Bu makalede BOP hakkındaki soruların cevabını bulunmasına çalışılıyor.
Büyük Ortadoğu planı tabirinin siyasi değimler arasına gireli uzun zaman olmadığı için bu tabir siyasi ilimler sözlüğünde yer almıyor.
Bu planın Amerika ile Müttefikleri tarafından ileri sürüldüğü için batılılar bu planın gerçekleşmesi için çaba gösterdi ve bu tabir dünya ve bölge medyası ile diplomasi alanında yaygınlaştı.
BÜYÜK ORTADOĞUNUN COĞRAFYA SINIRLARI
Ortadoğu sözcüğü ilk kez 1902 yılında Alfred Tayer Mahan adındaki bir Amerikalı tarafından uzak doğu( Hindistan,İngiltere ve ötesi) ile yakın doğu (Osmanlı imparatorluğu toprakları) arasındaki bölge için kullanıldı.
Tayer Mahan bu teklifi Neşnal Riyo dergisinde yayınlanan İngilizlerin Fars Körfezindeki zorlukları hakkındaki makalesinde söz konusu etti.
Bir süre sonra bu sözcük Londra"da yayınlanan Times gazetesi sonra İngiltere hükümetinin resmi yazışmalarında ve daha sonra da birinci ve ikinci dünya harplerinde İngiltere ve Amerika hükümetlerince kullanıldı. Ortadoğu da işgalci İsrail"in kurulması, Araplarla Siyonist İsrail rejimi arasında çeşitli savaşların başlayıp devam etmesi ve Ortadoğu bölgesi petrolünün öneminin artması bu sözcüğün kapsamlı bir şekilde kullanılmasına neden oldu.
Ortadoğu sözcüğü en sınırlı tarifiyle İngilizlerin birinci ve ikinci dünya savaşları arasında sulta sağladığı bölge yani Filistin, Ürdün ve Irak bölgesi demektir. Ancak daha sonra Ortadoğu daha fazla ülkeyi içine aldı. Bu ülkeler İran, Türkiye, Ürdün, Mısır, Kıbrıs, Suudi Arabistan yarım adası, Pakistan, Afganistan, Irak, Filistin,Suriye, Lübnan ve Sudandan ibarettir. Son yıllarda Büyük Ortadoğu sözcüğü 11 Eylül 2001 sonrasında oluşan siyasi ilimler sözlüğüne girdi.
Sözgelimi 2002 yılında Amerikanın dönem dış işleri bakanı kolin Powel Hertic kurumunda yaptığı konuşmasında ilk kez resmen ülkesinin siyasi,ekonomik ve eğitim reformu üzerine kurulu Ortadoğu planını açıkladı. 2003 yılında George Bush Amerikanın Irak"a saldırmasından bir süre sonra Amerikanın İnterpraiz enstitüsü Ortadoğu"da demokratik değerleri egemen etmek istediğini bildirdi ve bir süre sonra düşündüklerini uygulamak için on yıl içerisinde Amerika ile Ortadoğu arasında serbest mübadele bölgesinin kurulması teklifini ileri sürdü.
Amerika başkan yardımcısı Dik Çeni aynı yılda uluslar arası ekonomi toplantısında açık bir şekilde Amerika hükümetinin Ortadoğu"nun demokratikleştirilmesi yönündeki resmi siyasetini açıkladı.
El-Hayat gazetesi 2004 yılında Amerikanın Georgia eyaletinin See aylend da düzenlenen G8 ülkeleri zirve toplantısında söz konusu edilen Büyük Ortadoğu planının uygulanmasıyla ilgili belgenin maddelerini yayınladı. Bu plan coğrafi, siyasi ve kültürel boyutlara sahiptir. Coğrafya boyutunda büyük Ortadoğu önceden bu bölgede bulunan ülkelerin dışında Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kırgızistan ,Kazakistan ve Azerbaycan,Ermenistan ve Gürcistan"dan oluşan Kafkas ülkelerinden oluşuyor. Büyük Ortadoğu konusunu siyasi ve kültürel açıdan ele alıyoruz.
BÜYÜK ORTADOĞU PLANININ İÇERİĞİ
Büyük Ortadoğu olarak bilinen planın içeriği şu konulardan ibarettir:
Mesele : Batı açısından BMN nin 2002, 2003 yıllarındaki insani kalkınma raporunda Ortadoğu ülkelerinde özgürlüğün yokluğu, kadınların uygun olmayan konumu ve ilmi düzeylerinin düşüklüğü gibi üçlü noksanlıklar G 8 ülkelerinin her birinin çıkarlarını tehdit edecek sonuçlara yol açabilir. Başka bir ifadeyle batılılar Ortadoğu"da siyasi, ekonomik ve sosyal haklardan mahrum kişilerin sayısı arttıkça dünya"nın terör, uluslar arası suçlar ve yasa dışı göçlerin artmasına tanık olacağına inanıyorlar. Ancak büyük Ortadoğu"nun mevcut durumunu ortaya koyan istatistikler batılılar açısından korkunçtur.
Sözgelimi Arap birliği üyesi 22 ülkenin toplam geliri İspanya"nın toplam gelirinden daha azdır. 18 üzerindeki Arapların yaklaşık %40 ı yani 65 milyonu okuma yazma bilmiyor,bunların üçte birini kadınlar oluşturuyor. 2010 yılında Arap ülkelerinde 5 milyonu aşkın genç insan gücü iş piyasasına girecek ve 2020 yılında bu rakam 10 milyonu bulacak. Dolaysıyla Arap ülkelerinin bu sayıda gençleri cezp etmek için en az 6 milyon yeni iş alanı oluşması gerekiyor. Ancak işsizlik oranı şimdiki oranla artarsa 2030 yılına kadar işsiz sayısı25 milyonu bulacak. Ayrıca bölgedeki insanların üçte biri günlük 2 dolardan az bir gelirle hayatını sürdürüyor. Bu bölgede hayat şartlarının düzelmesi için ekonomik kalkınma iki misli artması gerekiyor.
Hali hazırda %3 olan ekonomik kalkınma oranı %6 ye yükselmelidir.
Ayrıca sadece %6,1 halk İNTERNET ten faydalanma imkanına sahiptir. Bu rakam Güney Afrika dahil dünyanın bir7 çok ülkesinden daha azdır. Arap parlamentolarında sandalyelerin sadece %5,3 üne sahiptirler. Basit bir karşılaştırma bu oranın Güney Afrika ülkelerinde %4,8 olduğunu gösteriyor. Arap ülkelerinde yaşayan gençlerin yaklaşık %51 i başka ülkelere göç etmek istiyor. BM nin 2002 yılı insan kalkınması raporu bu meseleyi ortaya koymakta..
Bu gönçler için en iyi maksat Avrupa ülkeleridir.
Batı açısından bu istatistikler bölgenin çelişki yaşadığını ve rakamların giderek yükseldiğini gösteriyor. Ayrıca yıl geçtikçe iyi bir eğitim, meslek ve hayat düzeyine ihtiyaç duyan ve siyasi haklardan mahrum kalan gençlerin sayısı artıyor. Bu mesele ise bölge çıkarları ve G8 grubu ülkelerinin ortak çıkarları potansiyel bir tehdit sayılıyor. Sanayileşmiş ülkeler reformları Ortadoğu bölgesinin sorunlarının çözümü için en iyi çözüm olarak niteliyorlar ve Arap ülkeleriyle ilgili insan kalkınması raporunu Büyük Ortadoğu planı için en iyi bahane sayıyorlar. Bu bahaneler bazen bölgedeki batı eğilimli özel sektör, üniversiteli ve faaller tarafından da söz konusu ediliyor.
