İlginç değil mi Globalist’lerin birçok şeyi önce lokalleştirme, onu coğrafi olarak tanımlama, “yerli ve milli” hale getirip sonra “yerelden evrensele sloganı ile, kontrollü bir biçimde, Glolokalizm’le, “birleşik kaplar misali” sentezleme ve son aşamada modernize dilmiş, yeniden yapılandırılmış, geleneksel motiflerle “zenginleştirerek” seramoni, ritüel ve ikonografik öğelerle popüler bir din haline getirme çabaları sonucu, bir sürü “Dincik” çıktı. Bu “Yeni din” bir sürü din gurularının çıkmasına sebeb oldu. Dini referans alan astrolojik kehanetler türedi. NLP ile başladılar, şimdi her köşe başında bir psikolojik danışmanlık merkezi var Meditasyon hizmeti sunan. Transandantal Meditasyon artık sadece YOGA’yla sınırlı değil. Evrenin sırlarını bulunduğunu söyleyecek bir sürü şifacı şifa dağıtıyor, büyü, sihir, çözüyor, ezoterik bir aleme yolculuğa çıkıyorlar. Manevi arınma seansları yapıyorlar.
Bu yeni dinin de, bu yeni dinin dindarların da aslında ne İslam, ne Akaid, ne ibadet ne de ahlak olarak bir bağları yok. Sonunda Hristiyanların, Yahudilerin vardığı yere, yani Pedefolik Satanist Siyonizm’e varacaklar. Onlar Şeytanı, Şeytan da onları takdis edecek.
Bu nasıl olur dediğinizi duyar bibi oluyorum da küçük muhafazakâr bir ilde Swinger nasıl olur, Adana nasıl uyuşturucu da bir numaraya yükselir, bu şehirde Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen bir Karnaval düzenlenir de Karnavala çevre illerden katılımla, neredeyse Adana’nın nüfusuna yaklaşılır. Konu sadece laik çevrelerin sorunu değil, altın nesil dediğiniz İmam-Hatiplerin, İlahiyatların, Cemaat okullarının kurslarının, yurtlarının sorunu. Buraya nasıl geldik diye düşünürken, etrafınızdaki iş adamlarına, politikacılara, atadığınız bürokratlara, medianızdaki adamlara bakın. Kendi milletine sinkaflı küfreden bir adamın adını İlahiyat Fakültesinin kampusuna verirken düşünecektiniz bunu. Sonunda Ayasofya’yı açtınız da meşhur fıkradaki gibi sıra Bekri Mustafa’yı Ayasofya’ya imam yapmaya geldi. Henüz bu gerçekleşmedi ama, HABAT’ın hahamına, neredeyse Taksim camii konferans salonunda konferans verdireceklerdi!
Bırakın bunları, arka bahçenize alıp, holdingleştirdiğiniz Tarikatlar ne hale geldi bir de ona bakın.
Bizim metinlerimizde İrtica, rücu etmek, geriye dönmek anlamına gelir. Mürted, irtidad, sapma, yoldan çıkma anlamına gelir. Bugün İslam toplumu içinde yaşanan bu. Tabi “biz kimsenin kalbini yarıp içine bakmadık”. Onlar hakkında hüküm Allah’ındır. Şunu biliyoruz ki, “İman ettik demekle yakanızın bırakalıvereceğini mi sandınız” diye uyarıldık ve “VelAsr” de, “insanların çoğunun hüsranda olduğu” söylenir ve kurtuluşa erenler “istisna” olarak gösterilir.
Aşağıda, Kafirler, Münafıklar, Dinlerinden dönenler halinde birçok ayet meali bulacaksınız. Okuyup anlayalım ve ona göre amel edelim, insanları uyaralım diye aşağıya alıntılıyorum:
Nisâ 94'te “size selam verene 'sen Müslüman değilsin' demeyin” değilsin” demeyin; çünkü Allah katında sayısız ganimetler vardır. Daha önceleri siz de böyleydiniz. Derken Allah size lütufta bulundu. Bu sebeple iyi anlayıp dinleyin. Hiç şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır” denir. Biz onlara güzel örnek olalım, onları Hakka ve hayra çağıralım.
