Mardin'de Erdoba Elagans Oteli’nde düzenlenen 29. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’na hükümeti temsilen Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Emrullah İşler katılırken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Mardin Milletvekili Muammer Güler, Mardin Valisi Dr. Ahmet Cengiz, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, 81 il müftüsü ve Süryani din adamları katıldı.
Burada konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Soma yaşanan facia üzerinden hükümete üstü kapalı eleştiriler yöneltti.
Soma’daki facia sonrasında Başbakan Erdoğan’ın “bu işin fıtratında var” ve “kader” şeklinde yorumları kamuoyunda tepkilere neden olmuştu. Görmez konuşmasında, “Soma ve benzeri faciaları, İslam’ın ezeli hikmet penceresinden okuma ve değerlendirmede ciddi idrak sorunları yaşıyoruz” diyerek şöyle devam etti:
BİZİM GÖREVİMİZ SADECE DİNİ GÖREV DEĞİLDİR
“Her şeyden önce bizlerin yani toplumu irşad etme vazifesi yapanların görevi, sadece faciaların sonunda hayatını kaybedenlere son dini vazifelerini yapmak olmamalıdır. Bu tarz faciaların oluşmaması için her türlü tedbirin alınmasında gerekli dinî, ahlâkî ve vicdanî hatırlatmaları yaparak sonuçların felakete dönüşmesini önlemeye çalışmak gerekmektedir.” dedi.
SUÇ VE SORUMLULUKLARINA İLAHİ KUDRET ÜZERİNDEN MAZERET ÜRETMEK YANLIŞTIR”
“Dini istismar eden yorumlar karşısında hakikati söyleme mecburiyetimiz vardır. Bu tür hadiseleri İslâm açısından değerlendirirken Yaratıcının sonsuz kudretini yok saymak ne kadar yanlışsa insanın suç ve sorumluluklarına ilahi kudret üzerinden mazeret üretmek de o kadar yanlıştır. İlahi adalete gölge düşüren tez ve yorumlardan kaçınmak gerekir. Bizlerin, zulmü meşrulaştırmaya araç yapan dini algılama biçimleriyle kendi hatalarını örtmek için dini istismar eden yorumlar karşısında hakikati söyleme mecburiyetimiz vardır. Dünyevi isteklerde sınır tanımaz bir hevesle gücüne güç katanların yanında olmadığımızı açıklamak ve duyurmak zorundayız. Masum ve gariban işçilerin alın terlerini dikkate almayan bir çarkın parçası olmaya davet edilen dini anlayıştan biz uzağız. O tarz dini yorumlarla bizim hiçbir ilgimiz yoktur, olmaz, olamaz ve olmamalıdır.”
BİR YERDE KONFORLU YAŞAM DİĞER TARAFTA ÇAĞDAŞ KÖLELİK
"Sonuçlar karşısında müminin metâneti nasıl önemliyse sebepler karşısında da feraseti o kadar önemlidir. Zalimin zulmüne tabi kılınmış bir din, Allah’ın razı olmayacağı bir dindir. Mazlumların, kimsesizlerin ve mağdurların yanında olmak ve onların hakkını, hukukunu korumak peygamberi bir misyondur. İslâm hayat dinidir. İslam insanı yaşatır. İnsanları ölüme terk etmeyi İslâmî referansla izah etmek mümkün değildir. Bu ve benzer olaylarda biz müminlere düşen, nerede hata yaptığımızın farkına varmak olmalıdır. Tabiat Müslüman’dır ve tabiat yasaları Allah’ın yasalarıdır. Allah, biz insanlara bu yasaları anlama kabiliyeti vermiş, bizden bu yasalara uygun hareket etmemizi emretmiştir. Allah’ın emrine ve rızasına uygun olan fiziki olarak bu facianın oluşmasına neden olan sebepler karşısında gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Nasıl ki, sonuçlar karşısında müminin metâneti önemliyse sebepler karşısında da feraseti o kadar önemlidir. Yerin kilometrelerce altında ekmek parası için çalışan kardeşlerimizin ölüm riskiyle çalışmaya mahkûm edilişleri büyük bir trajedidir. Soma, modern uygarlık dünyasında dünyayla kurduğumuz ilişkinin, fakir ve mazlum bir grup insanın kaderini, nasıl ölümcül hale getirdiğini gözler önüne sermektedir. Yerin kilometrelerce altında ekmek parası için türlü eza, cefa ve meşakkatle çalışan kardeşlerimizin fedakârlığı her türlü takdirin üstünde olmakla birlikte, ölüm riskiyle güvensiz ortamda çalışmaya mahkûm edilişleri, bugünün dünyasında büyük bir trajedidir. Bir tarafta konforun alabildiğine sonsuz bir şekilde icra edildiği bir yaşam tarzı, diğer tarafta adeta çağdaş köle statüsünde yerin metrelerce altında kömür isi ve gaz kokusuyla ölüme mahkûm edilmiş, kazma ve kürek mahkûmları. Böyle bir dünyada haktan, adaletten, emekten, emek hakkından ve merhametten bahsetmek çok zordur.”