BİZ BU FİLMİ..

Abdurrahman Dilipak





Evet evet, biz bu filmi daha önce görmüştük. Yine malum media devrede.
Daha önce deşifre olan STK'ların yerini bu kez yenileri aldı. Yeni listede DİSK ve KESK var..
TMOB içindeki bazı isimler de öne çıkıyor bu süreçte.
DİSK Başkanı, 1 Mayıs açıklamaları dolayısı ile sert tepkiler alıyor.

Haşmet Babaoğlu'nun Süleyman Çelebi'ye sorduğu soruların cevabını ben de merak ediyorum. Ortada oynanan kirli bir oyun var.. Medianın 1 Mayıs'a ilgisi, çetelerin ortalığı bulandırmak için 1 Mayıs'ı kullanmak istemesinden kaynaklanıyor olmasın sakın?! Doğrusu Çelebi'nin, 1 Mayıs konusunda kendilerini destekleyen basına teşekkür mesajını da manidar bulmadım değil. Celladına teşekkür eden bir mahkûm canlandı gözümde.. Çelebi oynanan oyunun farkında değilse bu ayrı bir konu, oyunun farkında ve bilerek yapıyorsa, o zaman kendisi de o oyunun bir parçası olmuş olmuyor mu?
Doğrusu ben merak ediyorum, DİSK uzun zamandır hangi demokratikleşme ve insan hakları mücadelesinde Taksim'de 1 Mayıs kutlaması konusunda gösterdiği ısrar ve performansı gösterdi? Dün niye sessizdiler ve bugün neden bu kadar hırçınlar?. Neden mesela Anayasa değişikliği, darbe tehditleri ve çeteler konusunda bu kadar sessizler?. Arkadaki birtakım bindirilmiş kıtaları maskelemek için DİSK"in bayrağı küçük geliyor.
Şu tesbit önemli: Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar'dan ilginç itiraf. Çalışlar, bugün Türkiye'de Türk solunun yok olmasının, cuntacılıkla işbirliği içine girmesinden kaynaklandığını söyledi. Evet; "Solu bitiren, cuntacılıkla akrabalık!" Aslında sağı bitiren de bu değil mi?
Keşke DİSK 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkmak için gösterdiği performansı, sendikacılığın yeniden canlandırması ve demokrasi mücadelesi için verseydi.. İdeolojik sloganlar, kızıl bayraklar ve iktidarı köşeye sıkıştırmak üzere planlanmış ücret pazarlığından ibaret bir sendikacılık, sendikacılık değil..
Orakoğlu'nun anlattıkları da ilginç. 1 Mayıs"dan yeni bir kanlı 1 Mayıs üretmek isteyen çevrelerin planlarına alet olunmaması gerekmez mi?
Taksim'de 1 Mayıs kutlanmasın demiyorum, başka bir şey anlatmaya çalışıyorum..
KESK zaten daha önce deşifre olmuştu.. Bu süreçte, erken bir şekilde deşifre oldular ve bu iş kendi tabanlarına, imajlarına ciddi bir şekilde zarar verdi. Derin devlet herkesle ilişki içinde, her yerde işbirlikçileri var..
Şeyhleri de var fahişeleri de. 28 Şubat'ta basit bir örneğini görmediniz mi?
Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk fark etmiyor.. Maksat "vatan kurtulsun!?" Çıkarları öylesine büyük ki, diğer bütün konular çıkarlarına göre basit bir teferruattan ibaret..
Bu iş böyle gidemez.. Ve bu süreçte her örgüt ve lideri, söz ve fiilleri ile kendi kimliğini ele verir. Şecaat arz etmeye kalkanlar, bir bakarsınız, sirkatlerini söylerler, kimliklerini ele verirler..
Derin devleti uzaklarda aramayın. Çeteler her yerde.. "Topyekûn bir savaş"da yedekleri de yardıma çağırıyorlar.. Yazılan ve yapılanlara bakın, kimin kim olduğunu anlarsınız..
Basında artık büyük ölçüde belli. Siyaset dünyasında da saflar ayrışıyor. En az hangi sermaye grubunun nerede durduğunu biliyoruz artık..
Bunlar sadece mediada yoklar, vakıf, dernek, oda, sendika her yerde varlar.. Manken kızlar ya da sanat çevreleri, Cami ya da meyhane fark etmiyor.. Kiliselerde de adamları vardır.. Taksicileri de vardır.. Yaşlı-genç, fakir-zengin, akıllı-deli her çeşit insan.. Radikal İslâmcı isen, seni özel bir mekanda duvarlarda ayetler yazılı, Osmanlı padişahlarının tabloları asılı, yeşil sarıklı hocaların bulunduğu yerlerde özel dersler vermeleri, hadis-tefsir okutmaları da mümkün.. Tam bunun aksi de.. Nerede kime zemzem ve hurma, nerede kime rakı ve leblebi vereceklerini bilirler anlayacağınız. Zemzem ve hurma ile rakı ve leblebinin gideri aynı bütçeden karşılanır..
