Afrin’e doğru çıkılan seferde bir hafta geride kaldı.
Son gelen haber, Burseya’nın TSK ve ÖSO’nun eline geçmek üzere olduğu yönünde. Orada geçen gece şiddetli çatışmalar oldu, can kayıpları yaşandı. Terör örgütü büyük zayiat verdi. Beton tüneller, kuleler ve kanallarla tahkim edilmiş, mayınlanmış arazilerden geçen birlikler bütün bu tahkimatları havadan ve karadan vurarak ilerlediler.
Burseya dağlık bir bölge. Kuzeyde Türkiye sınır bölgesi var, güney tarafında Azez ve Afrin. Bu yönden stratejik bir öneme sahip. Buraya büyük tahkimat yapmışlardı. TSK’yı burada oyalamak istiyorlardı. Ama olmadı. Kanal, kule ve tünel onlar için hayati bir değere sahipti. Ama hepsi yerle bir edildi. Kanalları, tünelleri, kuleleri paratonere dönüştü ve mezarları oldu. Yani güvendikleri dağlara karlar yağdı. O tünelleri kazarken, kuleleri yaparken kendi mezarlarını kazmış oldular. TSK ve ÖSO için her kule bir işaret taşına dönüştü.
Bozdağ bir kere daha açıkladı. Bu harekât Afrin’le sınırlı kalmayacak. Münbiç’e de girilecek. Bu arada, TSK havadan ve karadan Münbiç’teki stratejik hedefleri vurmaya başladı.
ABD gelişmelerden tedirgin. Hemen her gün ABD’den yeni bir açıklama geliyor. Ankara kararlı. PYD’liler ise giderek daha açık ve daha yüksek bir sesle ABD ve Rusya’nın kendilerini sattıklarını dile getiriyorlar.
PYD’nin açmazı şu soruda gizli: Bizi topladınız, silahlandırdınız, şimdi bizi terkediyorsunuz. Biz nereye gideceğiz, ne yapacağız? “Bizi terkedemezsiniz” diyorlar bir bakıma. Kendilerine verilen silahları iade etmeyeceklerini ve kullanacaklarını söylüyorlar.
ABD, Türkiye ile PYD arasında sıkıştı kaldı.
TSK ve ÖSO daha ilk günden belirlenen hedeflere doğru ilerlemelerini sürdürüyorlar. Ankara, bir yandan Münbiç’ten Afrin’e yardım gönderilmesini engellemek için silah depolarını ve toplanma, sevk yollarını vururken, öte yandan Ankara Afrin’den sonra Münbiç’e gireceği yönünde daha ilk gündem yapılan açıklamalardaki verilen sözlere sadık kalacaklarını göstermek için havadan ve karadan topçu atışlarını sıklaştırıyorlar.
Afrin’de artık sona yaklaşıldı. Münbiç’te ise bir yandan ikmal yollarının vurulması ve merkezdeki birliklerin bölgede mevzilenmesinin önüne geçilmesi için sürekli olarak ateş altında tutulmaları gerekiyor..
Hava ve kara birliklerinin bir diğer hedefi silah ve lojistik depoları ve teröristlerin barınma merkezleri ve sevk yollarının vurulması.
Ankara’nın bu tavrı aynı zamanda bir kararlılık göstergesi. Özellikle bölgedeki Amerikan askerlerinin çatışma bölgelerinden uzaklaştırılması için ya da örgütten ayrılmak isteyenler için bir fırsat oluşturuyor.. SDG / Suriye Demokratik Güçleri bileşenleri ABD’nin Türkiye ile askeri anlamda karşı karşıya gelmek istemesi karşısında ciddi bir kararsızlık içine düştüler. BM, NATO ve AB çevrelerinden bir türlü bekledikleri desteği göremiyorlar. Herkes “bekleyin” diyor. Öte yandan TSK ve ÖSO ilerlemeye devam ediyor. Oysa kendilerine söylenenler çok daha farklı idi. Bir yandan PYD kendi içinde sorunlar yaşarken öte yandan SDG kendi içinde kilitlenmiş durumda. Hem bileşenler kendi içlerinde, hem de bileşenler arasında bundan sonra nasıl bir yol izleyecekleri konusunda görüş birliği yok.
