Bugünlerde bir tarih yazılıyor... Haberiniz var mı?

Hasan Karakaya


  
 
Hani, "berber koltuğu"na oturan adam; "Saçlarım ak mı, kara mı?" diye sormuş da, berber; "Az sonra önüne düşünce görürsün" demiş ya, bu "referandum süreci" de, ona benzedi... Kimin "yalan" söylediği, kimin "doğru"yu dillendirdiği, tek tek düşüyor gazete sayfaları ve televizyon ekranlarına!.. Kim "tuzak" kuruyor, kim "dürüst" davranıyor, "kimler, kimlerle iş tutuyor", bunlar da birer birer "deşifre" oluyor!.. Aslında, şu "referandum süreci" veya "referandum"un kendisi, hiçbir işe yaramasa da, "maskelerin düşmesine" ve "zihniyetlerin deşifre olmasına" vesile olmuştur ki, sırf bunlar bile "toplumun yararına"dır!.. En azından "maske altındaki çehreleri" tanımış, kimlerin "gizli ajanda"larının bulunduğunu öğrenmiş olduk!.. Eğer "referandum süreci" olmasaydı; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun "villa"larını ve "aile boyu sigorta üçkâğıdı" çevirdiğini öğrenemezdik... Dahası, "yüksek yargı" ile "BDP kurmayları" arasındaki, "gizli görüşmeleri" de bilemezdik!..
İyi ki "referandum süreci" yaşıyoruz da, "ak saç, kara saç" tek tek düşüyor önümüze!..
DERİN YARGI"YA İKİ SUÇÜSTÜ!
Biliyorsunuz, 31 Ağustos Salı günü Vakit"in sürmanşetinde "Derin yargıya suçüstü" başlıklı bir haber vardı... Bu haberde; "Yargıtay üyeleri"nin internete düşen ses kayıtlarında "PKK ve BDP ile işbirliği"nin detayları gözler önüne seriliyordu...
Haber, özetle şöyleydi:
- Yargıtay Üyeleri Hamdi Yaver Aktan (8. Ceza Dairesi), Yusuf Uluç (8. Hukuk Dairesi Başkanı) ve Fatih Arkan"a (10. Hukuk Dairesi) ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarında ana gündem konusu referandum.
BDP"nin, referandumu boykot kararını, aralarında geçen görüşmeler neticesinde aldığı konuşuluyor. Kayıtta BDP"nin öneminden bahsediliyor. BDP"nin Kürtlerin yobaz bölümü olmadığı, yöneticilerinin solcu olduğu, CHP"ye çok yakın olduğu, referandum sürecinde CHP"nin BDP"nin elinden tutması gerektiği konuşuluyor.
- "Öcalan"a bu süreçte çok ihtiyaç var" denilen ses kaydında, Yargıtay üyelerinin, BDP ile teması, Ergenekon sanığı İlhan Cihaner"in avukatı olan Turgut Kazan üzerinden sağladığı da itiraf ediliyor.
Bu "yalanlanmayan", tam aksine "doğrulanan" ve "gereğinin yapılacağı" bildirilen konuşmaların özü ve özeti şuydu:
- CHP, BDP"nin elinden tutmalı...
- BDP ile görüştük, boykot kararı aldılar.
- BDP, Kürtlerin "yobaz" bölümü değil!
- Öcalan"a şimdi çok ihtiyaç var...
- "Evet" çıkmamalı, yoksa işimiz biter.
- Kaos olsun, ben kaostan yararlanırım.
DERİN YARGI"DA "EVET" PANİĞİ!
Birçok gazete gibi, Vakit de bu skandala geniş yer ayırdı... Hatta Vakit, "dahasını" da yaptı ve yine internete düşen "ikinci ses kaydı"nı da yayınladı...
Malûm, 3 Eylül Cuma günkü manşetimizde; Yargıtay üyelerinin, referandumda "Evet" çıkmaması için "nasıl çalıştıkları" gözler önüne seriliyordu.
Çok tartışılan yeni kayıtta;
HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun"un YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan"a verdiği çarpıcı direktifler bulunuyordu... Referandum öncesi giderayak yapılması planlanan atamalar ve terör örgütleri ile ilişkisi olan kişilere duyulan sempati sözcükleri ile dolu ses kaydında kan donduran planlar yer alıyordu!..
HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun, Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan ile bir grup yargı mensubu arasında geçtiği iddia edilen görüşmelerde, Ertosun olduğu iddia edilen kişi, Ergenekon savcılarını "militan" diye niteliyordu...
Kayıttaki en çarpıcı nokta ise, 12 Eylül sonrası "gidici" olduklarının farkında olan Ertosun"un, YARSAV Başkanı Tarhan"a; "Yargıda yapabileceğimiz konular nelerse, bizlere bunları getirin. Biz ayrılmadan bunları gerçekleştirebiliriz" talimatında bulunmasıydı!..
