Boşverin Plaka Tanıma Sistemi’ni... Paralel’i Tanıma Sistemi kurun!

Hasan Karakaya

Sultan 2. Abdülhamid Han, kritik durumlarda “önemli bir karar” vermeden önce, “vezir”lerinden birini çağırır; “Git bakalım, Rus elçisi bu işe ne diyor?” diye sordurur, sonra da “Rus elçisinin söylediğinin tam tersini”yaparmış ya; “Cennet mekân Sultan’ın torunu” olarak, ben de aynı metodu uygulamaya devam ediyorum...

Ne var ki;

“Rus elçisi”ne ulaşmam zor!..

Birilerinin “otorite” kabul ettiği İsrail’in “elçi”si de, zaten yok!..

O halde ne yapayım;

İsrail’i “otorite” kabul edenlerin “gazete”lerine sorayım;

“Heyy otorite(!) aşıkları, şu PTS işine ne diyorsunuz?”

Biliyorum, diyecekler ki;

“Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı yalan söylüyor!.. Zaafiyeti ortaya çıkınca, o da Paralel yalanı(!)na sarıldı!.. PTS yani Plaka Tanıma Sistemi Şanlıurfa’da olmasına rağmen MOBESE kurulamadığı için, PTS’nin otomatik olarak görülemediğini söylemedi!.. 2014 Nisan ayında Şanlıurfa PTS’nin, virüs bulaştığı için çökmesinden sonra yaşanan ihmalleri anlatmadı!”

Gibi “zırva”lar!..

Şimdi ben, bu “zırva”ları “doğru” mu kabul edeceğim?..

Yoksa, “Sultan 2. Abdülhamid Han’ın metodu”nu uygulayıp, “tam tersini”mi düşüneceğim?..

TESCİLLİ KELİME: ABİ!

En iyisi mi; Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı’nın sözlerine de kulak verip, “ayrıntı”ya sonra geçeyim...

Eyüp Pınarbaşı, “Ceylanpınar’da katledilen 2 şehit polisin cenaze töreni”nde dedi ki;

“Bölücü örgüt ile kılcallarımıza kadar sızan örgüt, kol kola girdi!

Bu örgütün; teşkilatımızın içine sızdırdığı uzantıları kullanarak istihbarat faaliyetleri zaafiyete uğratılmaya çalışılmıştır!..

İlimizin Plaka Tanıma Sistemi; Abi’lerinden aldıkları talimatla kapatılarak; asayiş ve terör olayları tırmandırılmak istenmiştir.”

Peki, “Otorite’nin Paralel’inde” yayınlar yapan “Fetullah Locaefendi’nin gazeteleri” mi doğru söylüyor, yoksa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı mı?..

Pınarbaşı’nın söyledikleri açık:

Sadece “kılcallarımıza kadar sızan örgüt” dedi, “Abi” dedi...

Yani; 

“Paralel” demedi, “Pensilvanya” demedi, “Zaman ve Bugün” demedi!..

O halde, “Fetullah Locaefendi’nin gazeteleri” buluttan niye nem kaptı?.. 

Koltuklarına “raptiye” konulmuş gibi, niye havalara zıpladılar!..

Ne yani;

“Abi” kelimesi, “Paralel’e tescilli” bir kelime midir ki, hemen “bizi kastediyor” deyip, “karşı saldırı”ya geçtiler?..

Yine “açık” verdiniz “Abi”ler!..

Ve “suçüstü” yakalandınız!..

Demek oluyor ki;

“Abi eşittir Paralel!”

Ya da; “Kılcal damarlara sızan örgüt eşittir Paralel Yapılanma!”

Size bir şey söyleyeyim mi;

Böyle bir “olta”ya, “Sazan”lar bile atlamazdı!..

Ama, “Sızan”lar atladı!..

Fena halde “olta”ya düştüler!..

Demek oluyor ki;

Bu “devlete sızan”ların, “Sazan”lardan pek bi farkı yokmuş!..

PTS’Yİ PARALEL ÇALIŞTIRMADI!

Her neyse... Biz gelelim, Plaka Tanıma Sistemi ile ilgili “yalan”larına!..

Efendim, malûmlarınız olduğu üzre; ben, bu olayın ayrıntılarını 12 Aralık 2014 tarihli “Ayna”da dile getirmiştim... Aynı günkü Akit’in 1. sayfasında da; sürmanşetten “Paralel İhanet’in belgeleri” başlıklı bir haber vermiştik...