"Son dönemlerdeki operasyonlarla büyük güç kaybeden PKK, yeni stratejisinde "din"i kullanıyor. Örgütün, Hüseyin Bulut adlı imamının evinde uyuşturucu ve porno CD"ler bulundu" diye bir haber vardı geçen gün bir gazetede.. Bir başkası da, o CD'lerin servis yapıldığını da söyleyebilir.. Doğru da olabilir.. Bunların hepsi mümkün.. İsrailiyate mezunu Bayar da Galip Hoca'ydı değil mi? Olur böyle vakalar.. En dramatik olanları da, kime hizmet ettiğinin farkında olmadan kendini kullandırtan tipler.. Cuma günü Müslümanlara zikir dersi verip, Cumartesi havrada ayin yöneten adamın samimi (!) ve saf müridleri!.
En radikalleri de var, en ılımlıları da..
Özal suikastını soruşturan o zamanki Yargıtay savcısı Uğur Tönik'in kendine en çok yardım eden yardımcısı aslında karşı tarafın adamıymış..
Mesela bizim savaş karşıtı platformların içinde en heyecanlı isimlerden bazıları ABD ya da İsrail'in adamı olabilir. Mutlaka sızmaya çalışacaklardır. Herkes böyle değil ama, bu iş böyle.. Bu işler her zaman olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. İstihbarat örgütleri bunun için varlar..
Akıllı, bilgili, dürüst ve cesur olmayanların bu işe girmemeleri gerekir.
ABD İran'a karşı 300 milyon dolarlık yeni bir fon ayırmış.. Bu paralar kime gidecek biliyor musunuz, İran'daki rejim karşıtı Kürtler, Azeri Türkler ve radikal Sünni Müslümanlara, Şia'ya karşı! Aynı locada görev yapan 3 Amerikan ajanının biri Kürtler, biri Türkler, biri Sünnilerle çalışacak. Gün gelecek; Azeri, Kürt'le çatışacak. Sünni bir Türkmen, Azeri bir Türk'le çatışacak!.. Ordo ab chao vaziyetleri yani! Paralar, silah, istihbarat Amerika ve İsrail'den.. 300 milyon dolar, iyi para.. Bu paranın bir kısmı da malum media ve malum STK'lara gidecektir..
Bu para, 2008 ilk çeyreğindeki ek bütçe daha.. Parayı veren, bu STK / media düdüğünü çalacak.. Zaten bizimkiler çalmadan oynamaya hazır..
Sünni görünen ajanın sakalı uzun olacaktır. Belki El Kaide sempatizanı, Şii olan Azerice konuşacaktır ve iyi bir Türkçü olacaktır.. Türkmen desen Şia'yı tekfir eden bir molla.. ABD'nin bu parasının nereye gittiğini görmek için gelişmeleri izlemeye devam edin..
Homoseksüel bir İngiliz ajanı Lawrence, Müslüman olmuş bir İngiliz gibi dolaşmadı mı Arap yarımadasını.. Hem de camilerde vaazlar vererek.
İsrail, işgal edilen topraklardaki varlığının 60. yılını "kutlama"ya hazırlanıyor ya, Amerikan seçimleri de yaklaştı. ABD'nin İran'a bir vurması da gerek.. PJAK"a yine iş düşecek. Halkın Mücahidleri'ne de..
Ortalık savaş öncesi sessizliği hatırlatıyor..
ABD İran'a saldırmaya karar verecek olursa Türkiye üzerindeki baskılar artacak demektir.. Suriye, Filistin, Mescidi Aksa bölgesinde de gerginlikler başlar.. Azad Azerbaycan sloganları yükselirse şaşmayın. İki Azerbaycan'ın birleşmesi fikri, Türkiye'deki Türkçülerin de kulağına hoş gelebilir..
Unutmayın ki, ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağıdır.
Aman dikkat! Son pişmanlık fayda sağlamaz..
Çevrenizdekilere bir daha, bir daha bakın; bakın bakalım kim kimdir. Kimin eli kimin cebinde, parayı veren kim, kim kimin şarkısını söylüyor? Sahibinin sesini bulmaya çalışın.. Melek yüzlü şeytanların yalanlarına kanmayın. Şizofrenik bir şekilde herkesi ajan görmeye de gerek yok. Zaten en büyük ajan şeytan, damarlarımızda dolaşmıyor mu? Nefsimize taht kurmuş bizim cahilce, nefsimize uyup yanlış yapmamızı beklemiyor mu? İlle de onların adamı olmanız gerekmiyor, farkında olmadan bizi de kullanabilirler.. Herkesten kaçmak değil de, böyle bir disiplin, feraset kazanarak hayatın içinde ve doğru bir yerde durmamız gerek. Gözümüze at gözlüğü takmadan her söylenen söze inanmadan, sorgulayarak.. Sonuçta bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin... Yarım doktor nasıl candan ederse, yarım hoca da dinden eder. Tekfirci keskin hocalardan sakının.. Allah'a hesabını veremeyeceğiniz şeyleri yapmayın ve söylemeyin.. Cehennemin yollarının iyi niyet taşları ile döşeli olabileceğini unutmayın. Sonra son pişmanlık fayda vermez!
Mayıs ayında bölgede sular ısınmaya başlayacak.. Tahran, Bağdat, Şam, Gazze, Kudüs ve Beyrut"dan esecek sıcak rüzgârlara dikkat. Selâm ve dua ile..

vakit