Bu konu 1 Mart 1999"dan beri gündemde ama, bugüne kadar hiç bu kadar tartışılmadı.
Mayınların imhasını öngören uluslararası anlaşmayı 2009"a kadar 156 ülke imzalamış. Aralık 2009"da Kolombiya"da 2. Gözden Geçirme Konferansı düzenlenecek.
Türkiye, Ottowa Sözleşmesi"ni 2003"te imzalamış ve 2004"te taraf ülke olmuşuz. 2014"e kadar mayınları temizlememiz ve mayın mağdurlarına yardım programını başlatmamız gerekiyor.
İyi bir haber: Mayın stoklarını imha eden üç ülkeden biriyiz. 2007 yılına kadar 2 milyon 616 bin 770 mayının fünyesini çıkartarak imha sürecini başlatmışız. Sadece 15 bin 150 antipersonel mayın, eğitim ve araştırma için stoklarda tutuluyor.
Tabii bunların ne kadarı Özel Harb"in, ETÖ"nün elinde bilmiyoruz.
2007"ye kadar 399 bin mayın temizlenmiş, bunun 207 bin 175"i Akçakale ve Nusaybin"den sökülmüş. Aslında 1950 sonrasından başlanarak 982 bin 777 mayın gömülmüş bölgeye. Bunun 818 bin 220"si anti personel, 164 bin 497"si araç.
Bu mayınlar için bir bedel ödenmiş. Bunları gömmek de bir para. Sökerken de bir bedel ödeyeceğiz. Bu süre içinde binlerce insan ölmüş ve sakat kalmış. Binlerce hayvan telef olmuş. Bu da bir bedel. Ayrıca 800 km. uzunluğunda 20 km. genişliğinde bir arazi 50 yıldır boş. Yani yüz milyarlarca dolar kaybetmişiz bu arada. Kimse bugüne kadar bunu dert edinmemiş, şimdi birileri "bölgeyi İsrail alacak" diye ortalığı birbirine katıyor.
Bu konuda bilgi almak isteyenler; www.mayinsizbirturkiyegirisimi.org isimli siteye bakabilirler. Bu konuda yıllardır uğraş veren Muteber öğretmen hanımı kimse ekrana çıkartmadı. Öyle anlaşılıyor ki, kimsenin bilgiye ihtiyacı yok, kutsal kanaatları var, mediamızın, politikacılarımızın ve STK"ların.
Bu konudaki tartışmalar zaman zaman "zırva" boyutuna ulaştı. Kimi bu arazinin köylülere dağıtılmasını bile önerdi. Bu büyüklükteki bir araziyi küçük parçacıklara ayırmak ne büyük bir cinayet. Tarım arazilerini böyle katletmedik mi? Hem köylüden bunları toplamak hiç de zor olmaz zaten!?
Kimi de sandı ki, mayını temizleme karşılığı bu topraklar 49 yıl bedelsiz verilecek. Güldürmeyin insanı yahu! Tarım işletmesini kuracak olan araziyi temizlerse daha hızlı yapar ve yatırım bir an önce başlar. Ayrıca eğer çıkarılmayan bir mayın varsa, bunun tazminat riski doğrudan kendilerine ait olur.
TSK mı temizlesin mayınları, başka bir şirket mi, NATO mu tartışmaları tam bir komedi. Zaten bu işler BM gözetiminde olmuyor mu?
CHP+Ergenekon+muhalefet etmek için muhalefet edenler ortalığı birbirine kattı. Açılmayan ihalenin kime gideceğini bile bildiler!?
Sanki İsrail bu muhalefeti tanımıyor, sanki isterse sol, liberal ya da İslâmcı görünen birileri üzerinden ihaleye giremez. Sakın bu tezgahın içinde de onlar olmasın!?
Keşke bu çabalarının onda birini, bu ihaleyi kazanmasını istedikleri grup adına yapsalardı. Şeytan taşlamaktan salavat getirmeye vakit bulamadılar.
Bu arada kimse mayın stoklarının imhasını konuşmadı. Bu konudan ulusal eylem planı tartışılmadı. Ottowa şartında bunlar da var. Veri tabanı şartı konuşulmadı. Yaralı, sakat ve zarar görenlere yardım şartı kimsenin derdi değildi. Hani bir Allah"ın kulu da çıkıp, bu bölgede öncelikle zarar görenlerin ailelerinin istihdamından sözetmedi.
Türkiye bu kafadan, ucuz siyaset anlayışından kurtulmadan bir yere varamaz. Her şeye muhalefet eden, bilmeden, anlayıp dinlemeden ahkâm kesenler, aslında şecaat arzedeyim derken, korumaya çalıştıkları değere zarar veriyorlar!
Sanki öyle bir hava oluşturuldu ki, Hükümet İsrail"le anlaştı, bu toprakları İsrail"e verecek ve İsrail buradan bir daha çıkmayacak. İktidar bunu yapacak ve herkes buna razı olacak. Yok öyle bir şey. İktidarın elini-kolunu bağlarsanız, bu işten sonunda Türkiye zararlı çıkar. Bindiğiniz dalı kesersiniz. İktidarı İsrail"in kucağına itersiniz. Bu büyük araziyi İsrail"e değil, babanızın oğluna da verecek olsanız 40 tane şartınız olmalı.
Aman, aman.. Ne kadar kolay dolduruşa geliyoruz. Selâm ve dua ile.