Olay özetle şuydu:

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü, Suruç ilçesinin karşısında bulunan Kobaniolaylarından dolayı oluşabilecek her türlü “şiddet eylemi”nin önüne geçmek için, 18 Eylül 2014 tarihinde, yani “Kobani bahaneli kalkışma”dan üç hafta önce, “şehre araç giriş-çıkışlarını kontrol etmek” için, kısa adıKOM olan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak, “PTS”, yani“Plaka Tanıma Sistemi” için “yetki” talebinde bulunur...

19 Kasım 2014 tarihinde de, KOM Şube Müdürlüğü’nden “makam oluru”istenir!..

21 Kasım’da “olur” yazısı gelir.

Ancak, hiçbir gelişme olmaz!..

KOM Şubesi, 27 Kasım’da PTS talebini tekrarlar...

Ne var ki; güvenlik risklerinin arttığı kentte KOM; “PTS kullanıcı yetkisi”ni bir türlü alamaz!..

15 Aralık 2014’te Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne, eski yazışmaların dökümü ile yeni bir talep geçilir... Ancak elektronik şubede çalışan Paralel Yapı mensubu polis memurları, her an kan gölüne dönüşebilecek “gerginlik atmosferi”ne rağmen, KOM’un talebini arşive kaldırır!..

Üç ayı aşkın “ihmal süreci”nin ardından 15 Aralık tarihinde, İl Emniyet Müdürlüğü; İl Emniyet Müdür Yardımcısı Naki Ateş’i konununaraştırılması, gerekli halde soruşturulması için görevlendirir.

Ateş; 17 Aralık’ta 155 Haber Merkezi’nde çalışan personelden birkaçının ifadesini alır... Aynı gün akşam saatlerinde söz konusu şubede çalışan polis memurlarından biri, Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne“ihbar”da bulunur...

Şubede çalışan polis memurlarından biri; Mehmet Uludağ ve Mehmet Turgay Pehlivanoğlu’nun “yetki verilmesine engel” olduğunu, kendi aralarında “terör ve KOM şubelerinin başarısız olduğu, her tarafı pislik götürdüğü” şeklinde konuştuklarını söyler!.. Bu arada; Uludağ ve Pehlivanoğlu’nun, “her tarafta adamlarımız var, geri döneceğiz” dedikleri ortaya çıkar!..

Bu olayın Ankara’ya aksettirilmesi üzerine, Şanlıurfa’ya “Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişleri” gelir ve 16 Aralık’ta “soruşturma”ya başlarlar!..

PTS, HAYATÎ BİR SİSTEM

Soruşturmada ortaya çıkar ki;

“Paralel İhanet Çetesi”ne mensup polisler; “Plaka Takip Sistemi” ile ilgili“talep, yetki ve olur” evraklarını “bilerek ve kasıtlı olarak sümenaltı”etmişlerdir!..

Düşünebiliyor musunuz;

İlçeye bir “ihbar” gelmiş...

“Filanca plâkalı araç şüphelidir!.. Aracın içinde silah, bomba veya uyuşturucu var!.. Gereken takibin yapılması ve anında tedbir alınması!”

Diyelim ki, o şüpheli araç, Şanlıurfa’ya veya ilçesi Suruç’a doğru ya da başka il ve ilçeye doğru ilerliyor!..

Şehir girişlerinde bulunan Plâka Tanıma Sistemi, o aracı gördüğünde,“Emniyet’teki bilgisayar” anında “alârm” veriyor... “Polis”ler de, anında harekete geçip; “şüpheli aracı” yakalıyor!.. Böylece “can kaybına malolacak büyük bir patlama” engelleniyor!..

Bu araç, “çalıntı” da olabilir!.. Ya da, araçta “uyuşturucu” veya “canlı bomba” da bulunabilir!..

Önemli olan, “şüpheli ihbarı”nın yapılması, bunun “işlem”e konularak“Plaka Tanıma Sistemi”ne aktarılması!..

Ki, o şüpheli araç yakalanabilsin!.. 

Gaziantep, Karşıyaka ve Reyhanlı’da olduğu gibi, “60 civarında vatandaşımız ölmesin!”

Plaka Tanıma Sistemi, işte bunun için çok çok önemli... Sadece “şehir” için değil, “Bütün Türkiye” için önemli!..

Hayatî bir sistem!

Öyle ya;

Bir “patlama” olduğunda, “can”larımız gittiğinde hepimiz üzülüyor, hepimiz “tedirgin” oluyoruz!..

“Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi, güvenlik zafiyetinin gündeme gelmesi”de cabası!..

MAKSAT KAOS ÇIKSIN!