Ortadoğu ülkelerinin bazı liderleri büyük Ortadoğu planı maddelerinin peşinde olduğu konulara olumlu tepkiler gösterip siyasi, sosyal ve ekonomik reformlar yönünde adımlar atıyorlar.
G8 ülkeleri ise bu çalışmaları onaylayarak özel teklifleriyle Ortadoğu bölgesinde reformları savunuyorlar. Nitekim Avrupa ile Ortadoğu"nun ortaklığı, Amerika ile Ortadoğu ortaklığı ve Irak ile Afganistan"ın onarımı için çok yönlü çalışmalar G8 grubunun bölgede reformlar yapılması yönündeki talebini ortaya koymaktadır.
Her halükarda büyük Ortadoğu planının öncelikleri, bölgenin batı modeli demokrasiye teşvik edilmesi, bölgede sözde aydın toplumların ortaya çıkması, batı modeli ekonomik fırsatların sağlanmasıdır.
Ancak tüm bu öncelikler bölgenin batı modeli kalkınmaya doğru giden bir yol sayılıyor, zira demokrasi kapitalist kalkınmanın gerçekleştiği bir alandır. Nitekim kapitalizmin istediği eğitimlere sahip olan insanlar burjuvazinin gelişmesi için araçtır ve dünya bankasının ekonomik fırsatların gelişmesi planında kalkınma makinesi olarak sayılıyorlar. Saydığımız öncelikler hakkında şu açıklama yapılabilir.
Batı modeli demokrasinin kurulmasına teşvik edilmesi: BM nin Araplarla ilgili 2002 yılı insan kalkınması raporunda şöyle yazılıyor: Ortaklık düzeyi açısından Arap ülkeleriyle dünyanın diğer bölgeleri arasında önemli fark vardır. Bu noksanlıklar özgürlük konusunda iki mislidir. Bu ise siyasi kalkınma alanında geri kalmışlığın acı sonuçlarından biridir. Böylece batı ile batı yanlıları demokrasi ve özgürlüğü kişisel ve toplu gelişmenin gerekliliği olarak niteliyorlar.Ve bu olguyu büyük Ortadoğu ülkelerinin tümünde noksan buluyorlar.
2003 yılı raporunda büyük Ortadoğu"da sadece Filistin topraklarını işgal ederek kurulan Siyonist İsrail"i sözde özgür ülke ,dört başka ülkeyi de bir derece özgür ülke olarak niteleniyor.
Arap ülkeleri insan kalkınma raporu 1990 lı yılların sonlarında dünyada yedi bölge arasında Müslüman Arap ülkelerin özgürlük açısından en alt seviyede yer aldığını gösteriyor. Söz konusu raporda yer alan çizelgeler Müslüman Arap ülkelerinde ifade özgürlüğünün dünyanın diğer ülkelerine kıyasla en alt seviyede bulunduğunu gösteriyor.
Öte yandan bu rapora göre Arap dünyası kadınların konumu açısından sadece büyük Afrika çölünün güneyindeki ülkelerden öndendir. Ancak bütün bu iddialar Arap ülkelerinde yaşayan insanların taleplerine aykırıdır. Sözgelimi Araplarla ilgili 2003 yılı insan kalkınma raporunda bu ülke insanları dünya çapında demokrasiden yana olanların başında yer alıyor. Ayrıca bu insanlar diktatör rejimlere hayır diyen insanların başında yer alıyorlar. G8 ülkeleri sırf uyduruk istatistiklere dayanarak şu şekilde bu bölgede demokratik reformları destekliyor :
1:Büyük Ortadoğu"daki birkaç ülke 2004 ila 2006 yılları arasında cumhurbaşkanlığı,Parlamento ve yerel şuralar düzeyinde seçimler yapacaklarını bildirmiş bulunuyorlar. Batının tabiriyle özgür seçimler için hazır olan ülkelerle işbirliğinde bulunmak amacıyla G8 ülkeleri özel inisiyatifiyle seçim öncesi aşamada bazı yardımlar sunacak sözgelimi:
*Raporları alıp şikayetlerle ilgilenmek ve denetlemek üzere sözde bağımsız seçim komitelerinin kurulması için çağrıda bulunup görüşmeler gerçekleştirmek suretiyle tekniksel yardımlar sunmak.
* Seçmen kayıtlarının yapılması için tekniksel yardımlar sunulması ve kadınlar üzerinde özellikle durulacak şekilde insan gücünün eğitilmesi.
2- Parlamentoların bu ülkelerin demokratikleşmesi sürecindeki rolünün geliştirilmesi için G8 ülkeleri parlamento üyelerinin yasama organın önemi ve yasal reformların uygulanması üzerinde durmaları ve onların batıyı ziyaret etmeleri için programlar düzenlemekten yanadırlar.
3- Arap ülkelerinde kadınlar parlamento sandalyelerinin sadece %5,3 ne sahiptirler dolaysıyla G8 ülkeleri kadınların siyasi ve sosyal hayattaki katılımını arttırmak için seçimlere katılmak isteyen yahut ta sivil kurumlar açmak isteyen kadınlara eğitim verecek kuruluşlar açmak istiyorlar. Söz konusu kuruluşlar G8 grubu ülkelerdeki önemli kadınlarla bölge kadınlarının görüşmesini sağlayabilecek.
4-Amerika,AB,BM ve dünya bankası yargı ve yasalarla ilgili reformlar konusunda uygulamak istedikleri planlar genelde yargı eğitimi ve yöneticiliği ile yasal sistemin değiştirilmesi gibi alanlardadır. G8 ülkeleri ayrıca kendi tabirleriyle adaletle ilgili gerçekleri göstermek için çalışmaları arttırmak istiyorlar. Nitekim insanların sosyal konular, dini konular ve suç konusunda bilgi edinmesi avukatlar ve hukukçulara ulaşabilmesi için bir takım kuruluşlar açıp yatırımlar yapmak istiyor ve bölge ülkelerinin bu imkanlardan yoksun olduğunu iddia ediyorlar.
Onlar bu tür merkezleri bölgedeki hukuk üniversitelerinde kurmak istiyorlar.
5- BM insan kalkınma raporu her 1000 Arap dünyası insanına 53 den az gazete ve dergi düştüğü bu rakamın gelişmiş ülkeler için 1000 kişiye 285 gazete ve dergi düştüğünü gösteriyor.
Öte yandan batı Arap dergilerinin kalitesinin düşük olduğu, bölgedeki televizyon programlarının çoğu hükümetlerce yönetildiği ve genelde gerçek yorumlar gerektiğini iddia ediyorlar. Batı yorumlarında bu sorunların insanların bilgisiz kalmasına neden olduğunu ileri sürüyor ve G8 ülkeleri bu sorunların giderilmesi için şu girişimlerde bulunuyor:
*Yazılı ve işitsel basın çevresinden gazetecilerin karşılıklı görüşmelerinin sağlanması.
* bağımsız gazeteciler için eğitim programları düzenlenmesi.
