Taha Kıvanç/Yeni Şafak
Bir telefon yeter
Şu sıralar haldır haldır 'irtica' haberleri peşinde koşan, bunun için genç muhabirleri etrafa salanlara bir tavsiyem olacak: Bunu yapacağınıza bana başvurun, işinize yarayacak bilgi ve fotoğrafları kimsenin burnu kanamadan sağlayayım. 80 yaşındaki bir şeyhin bir gecede neler yapabileceğine dair alıntılara mı ihtiyacınız var; çocukları kütüphanelere göndereceğinize beni arayın...
Sizlere söylüyorum yayın yönetmenleri...
Bir gazete birkaç gündür bir İslâmî cemaat önderini ziyarete giden kişilerle ilgili yayınlar yapıyor. Onları takkeli, şalvarlı, cüppeli giysileri ve uzun sakallarıyla fotoğraflamak için bayağı çaba göstermiş muhabir çocuklar; sağa-sola çıkmış, olmayınca elektrik direğine tırmanmışlar. Oysa benzer fotoğrafları çok daha kolayından çekebilirlerdi.
Garip alıntılar bulmak daha da kolay. Bir ara bütün işi geçmişte yazılmış eserleri tarayıp içlerindeki tuhaf ayrıntılara dikkat çekmeye çalışan tipler vardı. Dergiler çıkardılar, broşürler yayınladılar, bu yetmedi televizyona çıkıp "Görün, bakın" diye o kitapları sallayıp durdular.
O tür kitaplardan bazısı 1940'larda Hasan Âli Yücel tarafından 'İslâm Klasikleri' adı altında yayımlanmıştı; bazısı bugüne kadar onlarca baskı gören kitaplar... Hürriyet'in "Atma Hocam Din Kardeşiyiz" kocaman başlığıyla verdiği 'bir gece 60 ilişki' haberine esas olan kitabı, 1973 yılında promosyon olarak hangi gazete vermiş dersiniz? Evet, Hürriyet'in kendisi...
Türkiye'de Mahmut Hocaefendi'yi sevenler takkeli, cüppeli ve şalvarlı dolaşırlar; kendisine sempati duyan ailelerin kadınları da -genellikle- çarşaflıdır. Başkalarını rahatsız etmemek, başkaları tarafından rahatsız edilmemek için birbirlerine yakın, mümkünse aynı mahallede oturmayı tercih eder bu insanlar. Bunda ne var? İnsanlar, sıradan insanlar, istedikleri gibi giyinemez, beğendikleri muhitlerde yaşayamazlar mı?
Bıktık artık, bunu bilesiniz...
Cep telefonu hizmeti sunan şirketlerden biri, cemaat üyelerinin yalnızca aileleri ve diğer cemaat mensuplarıyla görüşmesine müsaade eden SİM kartı çıkartır mı dersiniz? Peki ya Türk Hava Yolları (THY) yönetimi uçaklarının cuma günü uçmasını yasaklar mı? Migros, Carfour, Kiler gibi büyük zincirlerden biri Fatih'teki mağazasının kapısına "Burada yalnızca helâl ürünler satılır" levhasını asar mı?
Merak etmeyin, bunların hiçbiri bizde olmaz. Ne THY cuma günü dini sebeplerle uçuştan vazgeçer, ne Turkcell, Vodafone veya Avea sırf cemaat mensupları için kısıtlanmış SIM kartı çıkarır, ne de yalnızca helâl ürün satan mağazalar açılır bizim ülkemizde... Faizsiz sistemle çalışan finans kurumları bile zor kabul ettirdiler varlıklarını...
Oysa İsrail'de bunların hepsi oluyor: EL AL havayolları şirketine ait uçaklar cumartesi günleri uçmuyor. Süpermarket zincirleri cemaatlerin yoğun olduğu kasabalar ve mahallerde açtıkları mağazalarda yalnız 'koşer' (hahamlar tarafından kutsanmış) ürünler pazarlıyor. O kasaba ve mahallelerden şehir merkezlerine yolcu taşıyan belediye otobüslerinde kadınlarla erkekler ayrı bölümlerde oturuyor (şalvarlı, cüppeli, lenger şapkalı erkekler önde, siyahlar giyinmiş, başları kapalı kadınlar arkada).
En güzeli de SİM kartı. 'Haham onaylı koşer SİM kartları' bayağı tutuluyor İsrail'de. İki kişi normalde 9,5 sente konuşabilirken, iki dindar Musevi'yi birbirleriyle 2 sente konuşturuyor 'koşer kart'. Dindar Yahudiler cumartesi günleri hiçbir iş yapamaz, telefon da edemez ya; ucuz kartlı telefondan cumartesi konuşması normalin yüz misline gerçekleşebiliyor bu yüzden...
Bunları ben uydurmuyorum, International Herald Tribune (IHT) gazetesinin muhabiri Steven Erlanger yazıyor. Erlanger bu haberi 2 Kasım 2007 tarihinde yazmış, ben de beş gün sonra buraya taşımışım. Açın okuyun o haberi, en ufak bir alaya alma, başa kakma, suçlama görecek misiniz bakalım?
Amerika'da Filadelfiya eyaletinde Amish denilen bir cemaat yaşıyor. Kökleri İsviçre'ye dayanan Hıristiyan bir cemaat bu... Erkekleri giysi olarak cüppe ve şalvarı terih ediyor; kadınları da kopkoyu siyah renkli uzun entarileri... Kadınlar başlarını bir şapkayla örtüyorlar. Amerika'ya 1700'lü yıllarda gelmişler. İlk gelenler nasılsa şimdikiler de öyle yaşıyor: Elektrik, motorlu taşıt, telefon yok... Marketlerin 'organik' bölümlerinde satılan gıda maddelerinin çoğu Amish cemaatinin; sıradan Amerikalı normalin çok üstünde para ödüyor o ürünler için...
Gazetelerle televizyonların yayın yönetmenlerine çağrımı tekrarlıyorum: Muhabirlerinizi yormadan sonuç almak sizin elinizde; ben sizlere yalnızca bir telefon uzaktayım. Bir telefon yeter.