Ekim 1999'da Rus ordusu yeniden Çeçenistan'a giriyor. Masahdov Moskova'yla görüşme yollarını arıyor, bu işi tatlıya bağlamak için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu bildiriyor, fakat Rusya'nın 'yükselen yıldızı' Putin hiç oralı olmuyor. Çeçenistan yönetimini artık tanımadıklarını ilan ediyor Putin. Milli Gazete'de yazdığım bir yazıda, işin bu noktaya varmasına sebep değilse bile vesile olan Basayev'i kınıyorum (Aleksandr Lebed, bir konuşmasında, kendisini Çeçenlere taviz vererek Rusya'yı küçük düşürmekle suçlayanlara şöyle bir cevap vermişti: "Ben o barış anlaşmasını Rusya'ya zaman kazandırmak için imzaladım. Ordumuz savaşa hazırlıksız yakalanmıştı. Gerekli hazırlıkların 1999 sonbaharından önce tamamlanamayacağını hesap ettim." Yani Ruslar barışı her halükarda bozacaklardı. Fakat Basayev'in Dağıstan'a müdahalesi olmasaydı savaş belki ertelenebilir, Çeçenistan savaşa daha hazırlıklı hale gelebilirdi. Allahu âlem). Basayev'le ilgili yazım büyük tepki çekiyor, protesto taarruzuna uğruyorum ve Bülent Yıldırım bu taarruzu da benimle beraber göğüslüyor: "Basayev'e muhabbetimiz baki, fakat bu iş başka."
Artık savaş başlamıştır. Ruslar, Çeçenistan'ın başkenti Caharkale (Grozni)'de pazar yerini bombalıyor. 140 sivil Çeçen bu saldırıda hayatını kaybediyor. Katliamla başlayan Caharkale kuşatması, dört ay boyunca, katliam üstüne katliamla devam ediyor. Evler, camiler, hastaneler, okullar acımasızca bombalanıyor. Moskova yönetiminin "Grozni'den güvenli çıkış" garantisine güvenip şehirden ayrılan Çeçenlerin konvoyları bile bombalanıyor. Barışı koruma çabalarından sonuç alamayan Mashadov, bu süreçte, çaresiz, üniformasını yeniden giyip direnişin başına geçiyor; Basayev ve Hattab'la omuz omuza savaşıyor. Bülent Yıldırım ve ben de bu noktada onları bırakıp Ruslarla saf tutamıyoruz tabii!
OCAK 2005. İkinci savaş altıncı yılı. Çeçenler -mücahitler ve Rusya yanlıları- kendi aralarında da savaşıyor. Barış çağrılarından vazgeçmeyen Mashadov'la barışın adına bile yanaşmayan Basayev-Hattab ikilisi arasında da sıkıntılar devam ediyor. Muıstaribim. Derken, Bülent Yıldırım'dan bir telefon; "Acilen görüşmemiz lazım" diyor. Acilen görüşüyoruz. "Hayırdır inşaallah" diyorum, "Hayırdır elhamdülillah" diyor. Çeçen direnişinin en radikal unsurlarının bile Moskova'yla uzlaşma temayülü göstermeye başladıklarını, genişletilmiş özerklik formülüne sıcak baktıklarını ve müzakere masasının bir an evvel kurulmasını arzu ettiklerini bildiriyor. 1999 sonbaharından beri devam eden katliamların durması ve mücahitlerin yaptığı hataların telafisi için bu fırsatın mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Moskova'daki havanın nasıl yumuşatılabileceğine dair fikirlerini aktarıyor. Basının, sivil toplum örgütlerinin ve hükümetin yapabileceği şeyleri sıralıyor. 'Barış seferberliği' için ne gibi girişimlerde bulunduklarını / bulunmaya hazırlandıklarını anlatıyor. Benim de bu konuda elimden geleni yapmamı istiyor"
Karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bu arada Gerçek Hayat dergisinde Rusya'nın İslam Konferansı Teşkilatı'na üyelik müracaatı hakkında şöyle bir yazı yazıyorum: "Putin, İslam Konferansı Teşkilatı'nın yaktığı yeşil ışığı, son söz olarak değil, bir iyi niyet jesti olarak görmeli ve bir an evvel mukabil jestini yapmalıdır. Eğer Putin, Çeçenistan meselesinde geleneksel Rus siyasetinin zincirlerinden kurtulur, hayal gücünü ve zekasını bu meselede de kullanır ve Çeçenlerle doğru dürüst bir anlaşma imzalama cesaretini gösterirse (ki Çeçen mücahitlerinin son yıllardaki operasyonları Rusya'yı anlaşma masasına oturtup iki taraf için de makul sayılabilecek bir anlaşmaya varılmasını temine matuftur), İslam dünyasının kapıları Rusya için ardına kadar açılacaktır."
Bülent Yıldırım ve diğer İHH yöneticileri o günlerde birçok siyasetçi ve bürokrata ulaşıp, AK Parti Hükümeti'nin Çeçenistan'da barış için inisiyatif almasını temin etmeye çalışıyor. Rusya Parlamentosu'nun Duma kanadından bir milletvekili ile de görüşüyor arkadaşlar. Direnişle de temas var. Umutluyuz.
ŞUBAT 2005. Mashadov tek taraflı ve şartsız ateşkes ilan ediyor. Basayev ve arkadaşları da ateşkese uyacaklarını ilan ediyorlar. Mashadov, Putin'e, "Danışmanlarınız sizi yanıltıyor. Yarım saat baş başa görüşebilirsek sorunu çözebiliriz" diye sesleniyor. Umudumuz artıyor.
MART 2005. Rus komandoları Mashadov'u bir ihbar üzerine yakalıyor ve elindeki zeytin dalıyla birlikte kurşuna diziyor. Putin, cinayeti işleyen komandolara madalya takıyor. Öylece kalakalıyoruz.
***
Gelelim Ramazan Kadirov meselesine" Ve bağımsızlık mücadelesinin iyice marjinalleşmesi meselesine"
Pazartesi günü inşaallah.
yenişafak