Basın açıklamasının tam metni:
BU HAZIMSIZLIK NEDEN?
Başörtüsüne özgürlük eyleminin 151. haftasında burada olan herkese selam olsun. 151 haftadır aynı şeyi söylüyoruz. Başörtüsüne her alanda, her yerde özgürlük! Tekrar belirtelim ki,yarım çözüm, çözüm değildir. Sadece üniversitelerde değil, kamusal alanda da başörtüsüne özgürlük hakkımız.
Ama ne yazık ki ülkemizdeki yasakçı beyinler, bırakın her alanda özgürlüğü, dar alanlarda bile özgürlüğü hazmedemiyorlar. Son günlerde üniversitelerde ki başörtüsü hazımsızlığını esefle izliyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Sadece Kocaeli üniversitesinin iki hafta önceki yasakçı şovunu hatırlayalım. Günlerden 25 şubat pazartesi. üniversitelerde başörtüsüne özgürlük ile ilgili anayasa değişikliği 411 oyla meclisten geçtiği , Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yasayı onayladığı ve anayasal değişiklik resmi gazetede yayınlandığı, YÖK Başkanı yasakçı rektörler hakkında yasal işlemler yapılacağını belirttiği halde, başörtülü öğrenciler okulun kapısında büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü daha önce cumhurbaşkanı yasayı onaylamadan Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sezer Komsuoğlu okula başörtülü öğrencileri almıştı. Yasal bir zorunluluğu olmadığı halde yasaktan yana tavır almayan rektörlüğün, şimdi yasal zorunluluk olduğu halde başörtülü öğrencileri üniversiteye almaması son derece dikkat çekiciydi.Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demeden edemiyoruz.
Ama aynı üniversitede aradan birkaç gün geçtikten sonra YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın ziyareti sırasında ilginç bir hoşgörüye rastlıyoruz. Rektörlük YÖK Başkanına yumurta ve pet şişe fırlatılmasına göz yumuyor, ADD, Yurtsever Cephe,Halkevlerinden oluşan kalabalık rektörlüğün girişinde,okulu terör alanına çevirirken, Güvenliğin gösterdiği hoşgörü gözlerimizi yaşarttı.Ve sormadan edemiyoruz başörtülü öğrencilerin anayasal haklarını kullandırtmamak için tüm gücünü seferber eden rektörlük bu şiddet eylemleri için neden gereken çabayı göstermedi. Bu bize ister istemez , geçen sene 14 nisanda Ankara'da orduyu darbeye çağıran, darbe şakşakçılığı yapılan Cumhuriyet mitingine gösterilen hoşgörünün, aynı gün Kocaeli' de tüm yasal prosedürün uygulandığı "Başörtüsüne Özgürlük Yürüyüşü"nün de gösterilmediği ve göstericilerin, coplarla ve biber gazıyla cezalandırılmasını hatırlattı.
Sormadan edemiyoruz.Bu ülke kimin darbecilerin mi? Halkın mı?,yasalara saygı duyan Anayasayı kabullenen çoğunluğun mu? Yoksa Anayasayı hiçe sayan anayasayı ihlal eden azınlığın mı? Şayet böyleyse ki kağıt üzerinde ne yazıyorsa yazsın pratik bunu gösteriyor. Neden maskelerinizi indirmiyorsunuz? Delikanlı gibi çıkın ve şunu deyin halka, biz sizi kandırdık, bu ülkenin rejimi demokrasi değil diktatörlüklüktür, ve bu ülkede azınlık çoğunluğa tahakküm eder deyin de bitsin, bu maskeli balo. Halkı kandırmaktan vazgeçin.
Bugün Dünya kadınlar günü , ve yine kadın dernekleri,feminist gruplar,Türkiye'deki kadın sorunlarından,kadının uğradığı mağduriyetlerden bahsedecekler. Çok azı hariç geneli Türkiye'de binlerce başörtülü kadının bu sorunlara ilaveten , başörtülü olduğu için başı açık hemcinslerin kullandıkları hakları bile kullanamadıklarından bahsetmeyecek. Başörtülü kadınlar , bir 8 Mart'ta da hem cinsleri tarafından es geçilecek.
Ama şu da bilinsin ki Türkiye'de başörtüsü sorunu var oldukça, kadın hakları sorunu da var olacaktır.Yine bilinsin ki ne yasakçı rektörler, ne kendini bu ülkenin sahibi sanan despot beyinler, başörtüsüne özgürlük mücadelemizi durduramaz.ve bu mücadelemiz başörtü sorunu tamamen ortadan kalkana kadar sürecektir.
Kocaeli Mazlumder