Herkes bir dünya savaşı endişesi taşıyor. Dünya geçmişte 2+1 dünya savaşı yaşadı. 1. Ve 2. Dünya savaşına adına “soğuk savaş” denilen savaşı da eklemek gerek. Bugüne kadar hiçbir “dünya savaşı” hiçbir zaman dünyanın her yerinde birden olmadı.
1.Dünya Savaşında Ölen asker: 5.525.000. Yaralı asker: 12.831.500. Kayıp asker: 4.121.000. Toplam: 22.477.500 2. dünya Savaşında asker ve sivil 60 milyondan fazla kişi ölmüş. Ölenlerin sayısı, 1940'lı yıllarda 2,3 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 3'ünü oluşturuyormuş. Bazı kaynaklarda verilen bilgi de şöyle: Savaşta ölen asker: 15 milyon Yaralı asker: 25 milyon Sivil ölüm: 45 milyon. Soğuk savaştaki can kaybının ise 10 Milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
CoVİD sebebi ile dünya nüfusunun en az %70’inin en az bir defa aşılandığı tahmin ediliyor. Yani 5.6 Milyar kişi aşılanmış olmalı. Yapılan doz miktarı ise 13 Milyar.
CoVID sebebi ile 704.753.890 vaka rapor edilmiştir. Ve bunlardan 7.010.681’i hayatını kaybetmiştir.
Sonra birden bire vaka sayısı ile ilgili istatistikler ve ölüm sayılarının açıklanması durduruldu. Bugün genel olarak aşı, tedavi yöntemi ve kullanılan ilaçlar sebebi ile kandaki pıhtılaşma, kalp, turbo kanser gibi sebeplerle birden fazla aşı olanların nerede ise 10’da biri hayatını kaybetmiştir. Bu da yaklaşık 500 Milyon kişi demektir. Aslında aşı olan 5.6 milyar kişiden büyük bir bölümü, genetik yatkınlık, potansiyel risk, yaş, cinsiyet, diğer faktörlerin desteği ile yarıya yakını halen ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır.
Varsayalım, 10 milyon kişi soğuk savaşta, 25 milyon kişi 1. Dünya savaşında, 50 milyon kişi 2. Dünya savaşında diyelim, toplam 85 milyon eder.
CoVID savaşında kaybımız bu 3 dünya savaşındaki kayıpların toplamında 5 katından daha fazladır.
Ve bu ölümler devam etmektedir. Ve bu savaşın tetikçileri hala aramızdadır. Onlar bu cinayetten dolayı bugün ya da yarın, değilse bu tarihin en büyük katliamının sorumluları olarak elbette bir gün, mutlaka yargılanacaklardır, “ağuyu altın tas içinde bala karıştırıp sundukları ve insanları kandırarak bu işe zorladıkları” için!
İşte Antony Fauci’ye yazılan 11.03.2020 (06:16:40 AM EDT) tarihli "Koronavirüs Biyolojik Silah Üretim Yöntemi" konulu bir mektup: “… mRNA hiçbir zaman CoVID için tedavi amaçlı bir aşı olarak düşünülmedi, baştan itibaren bir biyolojik silah olarak tasarlandı”. Gönderen: Adam Gaertner Kime: Fauci, Anthony (NIH/NIAID). Eyalet düzeyindeki ilk büyük CoVID 19 kapanması 19.03.2020'de Kaliforniya'da başladı. Ve bu gün Kaliforniya’da neler yaşanıyor? Buradan HollyWood üzerinden dünya starlarının çağrıları sonucu milyarlarca insan aşı olmak için sıraya girmişti.
Bu güne özel bilgiler ışığında aslında “Labaratuvar ürünü olan CoVID virüsünün HIV virüsüyle birleştirilerek, CoVID 19 aşısı adı altında vücudumuza enjekte edilen melez bir patojen oluşturması korkunç bir gerçektir. Mektupta virüsün nasıl yaratıldığı ayrıntılı olarak anlatılıyor. Bir virüsün (HIV) başka bir virüsle (KoronaVirüs) birleştiği bir mekanizma olan intervirion füzyonu tartışıldı”.