* öğrencilere eğitimlerini gazetecilik alanında bölge yahut ta bölge dışında sürdürmeleri için kredi verilmesi. Ve eğitim toplantıları düzenlemeleri için gazeteciler ve eğitmenlerin bölgeye gönderilmesi üzerinde yatırım yapılması.
6- Dünya bankasının raporu mali, idari yolsuzluğun ülkelerin az kalkınmasındaki en önemli faktör olduğu ve bu meselenin bir çok Ortadoğu ülkesinde derinleştiğini gösteriyor. G8 grubu bu alanda:
* Ortadoğu ülkelerini şeffaflaştırma ve yolsuzlukla mücadele için teşvik etmek
* G8 ülkeleri açıkça BM nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika"daki ekonomik kalkınma kurumunun teklifini desteklemelidir.
Ülke yöneticileri, ve batı eğilimli sivil kuruluşlar ve yardım eden kurumlar bu programlarla yolsuzlukla mücadelenin ulusal yollarını inceleyip muhalifleri açıklama yapmaya zorlamaya çalışıyorlar.
* G8 ülkeleri bu alanda batıda denemiş bir veya birkaç programı Ortadoğu ülkelerinde uygulamalıdır.
7- Büyük Ortadoğu"da gerçek reformları uygulayan potansiyelin ülke içinden kaynaklanması gerektiği ve reformların belli kurumlarca empoze edilebileceği görüşüne bakılırsa batı bölgede medeni toplum alanında etkili kuruluşları geliştirip faalleştirmeyi uygun görüyor. Ayrıca G8 ülkeleri şu girişimlerde bulunabilirler:
* Bölge ülkelerini sivil kurumlar dahil medeni toplum kuruluşlarına özellikle de insan hakları ve medya konusunda serbestçe faaliyet gösterme izni vermeleri için teşvik etmek.
*Doğrudan Demokrasi, insan hakları, medya, kadın v.s alanındaki sivil kuruluşlarda yatırım yapmak.
*Suudi Arabistan Vest Minster kurumu gibi yerel kurumlarda yatırım yapmak suretiyle bölgede sivil kuruluşların tekniksel gücünü arttırıp onları planlama yapıp hükümeti etkilemek yahut ta medya alanında özel stratejiyle nasıl halk desteğini kazanabilecekleri konusunda onları eğitmek.
* Sivil kuruluşlarda yatırım yapılması hukuk uzmanları ve bölge medyasını bölgede medya,özgürlük ve yargı alanındaki reformlar için yapılan faaliyetlerin yıllık değerlendirmesinin yapılması yönünde bir araya toplayabilir.
Medeni toplum için yapılan çalışmalar:
Araplarla ilgili 2002 yılı insan kalkınma raporunda günümüzdeki maddiyatçıların arttığı dünyada bilgi ve ilmin kalkınma ve kurtuluşa doğru giden yol olduğu belirtiliyor.
Her halükarda batı dünyası bir dönemlerde ilim ve marifetin merkezi olan büyük Ortadoğu bölgesinin ilme yönelen günümüz dünyasında geri kaldığı, bölgenin derin bir bilgi boşluğundan acı çektiği, ve beyin göçlerinin bu ülkelerin kalkınmasındaki önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını belirtiyor.
Arap ülkelerinde kitap üretimi dünyada üretilen kitap sayısının sadece %1.1 dir Bu arada yayınlanan kitapların %15 den fazlası dini kitaplardır. Bu ülkelerde üniversitelerden mezun olan öğrencilerin yaklaşık dörtte biri yurt dışına göç ediyor. Ayrıca bu ülkeler ihtiyaçları olan teknolojiyi dışardan ithal ediyorlar. Sadece 11 milyonun konuştuğu dil olan Yunanca"ya çevrilen kitap sayısı Arapça"ya çevrilenin beş katıdır. G8 grubu bölgedeki çalışmaları dikkate alarak yukarıda saydığımız sorunların çözümü için eğitim alanındaki engelleri kaldırmak yönünde şu şekilde hareket edip öğrencilere evrenselleşen piyasada başarı sağlamaları için gereken yetenekleri elde etmeleri yardımcı olmak istiyor:
1- Bölge hükümet yatırımlarının azalması ve nüfus artışı nedeniyle talebin artmasından dolayı temel eğitim noksanlıklarından acı çekiyor. Nitekim kızların eğitimi için gereken bütçeden yoksundur. G8 ülkeleri bölgede İslami eğitimi geliştirebilir: Sözgelimi
2003 yılında BM okuma yazma bilmeme ile mücadele amacıyla okuma yazma bilmemenin ortadan kalkmasının özgürlük anlamına geldiği sloganıyla okuma yazma seferberliği başlattı.
G8 grubu ülkeler BM nin bu programını Ortadoğu"da cahillikten kurtulmuş bir nesil üzerinde vurgu yapmak suretiyle on yıl içerisinde tamamlaması ve 2010 yılında bölgede okuma yazma bilmeyenlerin sayısını yarıya indirmelidirler. G8 ülkelerinin planı, BM planı gibi kadınlar ve kızların katılımı üzerinde yoğunlaşacaktır. G8 grubunun planı 65 milyon eğitimsiz yetişkin insanın sorunlarını dikkate alarak İNTERNET yoluyla eğitim yöntemlerini düzeltmek gibi çeşitli programlarla eğitime yardımcı olmaya çalışmalıdır.
* G8 ülkeleri kızları arasında okuma yazma öğrenmesini geliştirmelidir. Ayrıca başta kadınlar olmak üzere öğretmenlerin yetişmesi için merkezler kurup geliştirmelidir. Kadın öğretmenler ve eğitimle uğraşanlar bu merkezlerde kadınlara okuma yazma öğretip onları başkalarına da öğretmeye teşvik edebilirler.
Bu plana göre "her kes için eğitim" kampanyası çerçevesinde UNESKO nun okuma yazma seferberliği grupları yetiştirmek planlarından faydalanarak 2008 yılında kadın öğretmen sayısı 1000 e çıkarılabilir.
* Araplar hakkındaki insan kalkınma raporu felsefe, edebiyat,sosyoloji ve biyoloji ilmi alanındaki temel kitapların çevrilmesinde önemli noksanlığın bulunduğunu gösteriyor ve üniversitelerdeki kitapların üzüncü durumuna değiniyor.
G8 ülkeleri bu raporun benzeri raporlara dayanarak Müslüman ülkelere klasik kitaplar çevirmek amacıyla yatırım yapma hakkını kendilerine tanıyorlar. Ayrıca batı hükümetlerinin çıkarlarını dikkate alarak bu hükümetlerle yayın evleri ortak bir şekilde az bulunan Arapça klasik kitapları basıp Ortadoğu ülkelerindeki okullar,üniversiteler ve umumi kütüphanelere hediye ediyorlar.
* Ürdün ilim ve araştırma alanında okullar kurulması planını hayata geçirerek bu okullarda modern teknoloji ve eğitim yöntemlerini uyguluyor. G8 ülkeleri de bu yöntemi yatırım yapılması yahut ta özel sektörün yardımıyla bölgedeki diğer ülkelere taşıyabilirler.