İşte, bu “Paralelci polisler” tam da bunu yapmış!.. Şanlıurfa’da “polisin etkisini azaltmak ve Kobani olayları sürecinde güvenlik zafiyeti oluşturmak” için, sadece “kendi ellerinde ve kendi yetkilerinde” bulunan“Plaka Tanıma Sistemi”ni, sadece “kendi çıkarları” için kullanmışlar!..

“Patlama” olacakmış,

“İnsanlar ölecek”miş, umurlarında mı?

Olursa olsun, ölürse ölsün!..

Ülkede “kaos” çıkar, onlar da bayram eder, ellerini ovuşturur!..

Söyleyin Allah aşkına;

Bir insan, başka insanlara bu kadar “kin ve nefret” besleyebilir mi?.. Bir insan, “ülkesini kaosa sürükleyecek” kadar “vatan haini” olabilir mi?..

Belgeler ortada!..

Maalesef olmuşlar!..

“TEK YETKİLİ BİZİZ!”

Olmuşlar ki;

“Şüpheli araçları” yakalamak için kullanılması gereken Plaka Takip Sistemi’ni kendi amaçları için kullandıkları belgelenen “Paralel Yapı”ya mensup polis memurları Özcan Gökçe, Turgay Pehlivanoğlu ve Mehmet Uludağ; Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı’nın talebi, Vali İzzettin Küçük’ün “oluru” ile “açığa alınmışlar!”

30 Aralık 2014 tarihinde ise; “İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebi” üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen “müfettiş”lerin incelemeleri sonucu da; Muhabere Elektronik Şube Müdürü olarak görev yapan 4. Sınıf Emniyet Müdürü Kubilay Güngör’ün; “KOM, TEM, Asayiş ve İstihbarat Şube Müdürlükleri’nin, KGYS ve PTS kayıtlarının tek bir merkezden yönetilmeye başlanacağı” gerekçesiyle, “bütün yetkileri iptal” edilmiş!..

Dahası da var;

29 Mayıs 2013 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “51 Nolu genelgesi”nde; “Plaka Takip Sistemi’nden daha fazla yarar sağlanması, olayların aydınlatılması ve suçluların teslim edilmesinde PTS’lerin; TEM, KOM ve Asayiş Şube Müdürlüklerinde daha verimli kullanılması talimatı”verilmesine rağmen; Kubilay Güngör, bu “genelge”ye uymamış, kendisini“tek yetkili ve tek söz sahibi” görerek, “PTS’leri kimseye kullandırmadığından” hem “yetkileri iptal” edilmiş, hem de Taner Korkutadlı şube müdürü ile birlikte, “müfettiş”lerin talebi üzerine 7 Ocak 2014tarihinde, görevden uzaklaştırılıp, “açığa alınmış!”

Haklarındaki raporlar korkunç!..

Bu adamlar yani “Paralel Yapı”ya mensup polisler, hani gözaltına alındıklarında; “Biz haram yemedik!.. Biz, emirleri uyguladık!.. Biz uyuşturucu ve terörle mücadele ettik!.. Teröristler dışarıda, biz içeri atılıyoruz!.. Biz gece-gündüz, vatan için çalıştık!.. Hiç kimsenin malını gaspetmedik, yetim hakkı yemedik!” diyorlardı ya; al sana “vatansever”, al sana “yetimsever!”

Be adamlar; yaptığınız bu işin adı “vatana ihanet” değildir de, nedir?.. Siz,“devletin malı”nı bir anlamda gaspetmiş, kendi çıkarınız için kullanmışsınız!.. Bundan büyük “suç”, bundan büyük “hırsızlık” olur mu?..

Şu hâle bakın;

Hem “vatana ihanet” etmişler, hem de hâlâ “suçluların ensesindeydik”diyorlar!..

Belli!.. Belli!..

Emniyet’te “ense” yapmışlar!

TALİMAT ABİ’DEN!

Durun, daha bitmedi!..

Hani, bunlar; “Biz ne yaptıysak, amirlerimizin talimatı ile yaptık!”diyorlardı ya; işte o iddialarını “çürüten” bir “belge” daha!..

“Müfettiş”lerin yaptığı incelemelerin sonunda anlaşılmış ki; “Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü” gibi, son derece “hayatî ve kritik bir birim”de görev yapan “Paralelci polisler” kimden “talimat” alıyorlarmış, biliyor musunuz?..

Bir “öğretmen”den!.

Evet, evet, “Kod adı Mustafa” olan ve Şanlıurfa Siverek’te görev yapan bir“öğretmen”den!..

