Türk milliyetçilerinin önde gidenleri nasıl ki Konya, Kayseri yahut Çorum'un ortalama Türk'üne hiç benzemezlerse, Kürt milliyetçilerinin önde gidenleri de Diyarbakır, Mardin yahut Hakkari'nin ortalama Kürt'üne hiç benzemezler.
Milliyetçilikte ne kadar önde giderlerse, o kadar benzemezler.
Milliyetçilikte ilerledikçe halklarından uzaklaşır, halklarından uzaklaştıkça milliyetçilikte ilerlerler.
Milliyetçiliği "Din Arabın" deyip İslamiyet'le arasına mesafe koymaya ve elin Macar'ını kardeş kabul edip Kürt'e, Çerkez'e, Boşnak'a, Arnavut'a düşman nazarıyla bakmaya kadar vardıran Nihal Atsız ve takipçileri ne kadar "Türkçü" olurlarsa olsunlar, Türklerin arasında eğreti durular.
Dini bağları hiçe sayıp Türklerle kardeşliği reddeden Kürt milliyetçileri de ne kadar "Kürtçü" olurlarsa olsunlar, Kürtlerin arasında eğreti durular.
Ortalama Türk'le ortalama Kürt anlaşıp kaynaşabilir, ama ortalama Türk'le bile anlaşıp kaynaşamayan Türk şovenlerinin Kürtlere, ortalama Kürt'le bile anlaşıp kaynaşamayan Kürt şovenlerinin de Türklere hitap etmesi mümkün değil.
"Kürt Açılımı" ile ilgili televizyon programlarında Türkleri temsilen Türk şovenlerinin ve Kürtleri temsilen Kürt şovenlerinin (yahut Frenkmeşrep liberallerin) konuşturulması Kürtleri Türklerden ve Türkleri Kürtlerden uzaklaştırıyor, Türkleri Türk şovenlerinin ve Kürtleri Kürt şovenlerinin yanına itiyor.
Geçenlerde Ülke TV'de izledim, kanım dondu: PKK meselesi durduk yerde çıkmış, Kürtlere hiçbir fenalık yapılmamış gibi konuşan bir Türk milliyetçisi ile 'Türklerle kardeş değiliz' diyen bir Kürt milliyetçisinin tartışması bu ülkeyi nereye götürür?
İslam olan öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya mıyız ki, Türkleri de Kürtleri de kardeşlik hukukunu gözeten ve genel olarak da hakkaniyete riayet eden Müslüman âlimlerin, münevverlerin, mütefekkirlerin temsil ettiği bir program izleyemiyoruz televizyonlarımızda?
Bir kere de Hayrettin Karaman Hoca konuşsun, Mustafa İslamoğlu Hoca konuşsun, Urfa/Suruçlu Mele Mahmud Yakut konuşsun, Bingöllü Mele Mücahid Beki konuşsun"
Bir kere değil her zaman konuşsun.
Onlar konuşsun, kanaat önderleri onlar olsun ki, Türklerin ve Kürtlerin kanaatleri doğru dürüst önderliklere kavuşsun.
Ve Kürtler Türklerde, Türkler Kürtlerde kendilerini görsün; Müslüman Müslüman'ın aynası olsun.
Silahların susması konusu elbette PKK'ya yakın olan zevatla tartışılacaktır, bunda bir terslik yok; fakat genel olarak Kürt meselesi ve Türk-Kürt kardeşliğinin adalet zemini üzerinde ihyası konusunda, en çok, İslami kimliğiyle öne çıkan (ve bu kimliğini Kemalizm'e, milliyetçiliğe, etnik asabiyete ezdirmeyen) hakperest zevata söz verilmeli.
Bilhassa "müsbet medya"nın böyle bir hassasiyet göstermesi lazım