"Bu haberlere alıştık artık. "Borsa haftayı tarihi bir rekorla kapattı" diye okuyacağız hafta sonunda da ekonomi haberlerini büyük bir ihtimalle.
Göstergeler "çok iyi". Bu beni biraz düşündürüyor.. Sigortacılar bilirler, "çok iyi" her zaman "iyi" anlamına gelmez.. Hormonlu bir borsa gerçeği ile karşı karşıyayız.. "Dua ile istenen bela" gibi bir şey bu..
Uzmanlara soruyorum, Borsanın bugün olması gereken seviye 35.000"lerde. 20.000"lerden 64.000"lere çok makul bir seyir değil bu..
Bu işten anlayacak iş adamlarına, borsacılara, bankacılara soruyorum, "Bu işin içinde iş olabilir" uyarısında bulunuyorlar..
"Hisse senetleri ortalama yüzde 0,6 oranında değer kazanırken, işlem hacmi 2 milyar 50 milyon 138 bin 839 TL seviyesinde gerçekleşti. Endeks, seans içinde en düşük 64231.09 puanı, en yüksek 64920.67 puanı test etti" diye devam eden haberler tersine döndüğünde bir vurgun yaşanabileceği gibi bu, ülke ekonomisi için de ciddi bir krize sebeb olabilir..
Bugün bu seviyede el değiştiren hisse senetleri gerçek yatırımcıya hizmet etmiyor. Tamahkarla muhterisin bu buluşması yarın bütün bir ülkeyi sıkıntıya sokabilir..
Şunu unutmamak gerek: Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.. Şeytan bizi sağımızdan solumuzdan, yukarıdan ve aşağıdan, zayıf noktalarımızdan ve güçlü olduğumuzu sandığımız yerlerden yoklayacaktır..
Aslında Merkez Bankası"nda 70 milyar dolarlık stok, ilk bakışta fazla, anlamsız gibi gözükebilir. Yüzde 8-10 faizle topladığımız paraları yabancı bankalarda % 1"le tutmanın bir anlamı yok. Bu, açıktan o ülkelere kredi vermek gibi bir şey.. Ama öte yandan, bir döviz krizine karşı da böyle bir teminatı yedekte tutmak zorundayız.. Bu stok önümüzdeki günlerde 100 milyar dolara çıkacak.. En azından seçimlere kadar bu rakamların daha da artırılması gerekebilir.
Daha doğru bir yöntem olarak, aslında borsadaki bu spekülatif değerin misli kadar rezerv tutmak gerek. Bunu da sadece dolar olarak değil, yükselen global ekonomideki ölçeklere ve Türkiye"nin dış ticaret yaptığı ülke paralarına endeksli bir torbada tutmak gerekiyor..
Bu anlamda Merkez Bankası"nın yapısının da değişen dünya şartları ve Türkiye"nin yeni hedefleri ve vizyonuna göre yeniden yapılandırılması gerek..
Merkez Bankası, HSBC örneğinde olduğu gibi dış ülkelerde şube açabilir mesela. Dış ülkelerdeki nakit stoğunu bu bankalarda tutabilir ve dış ülke borsalarındaki Türk sermayesi, Türkiye ile iş yapan firmalar ve borsalarında etkin bir izleme ve operasyon yapılabilir..
Yine aynı şekilde Türkiye döviz stoğunun bir bölümünü değerli taşlar ve madenlerde tutabilir mesela.. Hatta bölgenin bu konuda merkez üssü olabilir.. Yeraltındaki güvenli dev kozmik kasalarda bu stoklar tutulurken, öte yandan bunlar altın, gümüş, elmas sertifikaları ile iç ve dış piyasada tedavül edebilir.. Demek ki, nakit dışında, değerli taş ve madenlerle ilgili yeni bir yapılanmaya gitmek gerekiyor..
Tuttuğumuz döviz stoğu, bir bakıma o ülkelere verdiğimiz bedava kredi gibi bir şey. Bu konuyu gelir getirici bir yapıya kavuşturmamız gerek..
