Kutlu doğum haftasındayız. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmeti olarak, O"nun rehberiyetinde buluşmamız ve O"nun "el Emin" olan kişiliğini hem kendi şahsımızda örneklemeliyiz, hem de O"nu bir model olarak insanlığa anlatmalıyız.
Bugün Müslümanların arasındaki tefrikaya sebeb olan bir konudan söz etmek istiyorum.
Her gün bir mail geliyor.
Bir hocanın bir konuda söyledikleri, öteki hocanın söylediklerinin tam tersi imiş. Peki hak olan hangisi!
Önce küçük bir not: Bu dünyada tartışıp durduğunuz şeylerin hakikatini Allah size öbür dünyada gösterecektir..
Hiçbir içtihad, ya da mezhebi konu, hakikatin tâ kendisi değildir. Onun için "Hak mezhep" kavramı da doğru değil. Nas ile sabid olan bir konuda içtihad, dolayısı ile mezhep olmaz.. Mezhep ihtilaflı konularda olur.. Ama o zaman bir mezhebin hak çerçevesine girip girmediğine bakarız. Onun ölçüsü de, kaynak, niyet ve usuldür.. Vahiy ile çelişmeyecek. Sahih sünnetle çelişmeyecek, fıkhi metotlara uygun olacak..
Mesela Hanefilere göre kan abdesti bozar, ama Şafilere göre bozmaz.. Midye Hanefilere göre helal değildir ama Şafilere göre denizden çıkanların hepsi helaldir..
Bu hükümler dinin kendisi değil, dine ilişkin usulen doğru kabul edilen ilmi görüşlerdir. Hepsi o kadar. Yoksa bizler, din büyüklerini ilah ve Rab edinenlerden değiliz! Kimse kendi mezhebinin ya da imamının görüşünü mutlaklaştıramaz, onu mümkün olan tek doğru gibi gösteremez..
Yani kimse çıkıp Şafiler abdestsiz namaz kılıyor, ya da haram yediriyorlar diyemez..
Böyle bir tartışma üslubu İslâm geleneğinde yoktur, olamaz..
Müçtehidler içtihadda bulunur, isteyen onu kabul eder, isteyen etmez. Bir içtihada uymamakla kişi dinden çıkmış olmaz..
Allah"ın emrine uymazsanız haram işlerseniz, Resul"ün sünnetine uymazsanız mekruh olur, ama bir müçtehidin içtihadına uymadığınız için dinden çıkmazsınız.. Vahyi ve risaleti inkar ederseniz dinden çıkarsınız. Amel imandan bir cüz değildir..
Bakın Hz. Hanefi"nin içtihadlarını okursanız, bugün o içtihadları cahil halkın yanında tartışmaya kalkarsanız ortalık karışır.. Hz. Hanefi"ye 2 talebesi, İmam-ı Yusuf ve İmam-ı Muhammed birlikte itiraz ettiklerinde, Hanefi usulüne göre geçerli olan görüş İmameynin görüşüdür..
Hükmen, birbirine zıt iki görüş, usulen doğru kabul edilir..
Bu bugün de böyledir. İttifak ettiğimizde birlikte hareket eder, ihtilaf halinde birbirimizi mazur görürüz. Bir mezhebte meşru olan bir husus, diğer mezhep sahipleri için zor seçmek açısından azimet, kolayı seçmek açısından ruhsattır. Tabii telfike gitmemek kaydı ile.. Yani Şafi"ye göre aldığınız abdest Hanefi"ye göre değil Şafi"ye göre bozulur..
Biraz merhamet ve insaf gerek.. Müslümanların mezhep, tarikat, içtihad tartışmalarından uzak durmaları gerek.. Bunun tarihte nelere malolduğunu bilmeyen yok.
Hani şu Kutlu doğum haftası dolayısı ile bu konuya dikkat çekmek istedim.
Bu din bizi kardeş yaptı. Birileri Allah"ın ayetlerini dillerinin ucuna geçirip birbirlerini yaralamasın diye yazıyorum bunları..
Fitne zamanıdır.. Dikkat edin..
Bakın bu tartışmalar sebebi ile insanlar cemaatten uzaklaşıyor. Aramıza tefrika giriyor..
Halk zaten, etnik, politik, ideolojik tartışmalardan dolayı yorgun. Din bir sığınak olması gerekirken mabede kadar giren ihtilaflar cemaatı boğuyor..
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir yandan savaş beklentileri, terör korkusu, çevresel sorunlar, hastalıklar, o da yetmiyormuş gibi Mehdi ve Mesih tartışmalarının geldiği boyut..
Şimdi bir de Foton kuşağı tartışması çıktı. 2012 sendromu..
Bu tartışmalar Müslümanları da etkiliyor, Hıristiyan dünyasını da, Yahudileri de, Ateistleri de, kısaca herkesi.
Herkes kendine yontuyor..
Bir zamanlar Niburi ve Marduk efsanelerini tartışıyorduk, şimdi yeniden uzay tartışmalarına geri döndük..
Kimine göre kıyametin eşiğindeyiz, kimine göre Altın çağ başlıyor. Kimine göre Dünya savaşı çıkacak, kimine göre dünya tabii felaketlerle altüst olacak, kimine göre dünya kozmik anlamda yeni bir evreye girecek..
Yeni dünya düzeni, bilinen doğal sürecin dışında kozmik bir şekilde ortaya çıkacak..
Siz siz olun, bilinmezi beklemekle vakit geçirmeyin..
Unutmayın: Birimizin diğerine uzaklığı, diğerinin bize uzaklığına eşittir. Birilerinin fikkirleri size garib geliyorsa, sizin fikirleriniz de ona garip geliyordur..
Kimse kimsenin İlahı ve Rabbi olmadığına göre, o zaman neyi tartışıyorsunuz ki!
Kim kendi anlayışından mutlak olarak emin olabilir ve kim karşısındakinin kalbinden geçeni bilebilir?
Hatırlayın: İman etmeden cennete giremezsiniz ve birbirinizi sevmeden gerçekten iman etmiş sayılmazsınız dendi bize..
Bizim işlerimiz istişare ve şûra iledir. Alimlere danışır, zannımızı mutlak doğru gibi kabul etmeyiz. Verdiğimiz karardan etkilenecek olanlarla oturur konuşuruz.. İlki istişare, ikincisi şûradır.. Alimler gökteki yıldızlar gibidir.. İhtilaf ettiğimizde hakeme gideriz ya da birbirimizi mazur görürüz.
Allah (cc) bizim saflarımızın sık ve doğru olmasını istiyor.
Biz de öyle yapalım.
Resül"e (sav) ve O"na inananlara salat ve selam olsun.
Dua ile..