Filistin'de yayınlanan El-İstiklal gazetesinde Eymen Halid'in "Yeni Osmanlılar ve Yeni Memluklular" başlıklı bir yazısı çıktı. Halid bu yazıda Türkiye hükümetinin bölgesel işbirliği ve bütünleşme yönündeki Ortadoğu açılımlarını öpüp başının üstüne koyarken, Memlukluların son yıllarında olduğu gibi birbiriyle didişen ve halklarıyla da kavgalı olan Arap devletlerinin sergilediği manzarayı yerin dibine batırıyor. Halid'e göre Türkiye'nin yöneticileri "Yeni Osmanlılar", Arap ülkelerinin yöneticileri ise "Yeni Memluklular".
"Yeni Osmanlılar" deyince"
Hükümetin Ortadoğu açılımlarını "bir Amerikan tezgâhı olarak Yeni Osmanlıcılık"la izah etmeye kalkışanlar hemen üstüne atlamasınlar bu benzetmenin. Başka bir şey konuşuyoruz. Nitekim, Kuveyt'te yayınlanan Er-Ruye gazetesinde Muhammed Fevzi, bizdeki ulusalcılar gibi düşünen bazı Arap milliyetçilerine cevap mahiyetindeki bir makalesinde, konuştuğumuz şeyin "bölgesel Arap sistemine alternatif oluşturacak yeni bir Ortadoğu sistemini pazarlama yönündeki ilk adım" olarak görülmemesi gerektiğini, bilakis, Arapların menfaatlerine (de) hizmet eden "yeni bir Nasırcılık" olarak görülmesi gerektiğini yazdı.
Dedi ki:
"Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan Arap ve Müslümanların çoğunluğunun kalbine girdi. Erdoğan, hayatını Arapların şanını yüceltmeye ve Filistin davasını savunmaya adayan Mısır lider Cemal Abdül Nasır'ı hatırlatıyor. Türkiye Başbakanı bugün bölgesel ve uluslararası bir güç olacak yeni bir Türkiye üretiyor. Bunu da Irak ve Suriye'den başlamak üzere, komşu ülkelerle uzun vadeli stratejik ortaklıklar ağı kurarak yapıyor. Bu ağ sanayi, tarım ve ticareti kapsıyor; sınırları bugün Suriyelilere açan, yarın da Iraklılara açacak olan ortak bir çıkarlar üçgeni kurulmasını içeriyor. /"/ Bazı Arap yorumcular Türkiye'nin politikalarını, bölgesel Arap sistemine alternatif oluşturacak yeni bir Ortadoğu sistemini pazarlama yönündeki ilk adım olarak niteliyor. Bu komplo teorisi bir yana, Türkiye'nin Arap sorunlarına yaklaşımı ve bu sorunları benimsemesi her iki tarafın da çıkarına. Eski ABD başkanı George W. Bush'un ilan ettiği yeni Ortadoğu bugün tarihin çöplüğünde. Yeni Abdül Nasır'ın hayat hikâyesini ve yürüyüşünü lekelemeyin." (Kaynak: Radikal)
Bir de, Türkiye'nin İran'ı zayıflatmaktan ve Ehl-i Şia'yı zafiyete düşürmekten başka bir gayesinin olmadığına inananlar var"
Şiilerle yan yana gelmeyi günah sayıp Türkiye'nin İran'la yakınlaşmasına karşı çıkanları da unutmayalım"
Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, 11 Kasım Şehitler Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, bu zümrelerin ikisini de utandırması gereken şeyler söyledi:
"Bizim bugün, bölgenin sorunlarını çözmek için daha fazla işbirliği yapmamız gerekiyor. Amerika'dan sorunlarımızı çözmesini bekleyemeyiz. Çünkü Amerika sorunları çözmez, sorun üretir. Bu ümmetin önderleri, sorunların çözülmesi için çaba sarfetmelidir. Bölgemizdeki işbirliğinin daha da arttırılmasını, genişletilmesini istiyoruz. Türkiye'nin bölgedeki yeni rolüne, son derece olumlu bakıyoruz. Bazıları, Türkiye'nin rolüne, mezhepçi bakış açısıyla yaklaşıyor. Sünni Türkiye'nin, Şii İran'ın bölgedeki yerini alacağını düşünüyor. Biz, şayet Sünni olan Türkiye, Filistin'i ve Mescid-i Aksa'yı savunursa, İran'dan önce Türkiye ile beraber oluruz. Dahası da var: Biz, Mescid-i Aksa ve Kudüs'ü savunan komünist Venezuela'nın da yanındayız."
Var mı başka itirazı olan?