İşte, “Kod adı Mustafa” olan bu şahıs, “Muhabere Elektronik Şubesi’nde görevli polislerin Abi’si” imiş!.. Sık sık “ev toplantıları” yaparlar ve“Abi”leri, polislere dermiş ki;

l “KOM, Asayiş, TEM ve İstihbarat Şubelerinin başarısız olması için, Plaka Tanıma Sistemi’ndeki yetkinizi kimselere vermeyin!.. Bırakın suç sayısı artsın ve Hükümet başarısız görünsün!.. Görevden alınsanız bile fazla kafanıza takmayın!.. Çünkü bu iktidar gidecek ve sizler yeniden görevlerinize döneceksiniz!..

l Önümüzdeki seçimlerde, AK Parti’ye karşı, bölgede en güçlü aday kimse, onu destekleyin!.. Şanlıurfa’da HDP güçlü olduğuna göre; hem oyunuzu HDP’ye verin, hem de HDP’nin kazanması için çalışın!”

Vay “hain”ler vay!..

Daha ne yazayım;

İşte “ihanetin belgeleri” ortada!..

Ben sadece “Şanlıurfa’da olanları” yazdım... Allah bilir, “Türkiye’nin öteki vilâyetlerinde” neler oluyor?..

Bırakın “Müslümanlık” iddiasında bulunmalarını, “sıradan bir insan” bile, bu kadar “hain” olamaz!..

Bunların gözleri dönmüş, gözleri!..

Kalkmışlar; hiç utanmadan, yüzleri hiç kızarmadan; “Talimatı Abi’lerinden alıyorlar” diyen Emniyet Müdürü’nü hedef alıp, “yalancılıkla” suçluyorlar!..

Ulan, “asıl yalan söyleyen” sizsiniz!.. “Yok” dediğiniz ama “var” olan“Plaka Tanıma Sistemi’ni çalıştırmayıp, kendi çıkarlarınız için kullanan”sizlersiniz!..

Yani, sizin “Abi”leriniz, 

Sizin “Devlete sızan”larınız!..

Bence, devlet; “Plaka Tanıma Sistemi” kuracağına, bir an önce “Paralel’i Tanıma Sistemi” kurmalıdır!..

Çünkü onların her biri “canlı bomba” olarak dolaşıyor ortalıkta!..

Hatta, “bomba”dan da tehlikeli!..

 ***********************************************************************

Özal’ın ifadesiyle söyleyelim: Kıçlarının üzerine oturdular!

Biliyorsunuz; Paralel İhanet Çetesi, şöyle başlamıştı “Algı Operasyonu”na:“Hatay ve Adana’da durdurulan MİT TIR’larında silah vardı ve o silahlar DAEŞ adlı terör örgütüne götürülüyordu!”

Bu yalanı, gerçek diye yutturup; yalan üzerine “yeni bir algı” inşa etmeye çalıştılar:

“AK Parti Hükümeti, DAEŞ Terör Örgütü ile işbirliği içinde!.. PKK ile de dirsek temasında!”

Merhum Turgut Özal’ın ifadesiyle söyleyelim: 

“Şimdi oturdunuz mu kıçınızın üstüne?”

Öyle ya; “DAEŞ ve PKK işbirliği içinde” olmakla suçladığınız “Hükümet”in, hem de “ABD’den habersiz” olarak 2 Ekim 2014’te çıkarılan “Irak-Suriye Teskeresi”ne dayanarak verdiği talimatla; “TSK’nın F-16 savaş uçakları”Diyarbakır’dan kalktı ve “Suriye’deki DAEŞ ve Irak’taki PKK mevzileri”ni bombalayıp, yerle bir etti!..

Perşembe gecesi düzenlenen operasyondan sonra, Cuma gecesi de devam etti hava taarruzları!.. Hem DAEŞ mevzileri, hem PKK mevzileri vuruldu!..

Daha düne kadar, “Hükümet DAEŞ’i destekliyor” diye kıçlarını yırtan“Hürriyet, Sözcü, Zaman, Bugün, Taraf ve Cumhuriyet gazeteleri” önceki gün, “tornistan” edip, “Ordu IŞİD’i Suriye’de vurdu!.. Sınırda IŞİD’le çatışma!.. Sınır’da ezber bozuldu: IŞİD’le savaş!.. Mehmetçik IŞİD’le savaşa girdi” başlıklarını atmaya başladı!..

Demek oluyor ki; bunların “akıl”ları “baş”larında değil, “kıç”larındadır!..Kıçlarının üzerine oturunca, akılları başlarına geldi ve “Hükümet’in IŞİD’le işbirliği yapmadığını” görmeye başladılar!..

Neyse; bu da, bir kazanımdır!..

yeniakit