Nisa 89: “O münafıklar, kendilerinin küfre yuvarlandığı gibi sizin de o şekilde küfre yuvarlanmanızı ve sapkınlıkta eşit hâle gelmenizi isterler. Onlar, inanıp Allah yolunda hicret edinceye kadar sakın onları dost ve sırdaş edinmeyin. Şayet iman ve hicretten yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.” 90 “Ancak aranızda anlaşma bulunan bir kavme sığınanları veya ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı göze alamayıp size gelenleri öldürmeyin. Allah dileseydi onları üzerinize musallat ederdi de mutlaka sizinle savaşırlardı. Bundan böyle sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp barış teklif ederlerse, bu takdirde Allah size, onların aleyhinde bir yol tutmanıza müsaade etmez”. (…) 115 “Kim de, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e aykırı davranır, mü’minlerin yolundan başka bir yol tutarsa, onu döndüğü o bâtıl yolda bırakır ve cehenneme atarız. Cehennem ise, varılacak ne kötü bir yerdir.” (…) 137 “İman edip sonra kâfir olanlar, sonra yine iman edip tekrar kâfir olanlar sonra da inkârlarını iyice artıranlar yok mu, Allah onları kesinlikle bağışlamayacak ve onları doğru yola ulaştırmayacaktır”.
Hucurat 14: “Bedevîler, “İman ettik” dediler. Şunu söyle: “Henüz iman gönüllerinize yerleşmediğine göre, sadece boyun eğdiniz. Bununla beraber Allah’a ve resulüne itaat ederseniz yaptığınız hiçbir şeyi boşa çıkarmaz; Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” 15 “Müminler ancak, Allah’a ve resulüne iman eden, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad eden kimselerdir. İçleri dışları bir olanlar işte bunlardır”. 16 “De ki: “Allah göklerde ve yerde olanları bildiği halde Allah’a dininizi öğretmeye mi kalkışıyorsunuz! Allah her şeyi bilmektedir.” 17 “Boyun eğmelerini sana bir iyilik yapmış gibi gösteriyorlar. Onlara şöyle de: “Boyun eğmenizi bana yapılmış bir iyilik saymayın. Eğer samimi iseniz (bilmelisiniz ki) sizi imana yöneltmekle asıl Allah size lütufta bulunmaktadır.” 18 “Allah göklerin ve yerin gizlisini bilir. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.
Nisa 136: “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır”.
Tevbe 31: “Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır.
Bakara 217: “Sana haram ayda savaşmanın hükmünü soruyorlar. De ki: “O ayda savaşmak büyük günahtır.” Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Harâm’ı ziyâret etmeyi engellemek ve orada oturanları yerlerinden yurtlarından etmek Allah katında daha büyük günahtır. Çünkü fitne, adam öldürmekten daha beterdir. Güçleri yetse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Hanginiz dininden döner de kâfir olarak ölürse, işte onların amelleri dünya ve âhirette boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktir ve orada ebedî kalacaklardır”.
Ali İmran: 77: “Allah’a verdikleri sözleri ve ettikleri yeminleri önemsiz bir dünya menfaatine satanlar var ya, işte onların âhirette hiçbir nasipleri yoktur. Allah kıyâmet günü onlarla konuşmayacak, onlara merhamet nazarıyla bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır”. (…) 86 “İman ettikten, o şânı yüce Peygamber’in gerçekliğine bizzat şâhit olduktan ve kendilerine apaçık deliller geldikten sonra bile bile inkâra saplanan bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Çünkü Allah, öyle zâlimleri asla doğru yola erdirmez.” 87 “Onların cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetine uğramaktır”. 88 “Onlar bu lânetin içinde ebediyen kalacaklardır. Azapları hiç hafifletilmeyecek ve kendilerine en küçük bir mühlet de verilmeyecektir”. 89 “Ancak bundan sonra tevbe edip hallerini düzeltenler müstesnâdır. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir”.90 “Önce iman edip sonra inkâr eden ve ardından inkârlarını daha da artıranların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, doğru yoldan kayıp sapıklığa yuvarlananların tâ kendileridir”. 91 “İnkâr edip neticede kâfir olarak ölenler, kendilerini kurtarmak için dünya dolusunca altın verseler, yine de kabul edilmeyecektir. Onlar için pek acıklı bir azap vardır; onların hiçbir yardımcıları da yoktur”. (…) 106 “O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: “İmanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!”denilecek”. (…) 177 “İmânı verip küfrü satın alanlar, kesinlikle Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Üstelik, onlar için acı verici bir azap vardır”.
