Bu tavşan o tavşan mı?

Ahmet Taşgetiren

Herkesin, Tayyip Erdoğan’ın şapkadan hangi tavşanı çıkaracağını beklediği zamanlardayız. İktidar cenahı “Reis bir yolunu bulur” umudunu kaybetmiyor, muhalefet de “Tayyip Erdoğan öyle kolay pes etmez. İktidarı kolay kolay bırakmak istemez.” Yaklaşımıyla Yunanistan’la savaşı veya Suriye’ye operasyonu bile gündemde tutuyor.

Ekonomi kötü gidiyor, iktidar oy kaybediyor. Bütün kamuoyu yoklamaları muhalefetin arayı açtığına dair sonuçlar açıklıyor. “Bu şartlarda iktidarın kazanması zor, kaybederse muhalefet kaybeder” gibi absürd cümleler kuruluyor.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a izafe edilen “şapka ve tavşan” hikayeleri de bu noktada devreye giriyor.

Bu noktada ”Dış politika” alanı favori iken, muhtemelen o alandaki “Dış riskler” sebebiyle hamle iktidarın bildiği yerden geldi, denebilir.

İktidarın bildiği yer ise “İNŞAAT.”

Ankara’da şaşalı bir toplantıda sunuldu proje ama, Gelecek Partili Serkan Özcan oyun bozanlık yaptı ve “hamle”nin, “kopya bir hamle” olduğunu ortaya koyuverdi. Delilli ispatlı. Meğer 2019 yılında 100 bin sosyal konutluk bir hamle başlatılmış.

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının koordinesi ve Hazine ve Maliye Bakanlığının destekleriyle….” diye anons edilmiş. 2 artı 1 ve 3 artı 1 şeklinde daireler planlanmış, 16 ocak 2019 ila 15 ocak 2020 tarihleri arasında talepler toplanacakmış. “Tek fark, diyor Serkan Özcan, o zaman aylık taksitler 894 tl imiş, bugün 2280 tl olmuş.“

Kamuoyu balık hafızalı olur, deniyor ya… Unutmuşuz 2019 hamlesini…. “Her yıl 100 bin konut”a ne olmuş? Kaç tanesi yapılmış, kimlere teslim edilmiş? Yoksa KKM hayhuyu içinde unutmuş muyuz 100 bin konutu?

Seçime 9 ay kalmış. Seçmen tabanında ciddi erozyonlar yaşayan iktidar gelecek 5 yılı garantilemiş gibi “tarihi” bir hamle başlatıyor. Bu defa öyle böyle değil, “5 yılda 500 bin konut.” Evler, iş yerleri, ev arsaları… Devlet hazinenin kapılarını açmış.

Evet, diyor ki sayın Cumhurbaşkanı “Evler maliyetinin yüzde 40 altında verilecek vatandaşa…” Geriye kalanı Hazine’den karşılanacak… Maliyetinin bile yüzde 40 altında… Müthiş bir devlet lütfu… Hazine’den…

Hazine ne? Hazine nasıl oluşur?

Cumhurbaşkanlarının “hazine-i hassa”sı değil tabii ki…

“KKM’de kur farkından doğan faizleri Hazine ödüyor” dendiğinde kim ödemiş oluyor?

Bunlar vergilerle, zamlarla vatandaş bütçesine dönüyor… Sonuçta Cumhurbaşkanı’nın bütçesi bile vatandaşın vergilerinden sağlanıyor.

Oğuz Demir “Projenin en önemli sorunu yapılabilirlik” diyor. Evlerin açıklanan rakamlara mal edilebilirliğini de sorguluyor, devletin bu alana bu kadar kaynak ayırabilirliğini de sorguluyor. Projenin seçime on ay kala açıklanmasını da seçimde muhalefetin kazanması durumunda o iktidarın kucağına büyük bir sorun bırakmak anlamına geleceğini ifade ediyor.

İktidar cenahı belli ki seçmende bir heyecan oluşmasını bekliyor. Ev – kira kıskacında kıvranan milyonlar “inandırıcı” bulurlarsa seçmende bir hareketlenme olabilir. Siyasette bu tür hamleler – atraksiyonlar hep yapılır. Kimi işe yarar, kimi de inandırıcılığın aşındığı zamanlarda boşa çekilen kürek olur. Bakalım bu defa ne olacak?

BİRKAÇ SORU:

Günlerdir İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in mitingde yaptığı konuşma tartışılıyor. Bilinen kamplaşma orada da oluşmuş durumda. Soyer sözlerinde ısrar ediyor, etrafında da bir hayli “keskin” bir çember buluyor. Benim merakım, sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konuya nasıl baktığı ile ilgili? O konuşmayı, o üslupta yapar mıydı mesela?

Mesela sürecin “Cumhuriyet mitingleri” niteliğine bürünmesi ihtimalini ve bunun siyasi sonuçlarını nasıl değerlendiriyor?

Mesela partili – partisiz sol cenahın iktidar eleştirileri çerçevesinde muhafazakâr alana yönelik “Klasik CHP kültürü” ekseninde bodoslama biçmelerini “Helalleşme” söyleminin altını oymak gibi görüyor mu? Gördüğüm kadarıyla “Helalleşme” parti dilinde de ciddi bir restorasyonu gerektiriyor.