Şu Aralık ayı bir bitseydi diye ülke insanı terör eylemlerinden dolayı bunalıma girmişti. Daha Ocak ayına girdiğimizi bile fark etmeden her şey kaldığı yerden devam etti, daha da edeceğe benziyor.
Dünya Amerika'nın yeni patronunun göreve başlayacağı güne ve sonrasına kilitlenmişken, bu ayın sonunda başlayacak olan Astana görüşmeleri de hem bizim coğrafyamızı hem de dünyayı yakından ilgilendirmekte.
Bütün bu gelişmeleri Rabbimizden Ümmet-i Muhammed'in hayrına dönüştürmesini niyaz ediyoruz ve bu konuda ümitvarız.
Ocak ayı ülke içinde de çok yoğun geçeceğe benziyor. Herkes anayasa değişikliğine odaklanmış veya öyle olması isteniyor.
Aslında büyük bir kesimin çok da umurunda değil, bakmayın birilerinin ortalığı velveleye verdiğine.
Yeni tahta geçen padişah bir gün tebdil-i kıyafet yaparak şehrin sokaklarında halkın arasına karışmış, nabız yokluyor.
-“Önceki padişah mı iyi idi, şimdiki mi?” diye soruyor. Herkes kendi kanaatini söylüyor. Bu arada sırtında küfe ile yük taşıyan bir hamalı durdurup aynı soruyu soruyor; hemşerim, önceki padişah mı iyi idi şimdiki padişah mı?”
Kan ter içinde yüzen hamal duruyor, açıyor ağzını yumuyor gözünü: “Öncekinin de, sonrakinin de…” diye veryansın ediyor. Padişah adamı sakinleştirmeye çalışıyor
-Hayırdır hemşerim niye böyle öfkelendin? Deyince hamal diyor ki;
-İster önceki olsun, ister sonraki olsun, başa kim geçerse geçsin, şu küfe hep benim sırtımdadır.
Anayasa değişikliği tartışmaları gerçekten başımızı ağrıtıyor, daha da ağrıtacağa benziyor. Meclisten geçtikten sonra da bitmiyor. Bu defa referandum için meydanlara inecekler. Rabbim bizlere tahammül gücü versin.
İşin gülünç yanı, sanki rejim kökten değişiyor, sanki rejimin kıblesi başka yöne çevriliyor, sanki bir anda ülkeyi yönetenler bir anda el değiştirecek, alttakiler üste, üstekiler alta geçecek. Sanki sermaye bir anda el değiştirecek, işletmelerin, fabrikaların sahipleri değişiverecek…
Kendi kendime soruyorum; bu anayasa bizim neyimiz olur, önceki neyimizdi?
Beyefendileri bir tarafa bırakalım, bizim küçük dünyamıza ne getirecek?
Gazetemizin dünkü sayısında öne çıkarılan 25 yıldan beri zindanlarda çürüyenlere ne getirecek? Hem yirmi beş yıl sonra dışarı çıkarsanız ne olacak?
Ne garip bir şey ki, haklı olarak siz bir örgütü, yani FETÖ'yü en büyük düşman ilan edeceksiniz, askeriyeden, yargıdan, milli eğitimden ve iş dünyasından temizlemek için bütün tepkileri göze alarak operasyon üzerine operasyon yapacaksınız…
Daha sonra bu örgütün kumpasıyla içeri girdikleri iddiasıyla Kemalist, Ergenekoncu, Balyozcu kim varsa dışarı çıkaracaksınız, özür dileyeceksiniz, her birine yüzbinlerce, milyonlarca lira tazminat ödeyeceksiniz…
Fakat aynı FETÖ örgütü tarafından yirmi beş yıl öncesinden başlayan kumpaslarla, tuzaklarla zindanlara atılan, tek suçları Müslümanca yaşama arzusu olan insanları siz hala içeride çürüteceksiniz, görmeyeceksiniz, görmemezlikten geleceksiniz.
Söyleyin Allah aşkına, ister gitmekte olan, ister getirilmek istenen şu anayasalar bizim neyimiz oluyor?
doğruhaber