* Ortadoğu G8 ülkelerinin yardımlarıyla Ortadoğu"da eğitim reformları konferansını düzenlemelidir.Bu konferans reformlar, özel sektör, bölgede medeni toplum kuruluşları yönetenler konusunda bilgi sahibi akımlar ile onların Amerika ile Avrupa"daki benzeri akımlar için bir konferans olacak. Bu hareketteki amaç Ortadoğu"daki eğitim alanlarında bulunan noksanlıkları gidermenin yollarını incelemektir. G8 ülkeleri de büyük Ortadoğu planını geliştirmek için bu konferansa katılabilirler.
2İNTERNET ten faydalanma konusunda Ortadoğu bölgesi çok geridedir. Batılılara göre İNTERNET teki bilgiler ve bu bilgilerin eğitim ve ticaret alanındaki önemi itibariyle Ortadoğu ile dünya arasındaki bilgi açığının dolması gerekiyor. G8 ülkeleri bilgisayarla iletişim sağlamak ve bölge genelinde şebekeleri geliştirmek alanında özel sektör ve kamu sektörüyle işbirliğinde bulunmak gücündedir. İletişim şebekeleri bir ülkenin şehirleri ve köylerinde gelişmelidir. Bazı bölgelerde postanelerde bile bilgisayarlar bulundurulabilir. Ve aynen Rusya"da olduğu gibi şehirler ve köylerde halkın bilgisayardan faydalanması sağlanabilir. Bu plan ilk etapta Ortadoğu"nun Irak,Afganistan, yemen, Suriye, Libya, Cezayir, Mısır ve Fas gibi bilgisayardan az faydalanan ülkeleri geçerlidir.
Batı Ortadoğu planı dahilinde mali yardımlar sağlamanın yanı sıra bilgisayarın bölgedeki ülkelerin okulları ve posta ofislerine ulaşması için ortam hazırlamaya çalışıyor.
G8 grubu ülkeler ise okulların bilgisayarlarla donatılması planını okuma yazma bilmemekle mücadele planına bağlamaya çalışıyor.
2- G8 ülkeleri batı modeli yönetim düzeyini geliştirmek çerçevesinde Ortadoğu bölgesinde ülkelerindeki meslek okullarıyla bölgedeki eğitim merkezleri arasında ortaklık sağlayabilirler. G8 ülkeleri bu ortak eğitim merkezlerinde eğitilenler alanında yatırım yapabilirler. Bu tür eğitim merkezlerindeki eğitim programları pazarlama stratejisi ve şirketlerin çalışma programlarının hazırlanması gibi bir yıllık yahut ta daha kısa süreli kurslar olabilir. Bu tür eğitim merkezine örnek olarak Bahreyn para ve finans kurumu gösterilebilir. Bu kurum Amerika tarafından yönetiliyor ve Amerika"daki birkaç üniversite ile irtibat içerisindedir.
Kapitalist ekonominin geliştirilmesi:
Kapitalist düşünceye göre Ortadoğu ülkeleriyle batı arasındaki uçurumun kapatılması Komünist geçmişe sahip olan doğu Avrupa ülkelerinde bir derecede uygulanan reforma ihtiyaç bulunuyor. Bu gelişmenin kilidi bölgede özelliklede ekonomik kalkınma ve çalışma fırsatlarının oluşmasında motor sayılan küçük ve orta planlarda özel sektörün serbest bırakılmasıdır. G8 ülkeleri bu alanda aşağıda aşağıdaki girişimlerde bulunabilirler:
1- Mali alanının geliştirilmesi batıda da tecrübe edildiği gibi çalışma fırsatları oluşması ve kalkınma sağlanması için zaruri sayılıyor. G8 ülkeleri söz konusu hedefin gerçekleşmesi için sayacağımız özelliklerdeki mali planı uygulayabilirler:
* Ortadoğu bölgesinde, bazı kuruluşlar küçük projelerde yatırım yapıyorlar. Ancak genelde önemli mali sorunlarla karşılaşıyorlar, zira bu alanda yatırım yapmak için gereken paranın %5 den fazlasını bulamıyorlar ve genelde bu alanda talep edilen toplam paranın %7 den fazlası ödenmiyor. Dolaysıyla G8 ülkeleri özellikle de kadınların ilgi gösterdiği alanlarda yatırım yapmakla bu sorunu giderebilirler.
Düşük karla Kredi veren kurumlar yoluna devam edebilir ve ayakta kalmak için fazla yatırıma ihtiyaç duymuyorlar. G8 ülkelerine göre bu alanda 400 ila 500 milyon dolarlık kredilerin verilmesi mümkündür. Bu kredi beş yıl içerisinde yoksulluktan kurtulup batıdaki refaha yaklaşmaları için 750 bini kadın ekonomi alanında faaliyet gösteren 1 milyon 200 bin kişiye verilecek.
*Uluslar arası para fonu ile büyük Ortadoğu G8 ülkeleriyle birlikte bölgede ekonomik kalkınma için orta ve büyük düzeylerde uygulanabilir planları genişletmek hedefini izleyen uluslar arası para fonu gibi bir mali kuruluşta yatırım yapabilirler.
Yönetim metotlarını büyük Ortadoğu"ya sunmaları için bu fonun yönetimi G8 grubunun özel sektörüne bırakılması beklide yerinde olur.
* G8 ülkeleri büyük Ortadoğu"da kredi isteyenlere kredi verebilmek için Avrupa"nın kalkınma ve imar bankası tipindeki bölgesel bir kurum oluşturarak reform yapmak isteyen ülkelere yardımcı olup onların temel ihtiyaçlarını temin edebilmelidir. Bu yeni kuruluş zengin ülkelerin mali güçlerinden faydalanarak eğitim, sağlık ve alt yapıya yönelik planlar üzerinde vurgu yapabilir. Büyük Ortadoğu kalkınma bankası bölge ülkelerinde kalkınma stratejisi ve teknolojik kredilerin verilmesini destekleyebilir. Kredinin ancak kredi alan ülkenin zaruri reformlar yapması şartıyla verilmesi gerekiyor.
*G8 grubu ülkeler bölgede mali hizmetlerin düzeltilmesi ve birleştirilmesi sürecinin geliştirilmesi için ülkeleri ekonomik reformlara teşvik edebilirler. Bu ortaklıktan hedef mali hizmetlerin serbestleştirilmesi ve bölge çapında yaygınlaştırılmasıdır.
Bu hareket mali kuruluşlar çerçevesinde tekniksel ve uzmansal yardımların yapılması ile şu konular üzerinde yoğunlaşarak gerçekleşebilir: Hükümetin mali hizmetlerdeki sultasını azaltmak yönünde reformcu planların uygulanması, ülkeler arasında parasal irtibatlardaki engellerin ortadan kaldırılması, bankacılık hizmetlerinin yenilenmesi, serbest piyasa ekonomisini destekleyen araçların geliştirilmesi ve parasal hizmetlerin serbestleştirilmesini destekleyen kurumsal yapıların oluşturulması.
2Ortadoğu ülkeleri arasındaki ticari mübadele hacmi çok düşük olup Arap ülkelerinin toplam ticaretinin %6 sın dan fazla değil. Büyük Ortadoğu ülkelerinin bir çoğu bölge dışındaki ülkelerle ticari mübadelesi bulunup komşularının yerine daha uzaktaki ülkelerle ticari ilişkiler kurmayı tercih ediyorlar. Sonuçta gümrük sorunları ve diğer sorunların yaşanması normaldir. Ve sınır ticareti ender yapılıyor. G8 ülkeleri büyük Ortadoğu"da ticareti geliştirmek için dünya ticaret kurumuna katılmak ve ticareti kolaylaştıracak yeni planlar uygulayabilirler. Ayrıca bölge ülkelerinin dünya ticaret kurumuna bağlanması üzerinde daha fazla durabilir. Bu kurumun tekniksel yardımlarda bulunmak ve batı ekonomisine yönelmek üzere yol gösterdiği için bir takım programları bulunuyor. Dolaysıyla G8 ülkeleri ülkelerin bu kuruma katılması üzerinde ısrarla durup gümrük dışı engelleri kaldırmak üzerinde vurgu yapabilirler.
