Suruç’ta yaşananların ardından tartışmalar devam ediyor.. Davutoğlu’nun teröre karşı deklarasyon çağrısı karşılıksız. Demirtaş her zamanki Demirtaş. İnandırıcılıktan uzak ve demagojik. Sıkışınca zamana ve zemine göre konuşup, sonra bildiğini okuyan, bir yandan Kandil’e öte yandan KCK’ya, adaya selam gönderen bir politikacı.
Bölgeden gelen son haber Urfa’da iki polis evlerinde ölü bulundu.. Bir gün önce de bir asker çatışmada hayatını kaybetmişti, iki yaralı vardı. Bu arada; bir çok ilde olaylar devam ediyor..
Suruç olayı sıradan bir olay değil. Öncesi, sonrası var.. Hiç bir gerçek bu saldırıyı elbette meşru gösteremez. Bu gerçek olayın öncesini-sonrasını sorgulamamızı engellemez.. Sahi olay yerindeki kameralar olay anında niye çalışmıyordu? SGDF’liler parka girişte aramaya karşı çıktılar mı.. Alana giren çarşaflı kimdi ve arandı mı? O bombadan hemen önce oradan ayrılan sarışın hanım, engelli erkek kimdi. “İstihbarat zaafiyeti var” diyorlar da, MİT’in, askeri birliklerin, bölgedeki istihbarat elemanlarının eğitim kampını yer adı vererek deşifre etmeye çalışan Demirtaş’ın kendisi değil mi? MİT TIR’ları olayı da aynı konuyla ilgili değil mi idi.. Demirtaş; PKK ve kendi çevrelerindeki CIA, MOSSAD bağlantılı ajanlar konusunda neden sesini çıkartmaz.. Bu konuda Paralel Yapı, PKK, Derin Devlet birlikte çalışıyor sanki. Uluslararası koalisyona evet ama, Türkiye’nin bölgede istihbarat çalışmalarına, askeri hareketine hayır. Bunun anlamı ne! Uluslararası koalisyon ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden oluşmuyor mu? Bu senaryoda İsrail’in belirleyici bor rolü yok mu? Bölgede DAEŞ bahanesi ile Türkmen ķöylerinin çevresini vurup, Türkmenleri Türkiye’ye göçmeye zorlayıp, uluslararası koalisyonun gölgesinde Türkmen köylerinin PYD’nin işgalinin ardından, Arap milliyetçileri ve DAEŞ militanlarının PYD’ye saldırısına karşı koalisyonun tekrar devreye girerek bir bakıma çatışmayı Türkiye sınırına doğru sürmeye çalışıyorlar.
Sahi bu sırada Cemal Bayık’ın “halkımız kendini savunmak için hazırlık yapmalı” açıklaması ne anlama geliyor.. Demirtaş’ın sözleri ve bu ifadeler birlikte düşünüldüğünde nasıl bir anlam çıkıyor? Gösterilerde ele geçen silahlar, bombalar, molotoflar, AK Parti merkezlerine yönelik saldırılar ne anlama geliyor.. Yoksa birileri yeni bir Gezi ya da Diyarbakır’daki Kobani eylemi gibi bir şey mi planlanıyordu.
HDP’lilerin Haber A muhabirine karşı bir linç girişiminin nasıl önlendiği ortada.. Yeni bir Yasin Börü faciası kılpayı atlatıldı. Demirtaş’ın saldırıyı kınamasının bundan sonra ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. Sahi, Ayn el Arab da taş üstünde taş kalmamışken, bir tek çocuk yokken siz hangi kütüphaneden, hangi çocuk parkından söz ediyorsunuz.. Ayn el Arab’ın çocukları Türkiye sınırındaki kamplarda.. Orada kursaydınız çocuk parkını, kütüphaneyi, o oyuncakları orada dağıtsaydınız.
Bu işin ambalajı. Plan çok açık. Sahi, LBGT toplantılarına bile katılan HDP milletvekilleri bu açıklama sırasında niye orada yoklardı. CHP o kütüphane ve çocuk parkını kendilerinin yapacaklarını söyleyen CHP’li solcular, sosyalistler nerede idi.. Şimdi bakacağız, CHP bakalım o parkı ne zaman yapacak, o kütüphaneyi ne zaman kuracak.. Bunu yapacaklarsa Suriye’de daha güvenli bölgeler var.. Hem orada çocuklar da var. Ya da CHP; Hatay’da, Urfa’daki kamplardaki çocuklar için kütüphane kurmayı düşünür mü?
