Bu kilise mi ders verecek? / Tarık Ali

Kilise'nin tarihte şiddet yanlısı kararlar verdiği bilinirken, İslam'a barış dersi verecek kişi Papa değil. İslam, kılıç gücüne indirgenemez.

Benediktus'un son kışkırtması kasti miydi değil miydi? Bu Bavyeralı, iflah olmaz bir gerici dir. Papalığa giden yolda potansiyel hasımlarını acımasızca bertaraf eden ve Kardinallerin seçimini kılı kırk yaran bir dikkatle ayarlayan bir adamın o sözleri kazara sarf etmesi muhtemel değil. Bence ne dediğini ve niye dediğini gayet iyi biliyordu.
Bizans muktedirlerinin en akıllısı sayılamayacak 2. Manuel Paleologos'tan, bilhassa da Türkiye ziyaretinin arifesinde alıntı yapmayı tercih etmesi ikiyüzlüceydi. Belki de Oriana Fallaci'ye kendince bir saygı duruşuydu bu. Müslüman dünyanın iki ülkesinin doğrudan doğruya Batılı güçlerce işgal altında tutulduğunu Haçlı Seferleri'nin jargonuyla hatırlatmanın da lüzumu yok. Yoksulluk, açlık ve zulmün pençesinde kıvranan, bir 'varoşlar gezegeni' haline gelen neo-liberal bir dünyada Papa, hasım inancın kurucusunu küçük düşürmeyi tercih ediyor.


İslam medeniyeti kılıcın gücüne indirgenemez. İslam medeniyeti, antik dünyayla Rönesans arasındaki hayati köprüydü. İber Yarımadası ve Sicilya'da İslam'a Karşı Savaş açan Katolik Kilisesi'nin ta kendisiydi. Kitlesel sürgünler, cinayetler, zorla din değiştirme ve reformcu Protestan düşmanı kontrolde tutmayı amaçlayan kötücül bir Engizisyon. 'Kafir'lere karşı infial Güney Fransa'daki Kathar köylerinin yakılmasına vardı. Osmanlılar ayrım yapmadan Yahudilere ve Protestanlara kucak açtı; İstanbul Konstantinopolis olarak kalsa o kucak açılmazdı.


"Köleler, insan efendilerinize itaat edin. Zira İsa hizmet ettiğiniz gerçek efendidir" diyordu Paul (Koloseliler 3: 22-24), iktidar karşısında diz çöken işbirlikçi bir gelenek oluşturmaya çabalarken. O gelenek, doruğuna İkinci Dünya Savaşı'nda, Kilise faşizmle işbirliği yaptığında ve Yahudi soykırımı veya Doğu Cephesi'ndeki katliama karşı tek kelime etmediğinde ulaştı. İslam'ın bu kilisenin barışçı derslerine ihtiyacı yok.


İsrail'in Filistin işgalinin de gösterdiği gibi, şiddet tek bir dine isnat edilebilecek bir şey değil. Vatikan Soğuk Savaş'ta nadir istisnalarla, emperyalist savaşları destekledi. 1'nci ve 2'nci Dünya Savaşı sırasında her iki taraf da kutsandı; ABD Kardinali Spellman, komünizmi yok etmek için verilen Kore ve Vietnam savaşları sırasında ön safta yerini aldı. Vatikan sonradan Latin Amerika'daki kurtuluş teologlarını ve köylü rahipleri cezalandırdı. Bazıları aforoz edildi. Eski ve yeni Haçlı Seferleri'ne tüm Hıristiyanlar katılmadı. Papa II. Urban Haçlı Seferleri'ni başlattığında, Sicilya'nın Norman kralı, Sicilyalı Müslümanların Doğu'daki Müslümanlar'la savaşmaya mecbur edileceği savaşa asker göndermedi. Oğlu II. Roger İkinci Haçlı Seferi'ni desteklemeyi kabul etmedi. Bunu yaparak, Müslüman dünyaya karşı emperyalist Haçlı Seferleri'ne katılmaya pek hevesli olan günümüz İtalya'sındaki liderlerden daha fazla cesaret gösterdiler.


Cizvitlerin kurucusu Ignatius Loyola şunu söylüyordu: "Her konuda doğru olmak için şu prensibi daima benimsemeliyiz: Kilise öyle diyorsa, gözümün önündeki beyazın siyah olduğuna inanmalıyım." Bugün Vatikan'daki Bavyeralı da dahil Batı'daki Katolik muktedirlerin büyük kısmıyla ve merkez sağ/sol siyasetçiler Beyaz Saray'da oturan ve kendilerine siyahın beyaz olduğunu vaaz eden gerçek Papa'ya dua ediyor. Amin.

(Pakistan asıllı Britanyalı yazardan Radikal'e özel)

dunyabulteni.net

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Acar Medya Nifak Çetesini İfşa Etti (VİDEO)
Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine