Bırakın da şu orucumuzu tutalım

Mehmet GÖKTAŞ

Bir zamanlar oruç düşmanlarıyla başımız dertteydi, genellikle onlarla mücadele ederdik. İktidar onların elinde, her yerde amir onlardı, okul yöneticileri onlardandı. Daha da önemlisi; medya da tamamen onların elindeydi. Besledikleri bel’amları da devreye soktular mı tamamdı artık. Pervasız fetvaların bini bir paradır.

O dönemler geçti, hatta her şey tersine döndü sayılır.

Peki, ne oldu şimdi? Artık ağzımızın tadıyla, gönül huzuru içinde orucumuzu tutabiliyor muyuz? Ne gezer.

Oruç düşmanlarından kurtulduk ammaa. Şimdi de oruç dostlarıyla(!), orucu hepimizden daha çok seven abilerle(!) başımız dertte.

Unutulmasın ki Ramazan cami merkezli ve takva hedefli bir ibadettir. Buna ters düşen her çaba bilerek veya bilmeyerek oruca düşmanlıktır. Bugün yapılmakta olan bundan başka bir şey midir?

Dün birileri Müslümanları despotça camilerden uzaklaştırmaya çalışıyordu, bugünse birileri düzenledikleri karnavaldan farksız etkinliklerle Müslümanları camilerden uzaklaştırmaktadır.

Allah aşkına her şeyden önce böylesine şamata ve gürültü Ramazanın ruhunda, yapısında var mıdır?

Ramazan sükûnettir, Ramazan sekînettir, küçücük ve ip ince bir hilal sessiz bir şekilde görünür, aynı sessizlikle gider. Oruçla Müslümanın boynu bükülür, başı önüne eğilir, kalbinde tatlı bir huzur vardır.

Birileri adeta bunu tersine çevirmek istiyor, böylesine güzel bir sessizliği metal gürültülere ve çığlıklara boğmak istiyor. Yani Allah Teala ile savaşıyor. Üstelik bunu İslam adına ve Müslüman kimlikle yapmak istiyor.

Belediyeler başta olmak üzere bir takım kuruluşlar lütfen şu orucumuzdan, Ramazanımızdan ellerini çeksinler. Bırakın edepsiz müzik ve gösterileri, biz bugün bunun en edeplisini bile şiddetle reddediyoruz.

Belediyeler, belediye başkanları lütfen kendi işlerinin başına dönsünler.

Aslında Müslüman hayatın her anında özne olmalı, fail olmalıdır, mümkün olduğu kadar nesne olmaktan kurtulmalıdır. Fakat hiç olmazsa şu Ramazan ayında nesnelikten kurtulmalı, “sayın seyirciler, sayın dinleyiciler, sayın izleyiciler..” olmaktan kurtulmalıdır.

Kısacası Ramazan bir Müslüman için dinleme günü değil, seyretme ve izleme günü değildir. Bizzat kendisinin bir amel, bir eylem ortaya koyma günüdür. Daha açıkçası Müslümanın Rabbiyle beraber olma günüdür.