Maide 3: “(…) Bugün artık kâfirler dîninizi söndürmekten ve sizi dinden döndürmekten ümitlerini kesmiş durumdadırlar. O halde onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.(…)” 52 “Kalplerinde hastalık bulunanların: “Ne olur ne olmaz, korkarız ki zaman aleyhimize dönüverir de başımıza bir felaket gelir” diyerek, o zâlimlerin dostluklarını kazanmak için âdeta yarış yaptıklarını görürsün. Kim bilir, belki de Allah, mü’minlere bir zafer, bir ferahlık ihsân eder veya münafıklara doğrudan kendi katından bir musibet verir de onlar, içlerinde gizledikleri nifak yüzünden: “Eyvah, biz ne yaptık!” diye pişman olurlar”. 53 “O zaman mü’minler hayretle aralarında şöyle söylenirler: “Var güçleriyle Allah’a yemin edip, biz müslümanlarla beraber olduklarını söyleyenler bunlar değil miydi?” Onların bütün yaptıkları boşa gitti, böylece kayebedenlerden oldular.” 54 “Ey iman edenler! Sizden kim dîninden dönerse, Allah onların yerine yakında öyle bir nesil getirecek ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihâd ederler ve kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın öyle bir lutfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, lutfu ve rahmeti pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir.
Enfal 13: “Bu ceza, onların Allah ve Rasûlü’ne baş kaldırmaları sebebiyledir. Kim Allah ve Rasûlü’ne baş kaldırırsa şunu bilsin ki, Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.” 14 “İşte zâlimlerin dünyadaki cezası budur. Ey müşrikler, şimdilik tadın onu bakalım! Kâfirler için bir de cehennem azâbı olduğunu unutmayın!”
Nahl 106: ”Kalbi imanla dopdolu ve doygun olduğu halde baskı altında kalarak inkâra zorlanıp da bunu ancak diliyle yapan hâriç, her kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder ve bile isteye gönlünü küfre açarsa, böylelerinin üzerine dünyada Allah tarafından bir hışım çökecek, âhirette de onların payına çok büyük bir azap düşecektir”.107 “Onları böyle bir yola iten sebep, ancak dünya hayatına gönül verip onu âhirete tercih etmeleridir; Allah da, artık küfürde kökleşmiş o inkârcılar gürûhunu doğru yola erdirmez.” (…) 112 “(…) Bu ülkenin halkı emniyet ve huzur içinde yaşıyor; rızıkları her taraftan bol bol geliyordu. Sonra bunlar Allah’ın nimetlerine nankörlük edince, Allah da yaptıklarına karşılık onlara bütün benliklerini saran bir açlığı ve korkuyu tattırdı”.
Muhammed 25: “Doğru yol kendilerine iyice belli olduktan sonra gerisin geri dönenler yok mu, Şeytan onları fitlemiş ve onları uzun emellerin peşine düşürmüştür”. 26 “Bunun sebebi onların, Allah’ın indirdiği buyruklardan hoşlanmayanlara: “Biz, bazı hususlarda size uyacak, sizinle birlikte hareket edeceğiz” demeleridir. Halbuki Allah, onların gizli konuşmalarını da, sakladıkları her türlü gizliliği de bilmektedir”. 27 “Peki Melekler, yüzlerine ve sırtlarına vura vura canlarını alırken onların halleri nice olacak!” 28 “Evet, canları böyle çıkacak; çünkü onlar Allah’ı gazaplandıracak şeylerin peşine düştüler ve O’nun rızâsını kazandıracak itikat ve davranışları beğenmediler. Bu sebeple Allah da onların bütün yaptıklarını boşa çıkardı”. (…) 31 “Gerçek şu ki, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri ayırt edinceye; söz ve davranışlarınızdaki samimiyetinizin doğruluğunu ortaya çıkarıncaya kadar biz sizi sınamaya devam edeceğiz”. 32 “İnkâr eden, insanları Allah’ın yolundan alıkoyan ve kendilerine doğru yol iyice belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelenler, Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onların bütün yaptıklarını boşa çıkaracaktır”.
Selam ve dua ile.