Her şey değişiyor, hem de çok hızlı ve bu değişim daha da hızlanarak devam edecek.. İnsanoğlu artık ışık hızı ile iletişim kurabiliyor. Bu beraberinde daha birçok şeyi getirecek. Daha işin başındayız.
Yapay zeka ile başlayan süreç, yepyeni bir dünyanın inşası için yeni bir başlangıç olacak..
Din algısı, devlet, bilim, teknolojideki büyük değişimden söz etmiyorum, daha farklı bir dünya geliyor.
Mesela düşünsenize emeğin para etmediği bir dünya! Ve enerji sudan ucuz!
Biliyorum, “yok canım” diyeceksiniz, teknolojiyi de üreten insan değil mi? Böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Teknoloji artık bağımsız bir “birey”e dönüşüyor. Erbakan “Fabrika yapan fabrika”dan söz ediyordu, artık makine yapan robotlar geliyor. Bu robotlar kendini onarabilecek ya da kendi benzerlerini üretebilecek.. Üreme organları yok ama daha kolay üreyebilecekler. Yazılım yapan yazılımlar ya da insanımsı robotlar geliyor.
Sözünü ettiğimiz “mutfak robotları” değil. İnsanlarla iletişim kurabilen robotlardan söz ediyoruz.
“Emek” büyük ölçüde robotlara yüklenince, istihdam politikaları ne olacak? “Şoförsüz otomobiller” gelmeye başladı. Yarın öğretmene ve fabrika işçilerine de gerek kalmayacak. Bu insanları ne yapacaksınız. Bunların vergisi, sigortası ne olacak?. Sendikalar ne olacak. Robotların eve ihtiyaçları yok. İskandinav ülkeleri mesai saatini 8’den 6’ya, çalışma gün sayısını 5’den 4’e çekti. Yakın gelecekte çalışma gün sayısı daha da azalacak, mesai saatleri de. Geri sayım devam edecek!
Bu robotlar her şeyi tanıyor, herkesi tanıyor, bütün dilleri konuşuyor. Eğitime gerek yok. Yüklüyorsunuz bitiyor. Alt zeka grubu, üst zeka grubu yok. Ana kart, işletim sistemi ve sensörler, RAM, REM kapasitesi ile sınırlı bir alt-üst seviye. Hatta Raspbery Pi’de olduğu gibi Web tabanlı bir entegrasyonla her şey mümkün. Aynı teknoloji ile benzer dataları insanlara da yüklemek mümkün. Suya yüklenen datalar insana aktarılabiliyor artık. Bio resonance tekniği ile beyninizin belli fonksiyonları kopyalanabiliyor ya da beyninize data transfer edilebiliyor. Subliminal edu. ile bilgileşim mümkün. Bu yöntemle insanlar robotik sistemler ya da info tech. imkanları ile çok yakın bir gelecekte hayvanlarla da karşılıklı haberleşebilecekler.
İnsan beynini
eden yöntemlerle hayvanlar da manipüle edilebilecek. Hayvanlar bu maksatla iyi ya da kötü maksatlar için kullanılabilecek.
Bilişim, GENOM, maddenin temel yapısına ilişkin buluşlar sonucu dünyanın ve dünyalıların serüveni, bundan sonraki zamanlar için son Peygamberin gelişi ile başlayan en büyük devrimden sonra gerçekleşen en radikal değişim olarak tarihe geçecek bir değişime hazır olun.
DNA’nın çözülmesi ve hücrenin manipüle edilmesinden sonra canlı organizmalarla ilgili birçok şey mümkün artık. Bitki, hayvan ya da insan fark etmiyor. Işık hızı ile ve ışık kalınlığında bir enstrümanla nesnenin ana çekirdeğine müdahale edebiliyoruz.
CERN’de insanoğlu atom altı parçacıklara müdahale etmek istiyordu. CERN’deki deney insanların ufkunu aydınlattı. Artık insanoğlu maddenin yapısını değiştirebilecek. Füzyon teknolojisi ile maddenin içindeki ve evrende var olan ya da dünyayı ve uzay cisimlerini itme-çekme gücü ile boşlukta tutan o büyük enerjiye ulaşılmış olmalı. Ortamdan ya da maddeden enerji soğurması tartışılıyor bugün.
Dahası da var. Maddenin 4. hali, yani gaz, sıvı ve katı hali dışında Plazma biçimine de ulaşıldı. Daha önce “ağır su” keşfedilmişti. Artık canlı organizmanın özüne insanoğlunun müdahalesi gibi kimya ve fizik yolu ile, elektromanyetik yöntemlerle maddenin özüne müdahale edilebiliyor.
