"Anayasa değişiklik" paketinin ayrıntılarını dile getiren TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, "Parti kapatma davalarının salt savcı inisiyatifinde olmaktan kurtarılmasına ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmının Meclis tarafından belirlenmesine önem veriyoruz. Paketin en önemli bölümleri bunlardır" dedi ve ekledi:
"En çok parti kapatan ülke olarak dünyaya rezil olduk. CHP, daha fazla rezil olalım mı istiyor? Türkiye'de hakkında çok sayıda şikâyet olduğu halde kapatma davası açılmayan partiler var, aleyhinde tek bir delil olmadığı halde kapatma davası açılan partiler var. Bir savcı karar veriyor ve oluyor bitiyor!. Bu böyle devam etsin mi isteniyor?"
"KAPATMA DAVASI MECLİS İZNİNE BAĞLI OLABİLİR!.."
Prof. Dr. Kuzu şöyle devam etti:
"Öncelikle, hiçbir demokratik ülkede bulunmayan bu parti kapatma modelini ve Anayasa Mahkemesi üyelerini tayin biçimini ele alıyoruz. Türkiye dünyanın en çok parti kapatan ülkesi olarak bütün dünyaya maalesef rezil olacak noktaya gelmiştir. Venedik Komisyonu'nun 15 Mart'ta yayınladığı raporda, 'Türkiye'de bir savcı tek başına dava açıyor. Bu kabul edilemez. Mutlaka bir süzgeç olmalı' deniyor. İspanya'da, Almanya'da, Japonya'da bir parti için kapatma davası açılabilmesi kurul kararına bağlıdır. Bu kurul da Parlamento'ların genel kurullarıdır. Yani oralarda buna meclisler karar veriyor. Türkiye'de de böyle olabilir. Meclis Genel Kurulu'nun ya da bir başka kurulun belli bir oranla verebileceği bir karardır bu. Öyle, bir Savcının tek başına 'Ben öyle uygun gördüm, kapatma davası açıyorum' demesiyle olabilecek işler değildir. Olmadığı da görülüyor!.."
"CHP NE İSTİYOR, PARTİLER KAPATILMAYA DEVAM MI ETSİN?"
Prof. Dr. Kuzu, CHP'nin uzlaşmaz tavrına da şu ifadelerle tepki gösterdi:
"Biz diyoruz ki, Türkiye bugüne kadar olduğu gibi parti kapatmalarla rezil olmasın!.. CHP ortaya koysun, ne diyorsa. Partiler hep kapatılsın mı böyle Türkiye'de. Dünyaya rezil olduk. Dünyanın en çok parti kapatan ülkesiyiz. Almanya'da 1952 ve 58'de iki defa, komünist ve faşist partiler kapatıldı. Ondan sonra kapatma olmadı. İspanya'da terör örgütü ile birebir ilişkisi olan, bizzat orada kayıtlı olan parti kapatılıyor. Prensip olarak, parti kapatma davası açılmamalı. Bırakın, partileri kapatacaksa millet kapatsın. Siyaset mühendisliği, toplum mühendisliği memlekete hiçbir fayda vermemiştir. Bırakın, millet beğenmiyorsa kapatsın!.."
"Anayasa Mahkemesi üyeliklerinden birini dahi Meclisinin belirleyemediği tek ülke" olarak Türkiye'nin bu bakımdan son derece "çağdışı" bir görüntü arz ettiğini belirten Kuzu şöyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesi'nin yapısı konusunda Anayasa Mahkemesi'nin kendi çalışmaları da bulunuyor. Sayın Mustafa Bumin'in başkanlığı döneminde, üyelerin belirli bir bölümünün Meclis tarafından seçilmesini öngören bir teklifleri vardı. Bu teklif, Sayın Tülay Tuğcu'nun Başkanlığı döneminde de sahiplenildi. Doğrusu da budur. Dünyaya da baktığımızda, Meclisler Anayasa Mahkemesi'ne üye seçiyorlar. En az seçen parlamento, üyelerin yarısını seçiyor. Almanya, Belçika gibi tamamını parlamentonun seçtiği yerler de var. Ama en az seçen yarısını seçiyor. Bizde de, yarısı gibi, üçte biri gibi ya da üzerinde anlaşılan bir oran gibi üyeyi, Meclis seçmeli. Bunun dışında, Anayasa Mahkemesi üyeliklerine de süre sınırı getirmek gerekiyor. Avrupa'da bu süreler 6 ile 12 yıl arasında değişiyor. Biz de ise böyle bir süre yok. Mesela, bu süre 12 yıl olarak belirlenebilir."