Dediğimiz gibi, bu "ses bantları" yalanlanmadı!.. Hatta Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, haberler üzerine "işlem yapma" sözü verdi... İnşallah, bu sözünü tutar!.. Zira, 4 ay önce ortaya çıkan "Savcı İlhan Cihaner"i kurtarma plânı" üzerine de "işlem yapmaya" söz vermiş ama "sözünün gereğini" yapmamıştı!.. Dileriz bu defa yapar!..
Çünkü biz, bu işin takipçisi olacak ve hep soracağız: "Ne yaptınız?"
AİLE BOYU SİGORTA ÜÇKÂĞIDI!
Vakit"in geçen hafta gündeme getirdiği en önemli olaylardan biri de; "İktidara geldiğimizde soymayacağız, soydurmayacağız" diyen ama bizzat kendisi, "SSK"daki soygun"dan dolayı "yargılanacak" iken "Rahşan Affı" ile kurtulan Kemal Kılıçdaroğlu"nun; "aile boyu sigorta üçkâğıdı" yaptığını ortaya koyan haberimizdi.
Çünkü Kılıçdaroğlu"nun;
14 yaşındaki oğlu Kerem ve 10 aylık torunu Duru"nun ardından, kızları Azime Aslı ve Zeynep Kılıçdaroğlu"nun da usulsüz yollardan sigortalı yapıldığını gözler önüne sermiştik!..
Hem de, "iddia" olarak değil, "belge"leriyle!..
Vakit"in ulaştığı SSK dökümlerine göre Kılıçdaroğlu"nun, Ankara"da yaşayan ve o tarihte lise öğrencisi olan küçük kızı 1979 doğumlu Zeynep Kılıçdaroğlu ve büyük kızı 1976 doğumlu Azime Aslı Nadir Kılıçdaroğlu, üstelik okullarının devam ettiği bir dönemde, merkezi İstanbul"da bulunan Ekinciler Holding bünyesinde çalışıyor gösterilip, birer aylığına sigorta ettirilmiş!
Ne enteresandır ki;
"Sigorta yapan adres" hep aynıydı!..
Evet, "Ekinciler Holding!"
Kılıçdaroğlu"nun oğlu Kerem de, kızları Zeynep ve Aslı da, hep "Ekinciler Holding"te çalışıyor" gösterilip, "sigorta" ettirilmiş!..
Ve yine, ne "tesadüf"(!)tür ki;
Her üçü de, "birer ay çalışmış"(!)lar!
Sanıyoruz, bu "haber"lerin gereğini de SGK yapacaktır!.. Çünkü Vakit, bu konunun da takipçisi olacaktır!.. Bu skandalı; "dürüstlük edebiyatı" yapan Kılıçdaroğlu"na da, SGK"ya da sormaya devam edeceğiz!..
Soracağız ki;
"Maske"ler düşsün,
"Gerçek çehre"ler çıksın ortaya!..
Milletimiz "gerçek"leri görsün!..
DİYARBAKIR MİTİNGİNİ YERİNDE İZLEDİK!
Geçen hafta Cuma günü, malûmlarınız olduğu üzre, "Tayyip Erdoğan"ın Diyarbakır mitingi"ni takip ettik...
"Tarihî önem" atfedilen, "beklenti çıtasının hayli yüksek tutulduğu" bu mitingi hem "yerinde" izleme imkânı bulduk, hem de uçaktaki sohbetimizde Başbakan Tayyip Erdoğan"ın "gündemdeki konular"la ilgili görüşlerini öğrenme fırsatı bulduk...
Gerek "Diyarbakır mitingi"ni, gerek miting sonrası "uçak sohbeti"mizi Cumartesi ve Pazar günleri sizlere yansıtmaya çalıştık!..
Özetle söylemek gerekirse;
Başbakan Tayyip Erdoğan, birilerinin arzu ettiği gibi, "CHP ve MHP"nin tuzağına" düşmedi!.. Hatta, "miting meydanı"ndan onlara çağrıda bulunup; "Bana konuşma metni dikte etmeyin!.. Ne söyleyecekseniz, gelin, bu meydandan kendiniz söyleyin!" dedi ki, "Diyarbakır"a gelemeyen" CHP ve MHP"ye "okkalı bir cevap" vermiş oldu...
"Kamplaşmayı körüklemek" yerine; "yatıştırıcı ve de yapıştırıcı" bir konuşma yapıp, dedi ki;
"81 vilayet, bizim vilayetimizdir... 73 milyon, benim öz be öz kardeşimdir... Hiçbir ayrım yok... Zılgıt da bizim, Horon da... Halay da bizim, Zeybek de."
Ve arkasından, "işkence sembolü" olarak anılan Diyarbakır Cezaevi"nin "kapatılacağını" söyledi ki, o an, meydandaki coşku ve heyecan görülmeye değerdi...
Gerek haberlerimizde, gerek yazılarımızda bunları sizlerle paylaştık... Kısaca ifade etmek gerekirse, "12 televizyon kanalı"nda tam "58 dakika" boyunca "kesintisiz" yayınlanan bu tarihî mitinge, biz de "tanıklık" ettik... İnşallah, "Diyarbakır izlenimleri"mizi aktarmaya devam edeceğiz...
Vakit, içinde yaşadığımız şu "tarihî günler"de, üstlendiği "tarihî görev"leri yerine getirmeye devam edecek inşallah... Bunun içindir ki; "Vakit"i izlemeye" devam edin... Ki; "haber"lerden "haberdar" olun ve tarihe birlikte tanıklık edelim...
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

vakit