Dünya ticaret kurumuna katılma süreci gerçekleşirse üyeler fikri mülkiyet hukukunun ticari boyutları ve teknolojik yardımların devam etmesinin bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanması gibi ek yükümlülükler almak üzerinde yoğunlaşır.
Bu tekniksel yardımlar bölge çapında G8 grubunun9 denetimi altındaki kredi verilmesi ve gümrük tarifeleri ile ilgili desteklemelere bağlı kılınabilir.
3G8 grubu, büyük Ortadoğu"da bölgede ticari mübadeleyi iyileştirmek ve gümrük tarifeleriyle ilgili meseleleri ortadan kaldırmayı hedefleyen bölgeleri kuracak. Bu bölgeler özel sektörde ticareti faalleştirmek ve özel planlar arasında irtibat kurmak üzere hizmet çeşitliliği sunabilir. Bu alanda yabancı yatırımcılar için bir kanaldan pazarlama yapıp, sevkıyat süresini kısaltmak, bölgeden mal giriş çıkışını kolaylaştırmak için belli kurallar belirlenmesi bu cümledendir. Ayrıca ihracat bölgeleriyle özel ticari bölgelerin elde ettiği başarıya dayanarak G8 ülkeleri bu bölgelerin büyük Ortadoğu"da kurulmasına yardım edebilirler. G8 ülkeleri bu malların pazarlanması için daha iyi giriş yolu sunup bu bölgelerin kurulması için uzmansal görüşler belirleyebilirler.
4- Bölgesel işbirliğini teşvik amacıyla G8 ülkeleri Ortadoğu ekonomisi için serbest bir tribün kurarak G8 ülkeleriyle büyük Ortadoğu ülkelerinin üst düzey yetkililerinin ekonomik reform konularını incelemesi için ortam oluşturabilir. Ayrıca başta tüccar olmak üzere özel kişiler ve yetkililerin yan oturumlar düzenlemesi için imkan sağlayabilirler. Bu tribün bir derecede Asya, Okyanusye ekonomi grubunun işbirliği modeline dayanıp mali, ticari ve yasalarla ilgili bölgesel meseleleri içerisine alabilir.
BÜYÜK ORTADOĞU PLANININ HEDEFLERİ
Büyük Ortadoğu planı şu temellere dayalıdır
A- Varsayımlar: Varsayımlar burada kesin ,kanıt olarak dikkate alınan konulardır. Büyük Ortadoğu planında şöyledir:
1- Filistin meselesinin çözümlenmemesi: Filistin meselesi bölgenin yarım asır geçmesine rağmen hala çözümsüz kalan hatta kötüye giden meselesidir.Siyonist İsrail rejimi ve Amerika"nın Irka duvarının inşa edilmesi, İsrail"de terörün sürmesi, Filistinli liderlerin öldürülmesi gibi siyasetlerinin devam etmesi dikkate alınarak Amerikanın bu girişimleri açıkça desteklemesi sonucu bu meselenin kısa ve orta sürede çözümlenmesi beklenmiyor ve Amerika ile İsrail açısından bu mesele ancak büyük Ortadoğu planının tamamlanmasıyla mümkün olur.
2- Siyasi İslam ve dini kültüre karşı duyulan kaygı: Amerikalılar açısından ülkelerine karşı tehditler siyasi İslam"ın gelişmesi ve Müslümanların dini kültüründen kaynaklanan hareketlerle arttığı ve Amerikanın siyasetlerine yönelik nefretin halk arasında arttığını biliyorlar. Ayrıca siyasi İslam Amerika yanlısı rejimlerin kontrolünden çıkmış olup bazen da bu rejimlerin acizliği ve yanlış siyasetleriyle daha da gelişiyor.
3- Ortadoğu"daki rejimlere güvensizlik: Amerika bölgedeki rejimlerin çoğunu batı ve Amerika"ya karşı nefret duygusu oluşturmakta sorumlu buluyor. Sözgelimi Suudi Arabistan konusunda yönetimin bir bölümünün El-Kaide ve Bin Ladinin hamisi olduğuna inanıyor. Bu bakış açısı Amerika kongresinin 11 eylül olayındaki raporunda açıkça göze çarpıyor. Ortadoğu rejimleri genelde büyük Ortadoğu planı ve Amerika"nın Irak"taki girişimlerinden dolayı kaygı ve hoşnutsuzluklarını belirtiyorlar. Hatta Amerikanın Ortadoğu"da Mısır ve Ürdün gibi İsrail"le barış anlaşması imzalayan Arap müttefikleri bu tür Hegemonyaya karşı tepki gösteriyorlar. Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün 2003 yılının sonlarında bir bildiri yayınlayarak Amerikanın büyük Ortadoğu planına tepki gösterip Arap ülkelerine dışardan özel reform modelinin dayatılmasına izin vermeyeceklerini bildirdiler.
4- Ortadoğu"nun ekonomik ve sosyal geri kalmışlığı:
Ortadoğu önemli yer altı kaynakları ve eşsiz jeo stratejik konumu ve İslami hüviyetiyle Siyonist İsrail rejiminin varlığı ve bölgedeki buhran nedeniyle sürekli sosyal ve ekonomik geri kalmışlık içerisinde kalıp dünyadaki ekonomik imkanlardan yoksun kalmıştır.
Amerikalılar açısından bu durumda Ortadoğu Müslüman halkı sosyal ve ekonomik devrim konusunda tarihi bir şaşkınlık yaşıyor ve bu durum olayı Washington"un lehine yönlendiriyor.
Dolaysıyla Amerikalılara göre batının ulusal çıkar ve güvenliğini tehlikeye atan terörizm ve aşırıcılığın kaynağı Kuzey Afrika, yakın doğu ve Ortadoğu"dur.Ayrıca bölgedeki tehdit oluşturucu faktör özgürlük ve demokrasinin yokluğu, bilim düzeyinin düşüklüğü, ilmi açıdan geri kalmışlık, kadınların uygun konumda bulunmaması ve insan hakları durumunun iyi olmamasıdır.
Başka bir tabirle insanların siyasi, sosyal ve ekonomik haklardan yoksunluğu ve geri kalmışlık radikal İslami eğilimler, terör, yasa dışı göç ve uluslar arası organize suçların artması dolaysıyla da uluslar arası ve bölgede güvensizlik ve istikrarsızlığın artmasına neden oluyor. Ayrıca sorunların çözümü için en iyi yol siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda gelişmektir. Dolaysıyla bölgenin gelişmesindeki öncelikler şunlardan ibarettir: ülkelerin batı tabiriyle layık hükümetler ve demokrasiye doğru yönlendirilmesi ile siyasi kalkınma, ileri toplum oluşturarak eğitim ve bilim alanında gelişmek, ekonomik fırsatlar oluşturulması ve özelleştirmeyle ekonomik kalkınmanın sağlanması.
