Bu Dava Laiklerin de İçine Sinmedi

Sami Kohen; "Aslında bu olay, laikleri de bölmüştür. Nitekim AKP yanlısı olmayan, laikliğe bağlı geniş kesimler girişime karşı çıkmıştır" dedi.

Sami Kohen/Milliyet

Son zamanlarda yurtdışına yaptığımız seyahatlerden neredeyse her döndüğümüzde, Türkiye’yi sarsan bir siyasal sürprizle karşılaşıyoruz...
İki hafta önce İstanbul’dan ayrıldığımızda, dikkatler türban meselesi üzerinde odaklanmıştı. Döndüğümüzde Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’yi kapatma talebinin gündemin başına geçtiğini gördük.

İnsan uzaklardan ve hele sakin ve huzurlu diyarlardan yurda dönünce, gerginlik işaretini veren bu tür haberler karşısında başta afallıyor. Neyse ki, buna alıştığımız için şokun tesiri çabuk geçiyor!

Dışarıdan bakıldığında, son zamanlarda Türkiye, gelişen demokrasisi, kalkınan ekomomisi ve artan bölgesel etkinliğiyle, gözde ülkelerden biri haline geliyordu. Ne yazık ki son olay bu görüntüyü bozma tehlikesini taşıyor.

Demokrasiye darbe

Dış dünyadan gelen tepkiler de bunu gösteriyor. Gerek Batılı başkentlerdeki resmi ağızlar, gerekse dünya basını, bugünkü ortamda AKP’nin kapatılması girişiminin aleyhinde net bir tavır sergiledi.
Yapılan değerlendirmelerde vurgulanan esas konu, parti kapatma girişiminin Türkiye’de demokrasiye ağır bir darbe vurduğudur.

ABD’de ve AB’de yetkililer bunu bütün açıklığıyla ifade ediyorlar. Amerikan sözcüsüne göre seçimle işbaşına geçen ve halkın geniş desteğine sahip olan bir partinin yasaklanması yanlış bir harekettir. AB’nin komisyon üyesi Ollie Rehn “Yürütme nasıl yargıya müdahale edemezse, hukuk sistemi de demokratik siyasete karışamaz!” diyor...

Bütün bu değerlendirmeler şunu gösteriyor: Batı -ve genelde dış dünya- önceliği özgürlüklere ve demokrasiye veriyor, Yargıtay Başsavcısı’nın öne sürdüğü gerekçeleri fazla önemsemiyor ve bu girişimin nedenlerinden çok sonuçlarıyla ilgileniyor.

Bu düşünce tarzında etkili olan bir faktör de Batı ülkelerinde Türkiye’deki gibi bir laiklik (veya aksine irtica) sorununun olmamasıdır. Yabancı gözlemciler bu nedenle de Türkiye’deki şartları anlamakta zorluk çekiyorlar...

Hukuki mi, siyasi mi?

Dış basında türban olayı üzerinde yapılan değerlendirmelerin bir benzeri de AKP’yi kapatma girişimi konusunda tekrarlanıyor. Yani meseleye “laikler ile İslamcılar arasındaki sürtüşme” gözüyle bakılıyor. Hatta bazı yorumcular, bunu hukuki değil, siyasi temelde yürütülen bir mücadele olarak değerlendiriyorlar

Aslında bu olay, laikleri de bölmüştür. Nitekim AKP yanlısı olmayan, laikliğe bağlı geniş kesimler (bu arada TÜSİAD gibi birçok sivil toplum örgütleri) Yargıtay Başsavcısı’nın girişimine karşı çıkmıştır. Dolayısıyla mesele sadece bazı dış gözlemcilerin kaydettiği gibi bir “laik-İslamcı” kavgasından ibaret değildir. Bu olay, safları ve dengeleri altüst etmektedir.
Nihayet, dış dünyada yapılan yorumlarda, AKP’nin kapatılmasının, Türkiye’de demokrasiyi zedelemesinin yanı sıra, huzur ve istikrarı da bozacağı endişesi dile getiriliyor. Çeşitli çevrelerin bu konuda kendi ilgi alanlarına göre kaygıları var: finans dünyası, Türkiye piyasasının böyle bir karar yüzünden uğrayacağı olumsuz etkileri düşünüyor. ABD işbirliği halinde bulunduğu iktidar partisinin ve dolayısıyla ikili ilişkilerin geleceğinin ne olacağını kestirmeye çalışıyor. AB, Türkiye’nin bu durumda reformları büsbütün rafa kaldıracağını tahmin ediyor.
Türkiye’yi şimdiye kadar “demokratik ve laik bir ülke” modeli veya örneği olarak görenler ise, sonuçta bu imajın nasıl etkileneceğini merak ediyorlar...

 

(Milliyet)

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!
Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak