Bursaspor-Amedspor husumetine dair

Hakan Albayrak

Bursa’da oynanan Bursaspor-Amedspor maçında Amedspor oyuncularına tribünlerden yabancı maddeler atıldı ve bunlardan bir tanesinin isabet ettiği kaleci Cantuğ Temel yere düştü.

Yetmedi; ‘derin devlet’ cinayetlerine hasreti ifade eden posterler açıldı Bursaspor tribünlerinde.

Ne ilginçtir ki Bursaspor Kulübü, resmî Twitter hesabı vasıtasıyla konu hakkında yaptığı açıklamada, bu rezalete tepki göstermek yerine bu rezaletin doğurduğu infiale tepki gösterdi.

Şöyle:

“Anlamadan, bilmeden oturdukları yerden ahkam kesenlerden sadece ‘futbol oynamaya gittiğimiz’ Diyarbakır’daki maçın sonrasında da aynı duyarlılığı beklerdik…”

Neymiş anlaşılmayan?

Neymiş bilinmeyen?

Geçen Eylül ayında Diyarbakır’da oynanan Amedspor-Bursaspor maçında Bursaspor oyuncularına tribünlerden yabancı maddeler atıldığı biliniyor.

O maçta Irak Kürdistan Bölge Yönetimi bayraklarının açıldığı da biliniyor.

Bu bilgiler bizi Bursa’da yaşanan o rezaleti ‘anlamaya’ mı sevk etmeli?

Cahil fanatik bir taraftara sorsanız herhalde ‘Onlar bizim takımımıza saldırdı, biz de onların takımına saldırdık; hepsi bu’ deyip geçecektir; kulübün yukarıda mezkûr açıklaması daha ‘incelikli’ ama sonuçta aynı kapıya çıkmıyor mu?

Üstelik, 1990’lı yıllardaki faili meçhul(!) cinayet furyasıyla özdeşleşen “Yeşil” (Mahmut Yıldırım) ve “Beyaz Toros” posterlerinin ifade ettiği dehşet verici eğilimlere de çanak tutmuş olmuyor mu Bursaspor Kulübü?

Kulübün kendisi böyle davranırsa, taraftarları arasındaki cahil fanatiklerin böylesi rezilliklerinin önüne nasıl geçilecek?

Geçilmesin mi önüne?

Önü iyice açılsın mı hatta?

***

Bursaspor ile Amedspor (eskiden Diyarbakırspor) arasındaki husumet, 2009-2010 hadiselerine dayanıyor.

26 Eylül 2009’da Bursa’da oynanan maçta -herhalde ‘Kürt = Terörist’ mantığıyla- “PKK dışarı” diye slogan atılmış ve 6 Mart 2010’da Diyarbakır’da oynanan maçta buna ‘misilleme’ olarak sahaya -maçın iptaline yol açacak kadar çok- yabancı madde atılmıştı.

Maçtan sonra Bursaspor oyuncularını taşıyan aracın taşlanması da cabasıydı.

Bu hadiseler üzerine Yeni Şafak’ta “Bursa ve Diyarbakır’da kaçırılan fırsatlar” diye bir yazı yazmıştım.

16 Mart 2010 tarihli o yazıdan bir bölüm:

“Kendilerini vatanın bölünmez bütünlüğü davasının milisleri olarak gören o Bursaspor taraftarında biraz akıl ve izan olsaydı, Diyarbakırlıların nefretini çekerek bu davaya hizmet edemeyeceklerini idrak edip, Diyarbakırspor’u ‘Türkler-Kürtler Omuz Omuza’ diye karşılarlardı.

O Diyarbakırspor taraftarlarında biraz akıl ve izan olsaydı, Bursa’daki ‘PKK dışarı!’ alçaklığına rağmen -hatta tam da bu yüzden- Bursaspor’u çiçeklerle karşılayarak Kürt düşmanlarına esaslı bir insanlık dersi verir ve Kürt Açılımı’nı sabote etmeye çalışanları ters köşeye oturturlardı.

Böyle küçücük bir jestle memleketin çehresi aydınlatılabilirdi.

Birliğe-bütünlüğe ve Kürtlerin hakkına-hukukuna hizmet edecek olan bu gibi jestler için daha çok fırsat doğar ama fırsatları değerlendirecek ‘taraftarlar’ yoksa ne fayda?

Varsa görelim.”

***

Bugüne o günlerden geldik ve şuursuzluk yarışı devam ederse -maazallah- daha kötü günler de görebiliriz.