Bugün son gün mü? Mısır'da yüz binleri, milyonları sokağa döken, isyan nasıl bir sonla karşılaşacak? Hüsnü Mübarek mi gidecek onlar mı geri adım atacak? Kahire sokaklarında sadece Mübarek rejimine değil, Ortadoğu'nun yüz yıllık kahredici, utanç verici tarihine meydan okuyanlar, bu cesaretleriyle bütün bölgenin kaderini değiştirip dünyanın dengesini mi bozacaklar yoksa kurşunlara mı hedef olacaklar?
Onlar da, Mısır rejimi de, bölgedeki baskıcı yönetimler de, ABD ve Avrupa da şunu biliyor: Mısır düşerse bütün bölge düşer. Bütün bölge değişir ve bu değişim yönetilemezse dünyanın dengesi değişir, yüzyıllık tarih tersine döner, çok büyük bir hesaplaşma başlar.. Herkes bunun nasıl bir hesaplaşma olabileceğini az çok biliyor. Dolayısıyla, sorun Mübarek'in gidip gitmemesiyle sınırlı değil. Öyle olsaydı, bir günde Mübarek'i Kahire sokaklarındaki öfkeli kalabalığın eline teslim ederler ya da bir malikaneye hapsederlerdi.
Mübarek'in iktidarı döneminde ABD bu ülkeye tam 60 milyar dolar para verdi. Mübarek onlar için 60 milyar dolarlık bir yatırım! Daha çok kazanacaklarını bilseler, altmış değil, yüz milyar doları çöpe atarlar. Ama neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. İsyanı ve değişimi yönetip yönetemeyeceklerini kestiremiyorlar. Diktatörlerden sonra halkın iktidara gelmesinin başlarına ne işler açacağını ise çok iyi biliyorlar. ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin tereddütlerinin kaynağı bu. Mübarek sonrası İslamcılar iktidara gelse tehlike, İslami bir görüntüsü olmasa bile halkın iradesi gelse yine tehlike. Bu yüzden on yıllardır bölgede demokrasi diye tutturdukları şey hep bir yanılsama oldu.
Mübarek de Mısır halkı da umurlarında değil. İsrail'in güvenliği, Süveyş Kanalı'ndan akan petrol ve Arap sokaklarının ülkelerine sahip olması.. Mesele bu.
Bugün son gün olur mu? Sokakların diliyle "Yevm-ul Cum'a, Yevm-ul Halas" olur mu? Olabilir. Mübarek gidebilir. Bu, sistemin de değişeceği anlamına gelmiyor. Siyasi ve ekonomik iktidarı ellerinde tutanlar gitmedikçe hiçbir şey çözülmeyecek. Ama yine de çok büyük bir başarı olacaktır. Bir gelenek başlayacak ve bütün bölgeyi sallayacaktır. Bölgedeki rejimler de, Batı da attıkları her adımda bu korkuyu yaşayacaktır. Mübarek'in gitmesi ya da bölgenin en güçlü rejiminin devrilmesinin gürültüsü Washinton'ın ve dünya başkentlerinin kulaklarını sağır edecektir.
Bugün tam tersi de olabilir. Ordu yönetime el koyabilir. Daha dünden isyancılara "evinize gidin" demeye başlamışlardı. "Bugün"den korkan ordu, içeride ve dışarıda bir çok merkezle yürüttüğü pazarlık sonucu sokakları kitlelere kapatabilir. Bu bir askeri müdahale de olabilir, Mübarek iktidarını korumak amacıyla yapılan bir müdahale de. Eğer bir askeri yönetim olursa ve bu uzun sürerse, en az Mübarek dönemi kadar kirli bir tarih yazılabilir. İsrail'in güvenliği, Suveyş'in durumu, bölgeye rengini veren ittifak ilişkilerinin geleceği her türlü senaryoyu muhtemel kılıyor.