B- Hedefler: Büyük Ortadoğu planı şu hedefleri izliyor:
Amerikanın büyük Ortadoğu planındaki önemli hedefleri Amerika ile müttefiklerinin güvenlik çıkarlarının korunması, Amerikanın dünyaya liderliğinin ispatlanması ve Amerikanın istihbarat sistemindeki ekonomik zaafların kamufle edilmesidir. Bu bağlamda Amerika yönetimi büyük Ortadoğu"da şu dört belli hedefi izliyor.
1Dost rejimlerin başa geçmesi: 11 Eylül olaylarından sonra Amerikanın dost rejim konusundaki tarifi değişti. Yeni dost rejimler uzun süreli istikrarın sağlanması için halkın yeterli siyasi desteğine sahip olmalıdır. Amerika bu hedefi gerçekleştirmek için bazı medya grupları aracılığıyla bölge milletleriyle doğrudan bir fikri irtibat içerisinde bulunmalıdır.Bu bağlamda temel değişiklikler, dahilerin değişmesi, Ortadoğu"da hareket modelleri ve siyasi kültürün değişmesi gündeme alınmalıdır.
Amerikalılar bölge Müslümanlarının toplu zihniyetini değiştirmekteki asıl hareketi İslam dinini yeni bir şekilde sunup İslam"ın modernleştirilmesi olarak adlandırarak terörle mücadele adı altında uygulamakta buluyorlar.
Tanınan Muhafazakarlardan Daniel Payps şöyle diyor: bu hareketin ekseni bölgenin siyaset yoluyla değiştirilmesi, rejimlerin geleceğe yönelik güvenlik açısından batının lehine değiştirilmesidir.
2Bölgedeki zengin kaynaklar ve piyasaya kolay ulaşılması: Amerikanın önemli hedeflerinden biri büyük Ortadoğu bölgesindeki kalabalık piyasalar ve değerli enerji kaynaklarına kolaylıkla ulaşmaktır.
Bu alanda OPEK "i değiştirmek yahut ta kaldırmak dünya liderliğine doğru atılan büyük adımdır.
Ayrıca İsrail son yarım asırda bölgedeki buhran ve savaşların asıl kaynağı olarak Ortadoğu ülkelerinin kalıcı kalkınma sağlanmasını engelleyen asıl faktör olmuştur. Washington ile Telaviv açısından bölgede durumun değişmesi ve mevcut hegemonyanın değişmesi Ortadoğu halkını yeni meseleyle karşılaştıracak zira bu durumda Ortadoğu"da her kes kaderini İsrail ile ilişkileriyle değerlendiriyor dolaysıyla İslam ülkelerinin silahsızlanması Amerikanın büyük Ortadoğu planındaki hedeflerinden biridir.
3Ekonomik ve sosyal devrim ve dünya ekonomisiyle bütünleşme:
Amerika açısından bu değişiklikler büyük Ortadoğu"da güvenliğin içten sağlanması ve buna paralel olarak siyasi ve güvenlik değişimler için gereken değişikliklerin en önemli bölümüdür ve bu yolla bölge halkı özellikle de gençlerle kadınlar sosyal ve ekonomik değişimin getirdiği refahtan faydalandıkça Amerikanın hedefleri konusunda ikna olacaklar. Büyük Ortadoğu planında kamu oyu için büyütülen konular genelde sosyal ve ekonomik değişiklikler ekseni etrafında yoğunlaşıyor. Halbuki Amerikanın asıl hedefi büyük Ortadoğu ekonomisini tüm alanlarda Amerika ekonomisine bağımlı kılmak ve Amerika kapitalizminin bölgedeki kilit noktası olarak Siyonist İsrail"in varlığını koruyup siyasi ve güvenlik öncelikleri için uzun süreli garanti oluşturmak suretiyle hegemonyasıyla ilgili planlarını tescillemektir.
Dolaysıyla Amerikanın Ortadoğu bölgesindeki en önemli hedefi Siyonist İsrail rejiminin güvenliği ve varlığını korumak, enerjiyi serbestçe Ortadoğu"dan batıya nakletmek ve enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek, bölgede Amerika"ya karşı muhalif gücün ortaya çıkmasına engel olmak, İ.İ.C ni sınırlamak ve Amerikanın uluslar arası düzendeki hegemonyasını sağlamlaştırmaktır.
Ancak Amerikanın büyük Ortadoğu planını söz konusu etmekteki hedeflerinden söz etmek istersek Avrasya"ya egemen olmaya çalışmak, Avrupa Birliği ve Rusya ekonomisini kontrol etmek ve Çin ile siyasi ve ekonomik çekişmelerini ertelemek istemesini sayabiliriz.
Bu hedeflerin başında Avrasya"ya egemenlik kurmak gelir. Avrasya Asya ile Avrupa kıtalarının birleşmesi ve AB, Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkeleri içerisine alıyor ve mevcut potansiyeliyle Amerikanın dünyadaki egemenliğine karşı boy gösterebilir. Amerika Afganistan"a saldırmakla aslında Avrasya"nın merkezine adım attı ve strateji temininde ciddi adım attı. Amerikalı askerler günümüzde dünya petrolünün %3 üne sahip olan bölgede varlık sağlamışlar.
Ayrıca 21 inci asırda önce petrol daha sonra da doğal gaz sanayileşmiş ve modern toplumları temel enerji kaynaklarıdır.
Böylece bu kaynaklara egemen olmakla Amerikanın dünyadaki egemenliği arasında direkt bir ilişki söz konusudur. Amerika 21 inci asırda tek kutuplu siyasetlerini sürdürmek için enerji kontrolü üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor. Dolaysıyla dünyadaki petrol kaynaklarının%65 ine sahip olan Ortadoğu"da egemenlik sağlaması Washington için hayati önem arz ediyor. Büyük Ortadoğu projesi sınırları yeni bir şekilde tarif edilen Ortadoğu"nun Amerika siyasetlerine karşı harekete geçmemesi için hazırlandı ve 11 eylül olayları Ortadoğu"nun Amerikanın egemenliğini tehdit eden bölgesel vaziyetten çıkıp batı demokrasisi, serbest ekonomi çerçevesinde dünya piyasasına girmesi için yeni ortam oluşturdu.
Bu konulara AB nin kontrol edilmesi de eklenebilir. AB Amerikanın 21 inci asırda tek kutupluluğa ulaşmak arzusu yolundaki muhtemel engellerden biridir. Bush"un izlediği siyasetler Amerika ile AB işbirliğini hatta NATO ya olumlu bakan Avrupalı politikacılar için bile zorlaştırıyor.
BÜYÜK ORTADOĞU VE MÜSLÜMAN ÜLKELER
Büyük Ortadoğu planın İslam aleyhindeki program ve planlarının ayrıntıları düzenlenip hazırlanmak aşamasında yasa da bilgi sahibi kaynaklar Amerikanın Türkiye laik düzenini büyük Ortadoğu için model olarak seçtiğini tahmin ediyorlar ve İslam dünyasında dinle siyaseti ayırtmak istediğini düşünüyorlar. Zira İran tecrübesi Amerika"ya dinle siyasetin ayrı olmamasının Amerikanın ülkeler üzerinde sulta sağlaması yolunda önemli engel oluşturduğunu göstermiş bulunuyor. Bu plan gereğince Türkiye"den seçilen din adamları siyasi olmayan İslam"ı yani evle camide sınırlı kalan tebliğ için İslam dünyasının dört bir yanına gönderilecek.
