Ramazan için, Kadir Gecesi için çok duygu yüklü yazılar yazmayı ve sohbetler yapmayı denerim fakat bizzat şahit olduğum gerçeklerden dolayı küçük meselelere takılır kalırım. Hatta yazılarımda ve sohbetlerimde benim bu konuları gündem yaptığım için dudak büken tebessüm eden kardeşler olur.
Öyle ya herkes ne kadar önemli beklentiler içindeyken ben akşam namazının geciktirilmemesi için çırpınır dururum.
Ziyafetler, yemekler, ardından meyveler, çaylar... Sonra kaygısızca yavaş yavaş abdeste kalkmalar. Ya hu Allah için hiç değilse şu abdesti olsun iftardan önce halletmeli değil miyiz?
Buyurun, tebessüm edeceğiniz bir başka küçük mesele.
“Efendim önce orucumuzu açalım namazımızı kılalım daha sonra yemeğimizi yiyelim.” Tamam, doğru ve güzel bir şey. Hatta bazen toplu iftarlarda namaz için saf tutmuş insanlara hurma ikram ediliyor. Fakat gelin görün ki hurmayla veya bir başka tatlıyla oruçlar açıldıktan sonra namaza duruluyor. Sizi bilmem ama benim ağzımdaki tatlı öyle bir kaç yıkamayla gitmiyor, namaza durduktan sonra ağzımızın içi bir anda tatlıyla doluveriyor. Buyurun ne yapacaksanız yapın, yutacak mısınız, tükürecek misiniz, iki durumda da namaz elden gidiyor.
Gelelim bayram meselesine. Allah aşkına bu nasıl bayram? Diyeceksiniz ki tatlı bir telaş, o kadarcık olur. Hiç de tatlı bir telaş değil.
Özellikle bayanlara sesleniyorum, bu kadar da yapmayın Allah aşkına. Bu ne telaş, bu ne koşuşturma?
İslam bizi son on günde her şeyden el etek çekip Rabbimize yönelmemizi isterken bayram hazırlığı, bayram temizliği adına kendimizi tamamen bu işlere vermemize Rabbimiz ne diyor acaba?
Elbette bayram için hazırlık, bayram için temizlik güzel bir şeydir. Fakat bizim şahit olduğumuz manzaralar hiç de öyle güzel değil. Hatta bayanlar çoğu zaman bunu itiraf ediyorlar, bayramların kendileri için bir işkence ve kâbus olduğunu söylüyorlar. Buna mutlaka bir çare bulunmalıdır.
Tamam, çocuklar sevindirilmeli, bayram onların bayramı olmalı. Fakat müsaadenizle büyükler de, anneler babalar da bayram etmelidirler.
Çocuklara bayram ettireceğiz diye babalara bayram zehir olmamalı, babalar bayram yaklaşırken sanki yaklaşan bayram değil de büyük bir felaketmiş gibi olmamalıdır.
Bayanların bayram paniğinde ve telaşında suçun büyük bir bölümü kendilerine ait olduğu gibi babalar için de durum aynıdır.
Lütfen çocuklarımıza anlayışlı olmaları gerektiğini öğretelim.
Allah aşkına bu bayram bizim bayramımız mı yoksa kapitalizmin bayramı mı, AVM'lerin bayramı mı?
Zararın neresinden dönersek o kadar kârdır. Geliniz geri kalan şu dört günlük Ramazanımızı ve özellikle bayramımızı paniksiz, telaşsız evlerimizde ibadetle geçirelim.