Dileriz bugün Mısır halkının zaferini kutlayalım. Bir tarih, onursuzluklarla dolu karanlık dönem sona ersin. Dileriz Mübarek'in gizli ordusu sokakları kana bulamaz, Mısır ordusu Kahire meydanları kitleler için açık hapishanelere dönüştürmez. Eğer korkulan olursa, geçiş hükümeti döneminde müthiş tasfiyeler, binlere dayanan tutuklamalar yaşanacaktır. Ürkütücü şeyler görebiliriz.
Bölgedeki dönüşüm, arayışlar özellikle bir ülkenin uykularını kaçırıyor, İsrail'in. Benjamin Netanyahu'nun gecelere uyuyamadığını tahmin etmek zor değil. Sadece Amerika'nın değil, özellikle de İsrail'in dostları devriliyor. İsrail'i korumak için en az ABD kadar, Almanya-Fransa-İngiltere kadar yardımcı olan "dostlar" gidiyor. İslamcı tehditle savaştaki müttefik Yemen yönetimi zor günler geçiriyor. ABD-İsrail için garnizon devlet Ürdün de aynı durumda. Gazze savaşında İsrail ve Mısır istihbaratıyla ortak hareket eden Mahmud Abbas yönetiminin sonu geldi.
Mısır olmazsa İsrail Gazze'ye nasıl ambargo uygulayacak, orayı nasıl denetleyecek? Mısır olmasa, Ürdün olmasa, Yemen olmasa ABD ve İsrail, kendileri için tehdit oluşturan güçlerle nasıl mücadele edecek? Ya İsrail-ABD karşıtı bir kadro iktidara gelirse? İsrail için bundan daha büyük tehdit olabilir mi? Sina'dan algılanan tehdit nasıl önlenecek?
Şu an en endişeli ülke İsrail. Türkiye'ye karşı Mısır'la ortaklık kuran, onun desteğini alan Tel Aviv şaşkın. Dalga diğer ortaklarını da ardı ardına vurursa İsrail'in nasıl yalnızlaşacağını siz düşünün. Artık Türkiye ile uğraşacak hali de kalmayacak. Korkuyu paylaşmak, Batı'yı bu korkuya ortak etmek için yeni maceralara girişecek, askeri seçenekleri devreye sokacak belki. Ama daha şimdiden İsrail'in bütün güvenlik stratejileri çökmüş olmuş durumda.
1996'da ABD ile yeni strateji planları yaparken, Türkiye'yi de buna ortak ederken hesapladıkları bu değildi. İran, Irak, Suriye tasfiye edilecekti. Mısır, Ürdün ve diğer ABD müttefiklerinin de desteğiyle yeni bir Ortadoğu dizayn edilecekti. Tabii ABD'nin çıkarları, İsrail'in varoluşunu güvenceye almak için. Bu amaç uğruna Türkiye'yi nasıl hoyratça kullandılar, iç politikayı bile buna göre dizayn ettiler? Bölgenin dinamiklerine öyle ağır darbeler vurdular ki, bugün Kahire'de olan ve bölgeyi sarsan dalgayı bu şekilde geciktirdiler. Ne oldu şimdi? Hani nerde o strateji? Bütün hesapları bozuldu, bozulacak da.
Bugün Mısır için son gün, zafer günü olabilir. Bugün acı bir gün de olabilir. Ama artık, özgürlük ve onur için sokaklara dökülen kitleleri kandırabilecekleri hiçbir malzemeleri kalmadı.
Ellerinde tek şey var, o da kurşun! Eğer bunu kullanırlarsa çok acı bir tarih yazmış olacaklar. Sonrası? Sonrası kitlelerin öfkesinin önünde hiçbir şekilde duramayacaklar, intikam çok acımasız olacak.. Bugünün Mısır için de, yüz yıldır köleliğe, onursuzluğa mahkum edilen kitleler için de zafer olmasını diliyoruz. Unutmayın, bu zaferi geciktirseler de önleyemeyecekler.
Çünkü; bütün bu olanlar yirminci yüzyılın rövanşı. Bu tarih tersine dönecek, dönmeli!
YENİŞAFAK