Söz konusu din adamları ayrıca İslamın kökünü kazmak için Müslümanların gayri Müslimlerle evlenmesini de tebliğ edecekler. Sonuçta bu plan tesettür, cihad ve şehadet gibi İslami değerleri ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bush bu alanda Amerikanın Ortadoğu "da ki kukla rejimlere verdiği 60 yıllık desteğin Amerika için güvence sağlayamadığını itiraf etti. Bush bu yöntemle uzun sürede istikrar sağlanamayacağını anladığını söyledi. Bush"un istikrardan hedefi Amerikanın istediği ve hoşnut olacağı ve aslında İslam inkılabı rehberinin belirttiği gibi Amerikanın dünyada gayri meşru çıkarlarını sağlayan durumdur.
Ancak Amerikanın Ortadoğu bölgesinde gün geçtikçe artan sorunlara bakılırsa bu plan başarısız kalacak. Bu planın başarısız kalmasının bir nedeni Amerikanın 11 eylül olaylarının ardından dış siyasetlerindeki uyumsuzluktur. Nitekim Amerika şimdiye kadar Araplarla Siyonist İsrail arasındaki münakaşalara makul bir çözüm bulamadı ve Amerikanın işgalci İsrail rejiminin yayılmacı siyasetlerini desteklemesi ve Irak"ın bağımsızlığı ve onarımıyla ilgili belli bir görünümün var olmaması Washington"un İslam dünyası özellikle de acılar içindeki Ortadoğu"da siyasetleri uygulaması için gereken itibarını beş paralık etmiş. Amerika 11 eylül olaylarından sonra terörle mücadele yahut ta aslında siyasi İslam"la mücadele ile dünyayı sözde cennete çevirmek istiyordu. Oysa şimdi Müslümanlar kendilerini Amerika ve İsrail güçlerinin işgali altında buluyorlar yahut ta Amerika"nın müttefiki ülkelerde en sert ayırımcılık ve baskılara maruz kalıyorlar. Ayrıca Amerika Müslümanlara baskı yapmak için demokrasi iddialarını unutup Ortadoğu ve Asya bölgesindeki demokratik olmayan rejimlere yakınlaşmak zorunda kalıyor. Halbuki Amerikalı gözlemcilere göre Amerikanın İslam dünyasındaki kukla ve dikta rejimlere yakınlaşmasının siyasi İslam"ın canlanmasına neden oldu.
Büyük Ortadoğu planı başından beri Müslümanlar için sorun getirdi. Sözgelimi Afganistan"da Amerika aleyhtarı faaliyetler suçuyla tutuklanan Afganlar serbest kaldıktan sonra her hafta yaşadıkları bölgenin karakoluna uğramak zorundadırlar. Ayrıca arada bir Amerikalı askerler yahut ta yeli güvenlik güçleri onları sorgulamak için karakola götürüyor. Başka örnek ise Pakistan"dır. Afganistan hapishanelerinden kurtulup ülkelerine dönen Pakistanlılar kendi ülkelerinde bir kez daha hapse atılıyorlar. Pakistanlı bir yetkili şöyle diyor: Biz onları başıboş bırakmıyoruz ve onlara yeni kanunları uyguluyoruz.
Amerika İslam dünyasında demokrasi tebliği yapmakla önleyici savaş üzerine kurulu saldırgan doktrine baş vurmanın dışında bölge ve Orta Asya"da müstebitlerle daha yakın ilişkiler kuruyor.Orta Asya"da Amerikanın askeri üsler ve Müslümanları sindirmek yönünde diğer güvenlik araçlarına ihtiyaç duyması bu ülkenin Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi müstebit ülke liderleriyle yakın ilişkiler kurmasına neden olmuştur. Bu alanda Donald Raemsfeld 2002 yılında Türkmenistan"ın kaynaklarını yağmalamak ve servet toplamaktan başka bir şey bilmeyen Sefer murat Niyazovu ziyaret etti. Galiba Amerika bu ülkelerde hiç riayet edilmeyen konuların insan hakları ve Demokrasi olduğunu unutmuş.
Amerika büyük Ortadoğu planı doğrultusunda Washington"un siyasetlerini kabul etmeyen her hangi bir bölge ülkesinde demokratik reform yapmak istiyor. Ancak Amerikanın resmi bildirilerinde sözgelimi Kazakistan"da bu istekte bulunulmuyor.
Bunun sebebi kazak diktatör Nur sultan Nazarbayevin Amerika ile petrol, gaz ve güvenlik alanlarında işbirliğinde bulunmasıdır. Büyük Ortadoğu"nun kurulması stratejisine dikkatle bakıldığında Bush ile yeni muhafazakar danışmanlarının soğuk savaş dönemi siyasetlerine yönelmek istedikleri ortaya çıkıyor. Aslında onların kendi kafalarında Ortadoğu"yu eski Sovyetler birliğinin yerine koydukları ve Ortadoğu"yu İslam dünyasının kalbi olarak niteleyip İslam"ı da kendileri için bir tehdit saydıkları düşünülüyor. Onlara göre siyasi İslam 21 inci asırda 20 inci asırdaki komünizmin yerini almış bulunuyor.
BÜYÜK ORTADOĞU PLANINDA İSRAİL"İN ROLÜ
Siyonist İrsal rejimi başta Amerika olmak üzere batının sonsuz desteğine sahip olduğu için büyük Ortadoğu planında Amerikanın yanında yer alıyor. Zira bu iki ülke açısından söz konusu planın uygulanmasıyla Ortadoğu"da demokrasi gelişecek. Yani Amerikanın çıkarlarını temin etmenin yanı sıra İsrail"in güvenliğini de garanti edecektir. Dolaysıyla İsrail önceden belirlenen hedeflerle bu planı olumlu karşılayıp planın hayata geçmesi için elinden geleni yapıyor.
Kudüsü işgal eden rejim bu paralel hareket etmesiyle meşruiyet, güvenlik ve konumunu daha da sağlamlaştırmak istiyor ve Filistin"in yeterli yer altı kaynaklarından yoksunluğu nedeniyle bu planın hayata geçmesiyle işgalci İsrail enerji ve ham madde ihtiyaçlarını Ortadoğu bölgesinden temin edebilir.
Siyonist İsrail Amerika gibi Ortadoğu bölgesinde demokrasi sağlanmasıyla terör ve dini terörün kökünün kazılmasını sağlamasını düşünüyor. Zira büyük Ortadoğu ülkelerinde yaşayanlar genelde Müslüman"dırlar ve İslam dininde cihad ve şehadet gibi kutsal kavramlar söz konusudur ve Müslümanlar dini inançlarına bağlı oldukları için düşmana karşı şehadet operasyonları düzenleyebilirler.
Amerika ile İsrail"in bu tür mücadeleler karşısında aciz kaldıkları için terörizmin kaynağını dini kavramlarda arayıp merkezini Ortadoğu bildikleri için bu büyük tehlikeden kurtulmanın tek yolunu kültürel saldırıda bulunup bölge halkının inançlarını zayıflatmakta görüyorlar.