Ama hepsi bu kadar değil. HIV virüsü bir RetroVirüs’tür, bu sayede ters TransKriptaz olarak bilinen bir enzim kullanır, bu enzim RNA'sını ve herhangi bir kaynaşmış RNA'yı DNA dizilerine dönüştürme yeteneğine sahiptir, bu diziler daha sonra konakçının DNA'sına entegre olur. Bu, HIV virüsünün konakçının DNA'sına kalıcı olarak bağlandığı ve böylece konakçının bağışıklık sistemini sürekli olarak bozduğu yöntemdir. Korona ve HIV virüslerinin hangi kısımlarının entegre olduğunu ve nasıl entegre olduğunu tam olarak anlamadığımız için, önümüzdeki yıllarda sağlık bozulmasının devam etmesini bekleyebiliriz. Bu bozulma, HIV virüsünün bağışıklık sistemimizi istikrarlı bir şekilde yok etmesiyle veya C19 SpikeProtein’inin bağışıklık tepkimizin kendi organlarımızı hedef aldığı bir Otoimmün saldırıyı tetiklemesiyle ortaya çıkacaktır. Ancak etkileri daha da ileri uzanıyor. Germ hattı seviyesindeki bu genetik kirlenme, sorunun çocuklarımıza ve onların çocuklarına geçeceği anlamına geliyor ve bu da hayatları boyunca sağlık sorunlarına yol açacak çok rahatsız edici bir durum. Bunu göz ardı etmeyin! Bu biyolojik silahın geliştirilmesi 15 yıldan fazla sürdü. ABD'de Chapel Hill, NC'de başladı, ancak Obama projenin sonlandırılmasını emrettiği için Dr. Fauci'nin gözetiminde gizlice Çin'in Wuhan kentindeki bir askeri laboratuvara taşındı. Wuhan'da, CIA ve DoD biyolojik silah programını tamamlamak için bu projeye 160 milyar dolardan fazla ek fon sağladı.
Bakalım göreceğiz bundan sonra ne olacak? Ukrayna’da sayıları 20’yi bulan biyolojik silah üretim tesislerini kim, niçin kurdu ve bugüne kadar burada neler, kime karşı kullanılmak üzere üretildi, açıklanacak mı?
Hindistan'daki bir laboratuvarda da çalıştılar, Açık denizlerde de, Afrikada da. Bu kirli çalışmaları için en rahat ettikleri ülkelerden biri de Türkiye idi. Ankara DSÖ’ye yargı ve vergi muafiyeti ile diplomatik statü tanıdı. Biliyorsunuz aşı sırasında ONAM aldılar. 165 kuruşluk PCR’yi 4 Dolara devlete fatura ettiler. Fauci denilen adam DSÖ'nün perde gerisindeki yöneticilerinden sahte doktor Pedefolik Satanist Siyonist Franics Collins, ekibi ile birlikte son olarak yeni salgın için hazırlıklarını gözden geçiriyorlar. Birkaç enjeksiyondan sonra bağışıklık sistemimize ciddi şekilde, onarılması güç bir şekilde hasar görmesi için uygulamaya yeni ajanlar yüklemeye çalışıyorlar.. Daha fazlası da varmış: Ayrıca milyarlarca yeni aşılara DNA plazmidi ve SV40 yüklüyorlarmış. Biyolojik açıdan öz savunma için büyük önem taşıyan P53 genini yok etmek için spike proteini tasarlamışlar.
Yani uygulamaların sebeb olacağı DNA hataları düzeltilemesin diye şimdiden çalışmalar yapıyorlar. Sağlık sektörü, İlaç sektörü mafya gibi çalışıyor. Şifacı maskeli biyolojik savaş ajanları kitlesel ölümlere yol açacak bir senaryo üzerinde çalışıyorlar. Bu plan sonucu sakatlanmış düzensiz proteinler ve serbest radikaller kanser üretmeye başladığında, bağışıklık sisteminiz artık bunlarla başa çıkamaz.. Daha fazlası var. Fauci aşının içine HIV virüsünün parçalarının katılmasından sorumlu. Yani tek tip mRNA yok. Turbo kanser dedikleri şey durduk yerde ortaya çıkmadı. Ama bütün bunları yazıp konuştuğumuzda sansürlendik, engellendik, insan sağlığına karşı suç işlediğimiz söylendi. Ve bugünlere geldik. Ve insanlar hala ölmeye devam ediyor. Bir çok insan hasta, sakat kalanlar var. WHO, Fauci/NHI, Gates ve Clinton vakıfları onlarca yıldır dünyanın dört bir yanında, çoğunlukla Afrika'da HIV/Ebola/maymun çiçeği "araştırmalarını" bunun için finanse ediyordu.. İnsanları bu Şeytani planları için kobay olarak kullandılar. Politikacılar, bürokratlar, bilim adamları, STK temsilcilikleri, Media, hepsi bunların suç ortakları.
Daha ne diyeyim ki! “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. Selam ve dua ile.