Şu CoVID günlerinde, bir milli gün, bir dini gece (Kadir Gecesi) ve dini bir bayramı (Ramazan Bayramı) idrak edeceğiz.
Aslında milletçe içimiz buruk.
23 Nisan’ın ilk adı “Hakimiyet-i Milliye Bayramı” Daha sonra “Hakimiyet-i Milliye”nin yerini “Ulusal Egemenlik” aldı, “Milli”yi “Ulus”la değiştirdiler ve bir de “Çocuk” eklediler, oldu adı Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı! Bu bayram, Türkiye ve KKTC’de resmi bayram olarak kutlanır. Ayrıca Kosova’da “23 Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı” olarak da kutlanır.
“Bugün 23 Nisan / Neşe doluyor insan” diye okullarda eğitilerek bu günlere geldik.. Nisan baharın sıcak esintisinin duyulduğu şu günlerde, yakın tarihimizde başka şeyler de oldu. Mesela bugünümüzle ilgili olduğu için söyleyeyim, başımızın belası İstanbul Sözleşmesine giden yol, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 30 Nisan 2002 tarihinde “aldığı tavsiye kararı ile açılmış oldu. Ve bir Nisan günü de, İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilme kararının ardından, bundan sonraki süreci yönetecek olan, sözleşmenin yılmaz savunucusu bir hanım Aile Bakanı oldu.
27.4.1909’da Meclis-i Umumi-i Milli 240 Mebus, 36 ayan 2. Abdulhamid Han’ın Hall’ine karar verdi. Sultan kararı onaylayan fetva ile hall edildi.
İstiklal Mahkemeleri ile birlikte düşünüldüğünde büyük kıyımlara sebep olan, muhalefet ve resmi ideoloji eleştirisine karşı sopa olarak kullanılan 29 Nisan 1920’de çıkarılan ve 12 Nisan 1991’de yürürlükten kaldırılan Hıyanet-i Vataniye Kanunu, 71 yıl insanlara kök söktürdü.
Bir de E-muhtıramız var! TSK adına Genelkurmay Başkanlığının, cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile 27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23.20’de yayınladığı bir muhtıradan söz ediyoruz.
Mesela Teşkilat-ı Esasiye Kanunu veya nam-ı diğer 1924 Anayasası, 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanununu yürürlükten kaldırmıştır. 20 Nisan 1924’te başlatılan süreçte Anayasada 6 ok, devletin dininin İslam olduğu maddesinin kaldırılması gibi düzenlemeler yapıldı.
Bize anlatılan 23 Nisan’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması hadisesidir.
Aslında başlangıçta böyle bir bayram yoktu. Bu bayram, TBMM’nin açılışının 1. yılında kutlanmaya başlandı ve adı “23 Nisan Millî Bayramı” idi. Daha sonra 1927’deki Himaye-i Etfal Cemiyetinin savaşta öksüz ve yetim kalan çocuklar için bahar şenliği anlamına gelen bir şenlik olarak kutladığı Çocuk Bayramı, ardından 1935 yılında kutlanmaya başlanan Hâkimiyet-i Milliye Bayramı birleştirilerek tek bayram haline getirildi. 12 Eylül darbesi sonrası MGK, bu bayrama “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adını verdi.
Aslında tek parti döneminde akıllıca bir karar verilip, “Bayram ekonomisi”ne gidilmiş ve 3 bayram birleştirilmişti. Pekâlâ, 23 Nisan’dan 24 gün sonra kutlanan 19 Mayıs ile 23 Nisan birleştirilerek “23 Nisan Milli Hakimiyet, Çocuk ve Gençlik Bayramı” olarak kutlanabilir. Zaten, Samsun’a gidiş ve dönüşte Meclisin açılması, aynı çerçevede anlam ve değer kazanıyor.
Bu vesile ile sormak istiyorum: Mustafa Kemal’in Bandırma gemisi nerede, kim niçin bu gemiyi söktü ya da sattı. Kime sattı! Bayram yapıyoruz ama gemi sır oldu uçtu sanki. Hadi geminin ne olduğunu bilmiyoruz, seyir defteri nerede?.
Tamam, Mustafa Kemal Mayısta Samsun’a çıktı, 1919 Nisan ayında Kars’ta, konfederatif, başkanlıkla yönetilen, Meclisi, hükümeti, anayasası, ordusu, parası, pulu olan 18 yaşındaki erkekler ve kadınların oy kullandığı bir İslam Cumhuriyeti vardı. Sivas ve Erzurum kongrelerini biliyoruz da, neden bundan hiç bahsedilmez. Bu soruların cevabını bilen var mı?
Mesela neden 1. Meclis’in açılışını çizgi film ya da belgesel yapmayız. Neden bir küçük, 500 günlük, basit, süreci gün gün anlatan bir mikro tarih kronolojisi yayınlamayız!?.
23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM açıldı. O toplantıya Meclis-i Mebusan’daki çağrı yapılan 337 milletvekilinden sadece 115’i katılabildi. Hilafet ve Saltanatı korumak, ihya ve inşa için kurulan bu ilk meclisin çoğunluğunu İslam âlimleri oluşturuyordu. Meclis bir Cuma, Hacı Bayram’da başlatılan hatipler ve dualarla açılmıştı. Meclis binasının bir tarafında, daha sonra “irtica bayrağı” olarak tanıtılacak olan “Sancak-ı Şerif”, öbür tarafta, İttihat Terakki’den beri kullanılmakta olan ay yıldızlı bayrak vardı. İçeride Meclis kürsüsünün hemen arkasında “Aranızda müşavere ile karar verin” mealindeki ayet yazılı idi!
Daha sonra olan oldu, bir yıl sonra Maarif vekili Reşit Galip Bey’in kaleme aldığı, bugün uygulamadan kaldırılan “Andımız” çocuklar tarafından ilk kez okutuldu. Bu günler için Piyango, Balolar, Resepsiyonlar, özel oturumlar düzenlendi. TBMM’nin açılışından çok “Çocuk” imajı öne çıkartılmaya çalışıldı. Çocukların otoritelerin yerini alması, Ankara, il ilçe dış temsilcilikler, konsolosluklar ve okullarda törenler yapılageldi.
En azından 23 Nisan öncesi 2 ve sonrası 2 yılı anlamadan bugünü anlamak mümkün değil. Türkiye neden böyle ve nereye gidiyoruz sorusunun cevabı burada gizli.
Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarihten ders alınır. Selam ve dua ile.