Onlar büyük Ortadoğu planının gerçekleşmesi için her türlü çabayı gösteriyorlar zira bölge halkının dini kültürünün değişmesi Amerika, İsrail ve emperyalizme karşı mücadele ruhunu öldürüp Amerika ile Siyonist İsrail"in bölgedeki kaynakları daha kolay yağmalamasını sağlayacağı gibi bölgede sulta kurmak suretiyle Rusya ,Çin ve AB gibi güçlerin ortaya çıkmasına engel olacak. Bu alanda İsrail Amerikanın yakın dostu kalacak.
İsrail rejimi bölgede Amerika için stratejik bir kaynaktır ve Amerika işgalci İsrail"den Amerikanın bölgedeki çıkarlarını korumasını bekliyor.
Dolaysıyla büyük Ortadoğu planı en az coğrafya açısından Siyonist İsrail"in Nil"den Fırat"a sloganı sayılan asıl hedefine çok benzemekte.
Bu palan"a göre Suriye, Lübnan,Irak, Türkiye"nin güneyinin bir bölümü, Kuveyt"in bazı bölümleri ve Suudi Arabistan"ın kuzey batısı büyük İsrail planı dahilindedir. Nil"den Fırat"a kadar uzanan büyük İsrail imparatorluğunun kurulması Siyonizm"in protokollerinde göze çarpan hedefler olup İsrailli liderler sözleri ve hareketleriyle bu büyük hedeflerine ulaşmaya çalıştıklarını belirtmişler.
Nitekim İsrail ilk başbakanı ben goryon bir grup Siyonist öğrenciye hitaben şöyle dedi" İsrail ülkesi Nil"den Fırat"a kadar uzanmalıdır" Ben Goryon bu imparatorluğun hem saldırı hem de siyasetle kurulacağını" söyledi. Ayrıca Siyonist İsrail rejimi meclisinin giriş kapısının başında mavi ve yıldızlı iki paralel çizgi göze çarpıyor ve bi iki çizginin nil ile Fırat nehirlerinin9 sembolu oldukları söyleniyor. Siyonist İsrail rejimi büyük Ortadoğu planının gerçekleşmesi için çalışmakla bu plandaki hedeflerin peşindedir. Bu hedefler Siyonist rejimin güvenliğini sağlayıp varlığını korumak, Nil"den Fırat"a uzanan hükümet kurmak ve insan gücü temini için Yahudileri çekmek ve uluslar arası itibar kazanıp inzivadan kurtulmak için dünya ülykeleriyle ilişkilerini geliştirmektir.
Siyonist İsrail büyük Ortadoğu planını desteklemek yönünde Amerikaya paralel hareket ediyor. Sözgelimi İsrail Afganistan ve Irak gibi işgal edilmiş ülkelerde bulunmakla bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkilerini geliştirmek, petrol anlaşmaları imzalamak ve daha önemlisi meşru haklarını savunan Filistin mazlum halkını vahşice katletmektedir. Nitekim terörle mücadele bahanesiyle Amerika"ya destek verip tüm propaganda gücünü seferber etmiştir.
Amerika sürekli Ortadoğu"daki ucuz petrol ve gaz kaynaklarına ulaşmak ve petrol ülkelerine mal ihracatını artırmak ve başka güçleri kontrol etmek peşinde olmuştur ve bu konu ancak İsrail"in varlığının korunmasıyla olur zira İsrail batı ve Amerikanın bölgedeki çıkarlarını koruyan bir araçtır. Ancak İsrail de batı ve Amerikanın himayesi olmadan var hayatta kalamaz. Dolaysıyla İsrail askeri, ekonomik ve kültürel siyasetlerini Ortadoğu bölgesinde uygulamakla bölge ülkeleri için potansiyel bir tehdit sayılıyor.
İşgalci İsrail büyük Ortadoğu projesinde Amerika kuklası Müslüman Arap ülkelerini Amerika"ya bağımlı tutmayı hedefliyor. Bu ise Amerikanın Ortadoğu"da sulta sağlama planının gerçekleşmesine yardımcı oluyor. Ayrıca İslami eğilimler ve başta Amerika olmak üzere batıya karşı tehditlerin ortadan kalkması bu olgunun gerçekleşmesine bağlıdır.
SONUÇ: PLANDAKİ ÇELİŞKİLER VE BELİSİZLİKLER
Amerikanın Ortadoğu ile ilgili planında önemli belirsizlikler ve çelişkiler söz konusudur. Amerikalı tasarımcılar bu sorunu mevcut imkanları kullanarak çözmeyi düşünüyorlar. Bu plandaki en önemli belirsizlikler:
1- Özgürlüğün yaygınlaşması ki bu mesele demokratik olmayan yöntemlerle mümkün olmaz.
2- Demokrasi araçları olarak özgürlüğün Ortadoğu toplumlarının yerel dokusu dikkate alınmadan dışardan telkin edilmesi sonuca varmaz.
Başka bir tabirle milletlerin demokratik olmayan yollarla ikna edilmesi mümkün olamaz.
Amerikanın bölgedeki hedeflerine karşı nefret duygusunun artması Amerikan askerlerinin bölgede kalmasıyla daha da artar.
Amerikanın bölgede haçlı ve kavmi içerikli yeni savaşı büyük Ortadoğu"da dinle siyaset ayrılığı yani laiklik üzerine kurulu düzenlere nasıl yardımcı olup medeniyetler savaşlarını engelleyip Anglosakson türü liberal demokrasiyi nasıl geliştirebilir?
Ortadoğu ülkelerindeki reformlar ile bölgenin siyasi istikrarı arasında nasıl uyum sağlanır?
Amerika müttefiki rejimlerin terörle mücadele ve önleyici savaşlar sürecinde devrilmesi nasıl önlenebilir?
Amerikanın mali, ekonomik ve sosyal vaatleri bölgede genelde dini radikalizm tecrübesinin başında bulunan ve Amerikanın varlığından nefret eden milletleri nasıl ikna edebilir?
Amerikanın büyük Ortadoğu planındaki bu saydığımız çelişki ve belirsizliklere rağmen Amerikalı planlamacılar ve gözlemcilerin de üzerinde durduğu gibi Washington"un hegemonyası ile ilgili güvenlik konusunda şu soru söz konusudur: büyük Ortadoğu"da uzun süreli istikrar sağlanması için Amerikanın bu bölgede ne derecede çatışmalara girmesi gerekiyor? Amerika uzun sürede ve kapsamlı bir şekilde Ortadoğu bölgesinde büyük hedefleri için savaşabilin mi?
Nitekim Irakta varlık sağlamak, Irak"ta Amerika için ideal düzeni kurmak, Suriye"ye baskı yapmak ve İran"a yönelik eziyet edici tutumlar izlemek, Suudi Arabistan"dan güçlerini çekmek, Filistin meselesinde sözde arabulucu rolünden uzaklaşmak ve Arap rejimlerinde değişiklik yapmak tek bir strateji dahiline sığdırılamaz. Amerika ne zaman ve nereye kadar Ortadoğu"da mali ve siyasi kaynaklarını harcamaya devam edebilir ve ne zamana kadar uluslar arası önemli etkenleri etkisiz kılıp onları ikna edebilir? Tüm bu meseleleri değerlendirip bu kilit sorulara gerçekçi cevaplar bulunması büyük Ortadoğu planıyla ilgili belirsizliklerin daha iyi açığa kavuşmasını sağlayacaktır.