütün iyilikleri kendinden, kötülükleri başkasından biliyor. Kendi nefsini hesaba çekmeyi bilmiyor. Uluslararası sistem kendine 3 tane günah keçisi buldu: Trump (tabii onun arkasında Evengalişler ve Siyonist Yahudiler), ABD ve NATO. Beraberinde BM, IMF, Dünya Bankası, LIBOR. Bunların günah keçisine döndürüp, bütün bu işin sorumluluğunu, günahını bunlara yıkıp, bunları uçurumdan aşağı atacaklar. DİKKAT! Dolar tepe takla giderken, cebinde, kasasında dolar olan herkes de aynı akıbeti paylaşacak. Dolar, Kapitalizmin/Emperyalizmin hisse senedi, daha doğrusu “Tasarruf Bono”sudur. Kapitalist sistem yıkılırken, kendileri ile beyin ve mide bağı olan herkesi de beraberlerinde aynı cehenneme sürükleyecekler. Kapitalizmin merhameti yok. Dostu-düşmanı yok. Acıkınca kendi yavrusunu da yiyen canavarlar bunlar. Bakmayın şimdilik kuyruğu dik tuttuklarına. Ne zaman, nerede ve nasıl başlayacaklarını bilmiyorlar. Başladıktan sonra krizi nasıl yöneteceklerine karar veremediler. İlk senaryoları belli idi. O süreç “Mavi Marmara”, “One minute” ile bitti. Tarihin akış yönü değişti. BOP iflas etti. 15 Temmuz başarısız oldu. FETÖ, DAEŞ, PKK, PYD hepsi bu büyük sona hazırlanıyordu ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Şunu söyleyebilirim: Bu işin geri dönüşü yok. Bu senaryonun B planı da yok. Mecburi istikamet. Çünkü bu aynı zamanda kehanetlerle beslenen bir teolojiye dayanıyor. İşin en kötü tarafı bu lanet olası düzenin yerine ne koyacağımız konusunda milletlerarası bir mutabakat yok. Hâlâ bu anlamda evrensel bir zihinsel altyapı da oluşmuş değil. Bu işler bugüne kadar hep komplo diye geçiştirildi. Herkes “Gemisini kurtaran kaptan” havasında yol aldı. “Günah keçileri” de adeta, İncil’de sözü edilen “içine cin girmiş domuz sürüleri” gibi helaklerine sebeb olacak bir uçuruma doğru koşuyorlar. Bu gidiş hem Yahudilik ve hem de Hristiyan dünyası için büyük bir teolojik travmaya sebeb olacak. İnşallah Mehdi ve Mesih tartışmaları da bizde aynı yönde bir felakete sebeb olmaz. Ama, hem Sünni, hem de Şii dünyada böyle bir ciddi altyapının olduğunu bilelim. Ve bu altyapıya göre şer güçlerin süreci, Şii, Sufi ve Selefiler üzerinden provoke etmek için “Amerikano bir Mehdi”yi piyasaya sürmeleri hiç de sürpriz olmayacaktır. Nedense dini çevrelerde bugünlerde pek de açıktan bir şey konuşulmuyor. Ama derinden ve sessiz bir şekilde bu düşüncelerin toplumun beynini kemirdiğini biliyorum. Bu arada zor bir aya hazır olun. Savaş, ekonomi, gıda, ilaç, temel ihtiyaç maddeleri üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Koyun can derdinde, kasap et derdinde. Hâlâ, dünyada, bölgemizde ve ülkemizde birileri, haram servet, şirazesinden çıkmış adalet, haddi aşan fuhuş, İlahlık ve Rablik taslayan din adına ve devlet adına hareket eden “içimizdeki beyinsizler”den birileri “Arz-ı titretecek işler” peşindeler. Kendilerinin “ıslah ediciler oldukları” propagandasını yapan, o müfsid / bozguncu güruh’a karşı sesimizi yükseltemediğimiz için, “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!” Selâm ve dua ile. Yeniakit