TSK ve ÖSO’nun Münbiç’e girmesi ile bu koalisyon dağılabilir.. O zaman PYD’nin bu mücadeleyi tek başına vermesi mümkün olmaz. Bu durumda da PKK’dan gelen unsurlar tekrar Kandil’e dönmek istemeyeceklerdir. Çünkü geri dönüş yolları da, eski kampları da artık onlar için güvenli bir sığınak olmayacaktır.
Batılı ülkeler, bu saatten sonra artık daha fazla PKK’lı, PYD’li, FETÖ’cü, DHKP-C’li istemiyor. Hatta mevcutlardan kurtulmak istiyorlar.
Gelinen noktada, artık çatışma Afrin’e taşınacak. Afrin’den sonraki hedef Münbiç olacak.
Afrin’deki PYD unsurlarının uzun süre direnmesi beklenmiyor. Hem iklim şartları, hem destek ve kaçış yollarının tutulmuş olması, hem silah ve mühimmat, beslenme ve barınma konusundaki sıkıntılar PYD’li teröristlerin morallerini bitirmiş durumda. Afrin’de sokak aralarına hendek kazanarak direnme planları da boşa çıkmış durumda. Şehir halkı, Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’i ile PYD’ye destek vermiyor.
PYD’nin, bir yandan ABD ve AB ülkeleri, öte yandan İsrail ile, eş zamanlı olarak rejim güçleri ile anlaşma arayışı ve DAEŞ ile bir araya gelme çabaları herkesin kafasını karıştırmış durumda. PKK ve PYD sadece bir terör örgütü değil, bölgede yabancı istihbarat örgütlerinin taşeronu durumuna düştü. Bölge halklarından hemen herkesle kavgalılar.
PYD için Afrin’den çıkış yok. TSK ve ÖSO birlikleri 7 cepheden birden vuruyorlar. Tüm giriş-çıkış ve kaçış-ikmal yolları tutulmuş vaziyette. Ne içeriden ve ne de dışarıdan destek alamıyorlar. Zaten sürekli havadan ve karadan topçu birlikleri ile vuruluyorlar. Zaten İHA’larla adım adım izleniyorlar.
Suriye’den PYD’lilerin sivil hedeflere yönelik saldırıları toplumda daha da büyük bir infiale sebep olmuştur.
Burseya’dan sonra operasyon daha hızlı ilerleyebilir.. Hem askerlerimizin önü açılmış olacak, hem de bu sonuç Afrin’deki PKK-PYD teröristlerinin tedbirlerinin işe yaramadığını görmek morallerini bozacak. Zaten batıdan da artık eskisi kadar destek görmüyorlar. Bu da ayrı bir moral bozukluğu onlar için..
Avrupa’daki ve Türkiye’deki sempatizanların savaş karşıtı/barış çağrıları da toplumda karşılığını bulmuyor. Çünkü samimi değiller, inandırıcı değiller.
Burseya’dan gelen son haberlere göre, bölgedeki çatışmalarda bir haftada teröristler en az 500 kişi kaybetti. Bunun 100 kadarı dünden bugüne, Burseya bölgesinde verilen kayıplar. Çok sayıda yaralıları var ve örgütten kaçan çok sayıda kişi TSK ve ÖSO’ya teslim oldu.. Kaçanların bazılarının kendilerinin ÖSO’ya değil de TSK’ya teslim edilmesi için yalvarışları da dikkat çekici.
Bu arada; halkın TSK’ya Zeytindalı operasyonu ile ilgili desteği % 80’lerde. CHP’nin muhalifleri, FETÖ yanlıları, HDP-PKK ve DHKP-C gibi unsurların toplamı % 11 gibi. Geri kalanı ise “bilmiyorum” diyor ya da kararsız.
Operasyon devam ediyor. Burseya’nın kazanılması ile önemli bir başarı elde edilmiş durumda. Gelecek günlerin ne getireceğini hep birlikte göreceğiz. Selam ve dua ile.