Gelecekte neredeyse okula da gerek kalmayacak. Birçok şeyi ezberlemeniz de gerekmeyecek. Okul, iş, mahkeme her şey değişecek. Sanal cemaat toplulukları oluşacak, oylama evinizden olacak. E devleti, e-belediyeyi geç, e-demokrasi geliyor. Sanal parlamento senaryoları yazılıyor. AVM’leri unutun gitsin. Her istediğiniz kapınızda uçan otomobiller geliyor. Mesafeler kısalıyor. Ankara İstanbul 15 dakika. Hac ve Umre 45 dakika, ABD 1 saat. Uzayda madencilik, Hiperluplarla yeraltında yerçekimsiz ortamda süper sonik hızlı ulaşım imkanları ile yepyeni bir dünya.
Askeri kışlaların duvarlarında hâlâ fotoğraf çekmek yasak tabelaları var. Uydu fotoğrafları ile yerin 40 metre altını tarayabiliyorsunuz artık. Geriye ne kaldı ki!
Biz Web’i konuşurken bir yandan Black web, namı diğer Deep web oluştur, diğer yandan Blockchain ile tanışıyoruz. Daha kağıt para (Kaime) üzerinden Enflasyon ve Faiz/Riba ilişki ile ilgili tartışma bitmeden sanal para çıktı. Daha gerçeklikle ilgili tartışmalar bitmeden artırılmış gerçeklikle karşı karşıya kaldık.
Geçtiğimiz cuma hutbede sanal alemdeki haramlar gündemdeydi. Boşa geçen zamanlar, kumar, porno, yalan haberlerin fıkhi sonuçları üzerinde ahlaki uyarılarda bulunuluyordu. Bunlar güzel sözler ama, yalanın artırılmış gerçeği saniyede 300.000 km yol kat ederken bizim hızımızın bu şekli ile buna ulaşması mümkün değil. Biz elektrikli otomobilleri, İHA’ları başardık ama gelecek çok farklı olacak ve zaman çok dar.. Ne üzücü bir şey, hâlâ bir Milli Data Merkezimiz yok. Milli bir işletim sistemimiz, Süper bilgisayarımız, arama motorumuz, güvenlik yazılımımız yok. Ve hain bir el bunu engelliyor. Ve biz bu konuyu gündem yapamıyoruz. Bunu konuşmadığım kimse kalmadı sanki. Defalarca yazdım. Ama değişen bir şey yok. Biz tank palet fabrikasını konuşuyoruz, ötekiler Cyber teknolojilerle donatılmış, insansız, elektro manyetik bariyerler ve birkaç katlı hafif süper zırhlarla donatılmış tanklar üretmeye başladılar.
Çok farklı bir dünya geliyor. Daha hızlı, daha etkili, daha ucuz, ama biz o grubta yokuz. Düne göre, ötekilerin terk etmeye hazırlandıkları teknolojilerde varız ve düne göre bu anlamda oldukça ilerideyiz ama Quantum çağının yapay zekasının hızına bu kafayla ulaşmamız mümkün değil.
Aslında övünmeyi-dövünmeyi bırakıp önümüze bakmamız gerek. Yapacak çok işimiz var. Ama adalet hepsinden önemli. Ehliyet ve liyakat hepsinden önemli. Yolsuzluk ve rüşvet gibi, torpil ve haraç almaya endeksli bir yönetici kafası ile bu işlerin yoluna girmesi mümkün değil. Def-i mazarrat celbi menafiden evladır. Önce bu Allah’ın yardımının bize ulaşmasını engelleyen ve kendilerini ıslah ediciler olarak tanıtan müfsitlerden yakamızı kurtarmamız gerek. Korkularımızdan emin olmak ve umduklarımıza vasıl olmak istiyorsak abdestimizi yenilememiz gerekiyor. Arınmamız gerekiyor yani. Bunları çevremizden uzaklaştırmamız ve bizim de onlardan uzaklaşmamız gerekiyor. Yoksa, bizim üzerimize gelmeye hazırlananların ayak sesleri kapımıza yaklaşıyor. Düşmanlarının rehberliği ile ve onların yöntemleri ile kurtuluşa erme hayallerini kuranlar, aslında kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Benden söylemesi.
Sonunda kaderimizde yazılan neyse onu göreceğiz. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri konusunda seslerini kısanlar ve yağmadan nemalanmaya, makam kapmaya çalışanlar korksunlar. Allah’ın ipine tutunanlar mahzun olmayacaklar. Ötekilere gelince korkarım Şeytan onların yolunu, onların nefsine hoş gelen sözlerle ve aldatıcı iyi niyet taşları ile döşemeye devam ediyor. Bilin ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Dikkat edelim de, Şeytan bizi Allah’la, servet ve iktidarla ya da kulağımıza hoş gelen yalanlarla aldatmasın. Selâm ve dua ile.