İddiaya göre Kobani’ye gençlerin götürülmesi çağrısı HDP’den, organize ise, PKK’nın gençlik yapılanması olan YDG-H’den. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ bombalı saldırıyla kana bulanan ve 32 kişinin hayatını kaybettiği Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki o meydanda kısa bir zaman önce düzenlenen mitingde şöyle diyordu, “Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz.” Aynı mitingde gençlere bu örgütlere katılın çağrısı da yapılmıştı. Yoksa bu Sosyalist grup, HDP’nin planladığı, sosyalistleri de arkalarına alarak Kobani’ye savaşçı göndermek için bir kapı açma girişimi mi idi? Sivil bir vicdan hareketi görüntülü bu eylem PKK’nın PYD ile birlikte planladığı bir PR çalışması mı idi? Bu plan bu şekilde sonuçlanınca bu kez birileri bu acı ve kan üzerinden yeni bir isyan, silahlı ayaklama planı mı yapılıyor.
PKK, “Suriye’de bir ‘kanton’ oluşturuyoruz” diyerek hedefi büyük göstermeye çalışırken, Türkiye’deki eylemleriyle de süreci bitirmek istiyor. Mehmet Koçak geçen gün şunları yazdı: “Örgütün talimatlarından anlıyoruz. 13 Haziran tarihli talimatta sınır hattının kapalı olmasının örgüte büyük bir zarar verdiği kaydediliyor. Örgüt tarafından gönderilen mühürlü talimat notunda, “Bilindiği gibi sınır hattının kapalı kalması örgütümüze büyük zarar vermektedir. Sizlerden beklentimiz gençleri toplayarak, örgütleyip bir şekilde Kobani’ye ulaşımlarını temin etmenizdir. Devrimci Selam ve Saygılar. Ş.Rojhat Birimi Haftanin. 13 Haziran 2015”. Evet öyle anlaşılıyor ki, “Egemen güçlerin gizli servisleri devrede…”
Demirtaş şimdi düzeltmeye çalışsa da “savunma birlikleri oluşturmaktan” söz etti. Bir HDP milletvekili saldırı sonrası açıkça devleti tehdit etti. Zaten PKK’nın şehirlerde silahlı birimleri olduğu, vergi alıp yargılama yaptıkları biliniyor.. Bunu en iyi bilenlerden biri de Demirtaş.
Tabi HDP merkez, ana güç değil. Dağ, ova ve KCK, diğer birimler, dış bağlantılar hepsini birlikte düşünmek gerek. Zabıtanın belediye başkanını halk mahkemesinde yargıladığı bir düzen bu.. Sosyal medyadaki iddialara bakılırsa HDP’li milletvekillerinin danışman kadrolarının belirlenmesinde örgüt sürece müdahil..
Evet, Türkiye topyekun bir saldırı ile karşı karşıya.. Bunu görelim. Birileri Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek istiyor.. Birileri bindikleri dalı kesmeye çalışıyor.. Bu konuda bir an önce siyasi belirsizliğin ve ekonomideki durgunluğun, bürokrasideki tedirgin bekleyişin sona erdirilmesi gerek. Suruç olayları, sivil, liberal çevrelere Sosyalistleri Kobani ile ilişkilendirme operasyonu idi. Öte yandan; Süryani Askeri Konseyi MFS, Halk Savunma Birlikleri YPG/YPJ Habur Savunma Konseyi, Kürt ASAYİŞ ve Süryani SUTORO Güvenlik Güçleri 6 Mayıs’tan beri birlikte hareket ediyor.. Yani Suriye’de silahlı bir “Hristiyan gücü” oluşturuluyor. “Christian Army” için yeni bir adres gösterilirken, Hristiyan’larla PYD arasında bir ortak ceple kurularak işbirliği mesajı veriliyor.. “Bethnahrin Milli Konseyi” MUB geçen ay Brüksel’de yapılan kongresi de KCK ile MUB arasında işbirliğine gidildi ve “Özgürlük mücadelesini birlikte vereceğiz” mesajı verildi. Brüksel kongresine KCK yanında ECU Europe Christian Union “Avrupa Hristiyanlar Birliği” de destek verdi.. Suriye Askeri Meclisi, Lübnan Süryani Birlik Partisi, Avrupa Süryani Birliği MUB’a üye. Yani demem o ki, Türk’ü, Kürd’ü, Süryani’si, Sağı, Solu, Alevi’si ile sanıldığından daha büyük bir tehditle karşı karşıyayız. Selam ve dua ile..
yeniakit