Bana kalırsa Türkiye hemen yasa değişikliğine gidip, dış ülkelerde şube açmaya başlamalı.. Potansiyel olarak 3.500 şubeye ulaşabiliriz.. Türkiye"de oluşacak stok, bu tür risklere karşı kalıcı bir teminat oluşturabilir.
Yine Merkez Bankası yanında hazinenin de daha aktif hale getirilmesi gerekir.. Oluşan döviz teminatı karşılığı Türkiye, iç piyasada tedavül edecek Hazine bono / para / tahvilleri çıkartabilir. İçeride müteahhitlere gecikmiş ödemeler ve teşvikler bu para ile yapılabilir.. Üzerinde geçerlilik süresi belli, 1000 TL"lik kupürler halinde tedavül edecek yeni paralar..
2001"i unutmayalım. Çiller dönemi, Mesut Yılmaz döneminde yaşanan olaylar.. Türkiye"ye yönelen yatırım fonları hep başka yerlere kaydırılmaya çalışılırken, spekülatif amaçlı fonlar sanki Türkiye"yi istila ediyormuş gibi bir hava var.. Bunlar da havanın kar topladığını gösteriyor. Bunlar hayra alamet şeyler değil..
Bakarsınız İlhan Kesici, DP"nin başına gitmiş ya da yeni bir "Milli Mutabakat Arayışı" gündeme gelmiş. Yılmaz, Çiller, Sarıgül, daha başka her kesimden sürpriz isimler, yeni bir "çete" oluşturmuşlar. Ardından bir ekonomik kriz. Bankalar iflas etmeye başlıyor. Borsada bir panik havası, fabrikalar el değiştirmeye başlamış.
Bu bir felaket senaryosu. Ama tedbir alınırsa bu oyunu bozmak mümkün..
Ankara başkanlık sistemini, adem-i merkeziyetçiliği tartışırken, dış dünyaya açılırken Merkez Bankası"nın yapısını da acilen bu gelecek vizyonu ile yeniden şekillendirmesi şart.
"Stratejik derinlik" burada da gerekli. Global ekonomide sermayenin serbest dolaşımı avantajlar yanında büyük riskler de taşıyor.. Geleceği iyi okumak ve değişen şartlara uyum konusunda Merkez Bankası"nı daha esnek bir yapıya kavuşturmamız gerekiyor..
Merkez Bankası başarılı. İyi bir performans gösterdi bu dönemde. İyi bir kadro da oluştu. Bundan sonrası için daha dikkatli bir seyir izleyerek bu başarının sürdürülmesi gerek..
Dünya sistemi iç içe geçmiş durumda.. Mali sistem, iktisadi faaliyetler, para politikaları ulusal sınırların ötesinde etki gücüne sahip artık. Büyük ve güçlü bir ülke olacaksak, dünyayı sadece Ankara"dan izleyerek bu hedeflere ulaşamayız.. "Kelebek etkisi" bir anda evdeki hesapları altüst edebilir.. Para, sadece ekonomiyi etkilemiyor, sosyal ve siyasal hareketleri de etkiliyor. "Domino etkisi" ile hayatın bütün alanları bir anda tepe takla olabilir..
Eğer bu borsa olayına tedbir alınmaz, kontr garantiler oluşturulmazsa, bütün bu güzel haberler bir anda kabusa dönüşebilir. Bankalar batabilir. Birileri bir anda borsa oyunları ile fabrikalara el koyabilir..
Ama eğer ders alınır ve değişen şartlara uyum konusunda vakit çok geç olmadan yeni tedbirler alınırsa, gelecek çok daha güzel olabilir.
Bana kalırsa birileri seçim öncesi için piyasaları hedef alan yeni bir oyun peşinde.. İktidarın Nisan"a kadar vakti var.. Ve belki de bugün için en acil konu bu. Birileri siyaseten daha uyumlu bir çizgiye gelirken sakın ekonomi ile ilgili olarak arkadan dolanıyor olmasınlar..
Önümüzdeki günlerde bu konuya tekrar döneceğim..
Selam ve dua ile..
vakit