"BİREYSEL BAŞVURUYA YARGITAY KARŞI ÇIKIYOR AMA..."
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkına dair "Yargıtay itirazını" da değerlendiren Kuzu şunları söyledi:
"Bireysel başvuruyu Anayasa Mahkemesi istiyor ama Yargıtay istemiyor. Onlar, 'Bizim kararlarımızı Anayasa Mahkemesi mi inceleyecek' diyorlar. Konu öyle değil aslında. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı, Yargıtay'ın Danıştay'ın kararlarını incelemek, bozmak değil de meseleyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki haklar bakımından ele almak olacak.. Maksat, davaların Avrupa'ya gitmeden burada bitirilmesidir. Şu anda, AİHM'deki davaların yüzde 11'i bizimle alakalı. Rusya'dan sonra geliyoruz. Biz gelmeden bu oran çok daha fazla idi. Bir gelişme var ama yeterli değil. Bu oranı mutlaka düşürmemiz gerekiyor."
YAŞ KARARLARI
Kuzu, "YAŞ kararlarının yargı denetimi içine alınması noktasına çok mu uzağız?" şeklindeki sorumuz üzerine şunları söyledi: "Bizim boğulan Yeni Anayasa çalışmamızda vardı. Ancak, bilindiği gibi olmadı. Şimdi niye olmadığı üzerinde tartışmanın anlamı yok. Bugünkü duruma gelince: Bizim parlamentodaki sandalye sayımız ancak referanduma taşımaya yetiyor. Seçimden yeni çıkmış bir toplum. Üstelik, bu mesele, referandum olmaktan çıkartılıp başka tarafa çekilecek. Ekonominin hassas dengeleri söz konusu. Bu bir masrafa da yol açacaktır. Biz şu aşamada bir uzlaşmanın sağlanabileceği bir model üzerinde duruyoruz. Ve ifade ettiğim gibi Türkiye'nin en büyük sıkıntılarından biri olan 'Bir savcı tasarruffuyla parti kapatma davası' meselesini ve Anayasa Mahkemesi üyeliklerinin belirlenme meselesini ve üyelik süreleri meselesini uzlaşmayla bir noktaya getirebiliriz."
"SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN KATKILARINA AÇIĞIZ"
Paket görüşmeleri sırasında gelebilecek bütün makul tekliflere açık olduklarını ifade eden Kuzu şöyle devam etti: "Bu anlayışımız her zaman geçerlidir. Nitekim, malum şekillerde boğulan Yeni Anayasa paketiyle ilgili olarak da, Sayın Başbakan'ın niyeti, 3-4 ay boyunca bütün maddelerini tartışmaya açmaktı. Bütün kesimler tartışacak, tekliflerini sunacaktı. Maalesef ona fırsat verilmedi ve paket bir kaşık suda boğuldu. Bizim değişmez maddelerle problemimiz yok. Geçen sefer de değişmez maddelerin hiçbir kesimine dokunmadığımız halde, utanmazca 'değişmez maddeleri değiştirmeye çalışıyorlar' diye lanse ettiler. Biz şimdi demokratikleşme yolunda hangi adım atılabiliyorsa onu atmanın derdindeyiz."
SERDAR ARSEVEN - VAKİT